Mehmet Nabi Batuk / Demokrat Haber

Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan Türkiye’nin birçok noktasına hizmet sağlayan otobüs firmaları, son dönemde otobüslerine yapılan saldırılar nedeniyle zor günler yaşıyor. Bir firma yetkilisi memuru, askeri, doktoru da biz taşıyoruz, bize saldıranlar bunu da düşünsün diyor. Başka bir yetkili, ya Doğu’da da Batı firmalarına saldırı olursa ne olur diye soruyor. Bir diğeri, jandarma ve emniyet güçlerinin saldırılara göz yumduğunu iddia ediyor. Bir başkası, devletin polisi elindeki kocaman parke taşını benim ön camıma vurdu, diyor.

Son günlerde yaşanan çatışmaları bahane ederek HDP binalarına ve Kürt yurttaşlara yönelik Türkiye’nin birçok ilinde gerçekleştirilen saldırılar toplumsal kutuplaşmanın artmasına neden olurken, saldırılardan şehirlerarası yolcu taşımacılığı yapan da nasibini almaya devam ediyor. Mersin’in Erdemli İlçesinde de bu saldırılar nedeniyle çok sayıda otobüs hasar gördü. Erdemli’de seyir halindeyken saldırıya uğrayan Star Diyarbakır, Özlem Diyarbakır, Van Gölü Seyahat, Star Mardin, Mardin Dilmenler, Adıyaman Ünal Turizm otobüs firmalarının yetkilileri gelişmelerden ve hedef tahtasına konulmuş olmaktan dolayı kaygılılar. Bazı otobüs şoförleri de güvenlik birimlerinin kendilerine yapılan saldırıları engelleme noktasında yetersiz kaldığını belirterek artık kendi güvenliklerini kendilerinin sağlayacağını belirtiyor.


“BÖYLE İNSANSIZLIK OLAMAZ”

Saldırganların otobüsleri durdurup kimlik kontrolü yaptıklarını belirten Özlem Diyarbakır Mersin Merkez Yazıhanesi İşletmecisi Çetin Altun, o gün yaşananları şöyle özetliyor: “Bir Mersin firmasına ait otobüsü durdurarak doğulu biri var mı diye kimlik kontrolü yapmışlar. Daha sonra Diyarbakırlı olan bir genci indirmeye çalışmışlar. Ama kaptan sağ olsun buna izin vermemiş. Sonra otobüsün camlarını kırmışlar, ‘siz niye doğulu bir yolcu taşıyorsunuz’ diye. Böyle bir kişilik, böyle bir insansızlık olamaz. Hepimiz insanız hepimiz bu ülkede yaşıyoruz. Bunun olmaması lazım.”

Özlem Diyarbakır firması olarak hukuksal hakları olmasına rağmen beş gündür Antalya’ya araba kaldıramadıklarını ifade eden Çetin Altun, Erdemli - Antalya karayolunun Doğu firmaları için hala tehlikeli olduğunu belirterek şöyle konuştu:


“Erdemli’den sonra araçlarımız zarar görüyor. Camları kırılıyor. Yolcularımız mağdur oluyor. Yolcular yaralanıyor. Bir otobüs zarar gördüğünde o otobüs firmasında çalışan herkes zarar görüyor. İnsanlar bu yüzden doğu firmalarına binmek istemiyor. Acaba bu firmaya binersem başımıza bu olaylar gelir mi diye düşünüyorlar. Bu nedenle firma, yazıhaneci herkes zarar görüyor.

Önümüz bayram. Bu saldırılar böyle devam ederse biz burayı kapatıp evimize gidip oturacağız. Bu işi bırakmak zorunda kalacağız. Cizre’ye, Antalya’ya, Bursa’ya, Konya’ya araba gönderemiyoruz. Peki, biz burada ne yapacağız? Saldırılardan sonra şoförler psikolojik baskı yaşıyor. Şoförler kaygılanıyor ve bu da otobüs içerisindeki tüm insanların hayatlarını tehlikeye atıyor. Şoförler “bizim önümüzde ne var, bize barikat mı kurmuşlar, saldırıya mı uğrayacağız” diye kaygılanıyor. Her an kaza yapabilirler. Çünkü olaylar beynine işlemiş. Bu durum çok tehlikelidir.

Emniyet güçleri pek fazla müdahale etmiyor. Bu olayları bıraksınlar. Bu olayların durulması lazım. Biz her zaman barışın tarafındayız. Biz sadece barış istiyoruz. Önümüzde bayram var, herkes memleketine gider, herkes annesini babasını görmeye gider, ama bu olaylar devam ederse maalesef kimse bir yere gidemez.”


“BU SIKINTILARIN TEMELİNDE SİYASETÇİLERİMİZİN BECERİKSİZLİĞİ VAR”

Yaşanan saldırılarda kendilerinin hiçbir suçu olmadığını belirten Mardin Dilmenler Seyahat Mersin Temsilcisi Ali Yılma ise şöyle konuştu:

“Otobüslerin içerisinde Türk, Kürt, Laz, Çerkes de olur. Bu saldırganların yaptığı normal bir olay değil. Şimdi Doğu’ya bakın Batı firmalarına herhangi bir saldırı var mı? Şimdi onlar da Doğu’da öyle yapar, bunlar da batıda böyle yapar. Bizim istediğimiz bu saldırıların bir an önce sona erdirilmesidir. Herkes bir an önce normal hukukuna dönmelidir.

Ben Mardinliyim terörün her türlüsüne karşıyım. Kim olursa olsun ister HDP’li ister MHP’li ister AKP’li ister CHP’li fark etmez benim için, terörün şiddetin olduğu her şeyi ben kınarım. Ben bu ülkede vergi veriyorsam. Ve bana saldırıyorlarsa bu bir terör olayıdır. Ben de Türkiye’nin bir vatandaşıyım. Bu saldırıları Hükümetin kınaması tasvip etmemesi gerekiyor. Onların da çıkıp açıkça her türlü şiddet olayına karşı olmaları gerekiyor.

4 yıldır çözüm süreci dendi. En acılı örneği Osmaniye’deki Yarbay’dır. Canı yandığı zaman bakın nasıl haykırıyor. Nasıl tepkisini gösteriyor. Türk, Kürt kardeştir diyoruz ancak kardeşlik bugünlerde belli olur.


“BİZ OLMASAK MEMUR, ASKER, DOKTOR NASIL GİDECEK?”

Bizim yaşadığımız bu sıkıntıların temelinde bizim siyasetçilerimizin beceriksizliği var. Biz hiçbir zaman ne olursa olsun, ne mezhepte olursa olsun, hangi dili konuşursa konuşsun, biz kan dökülmesinin taraftarı değiliz. İnsan insan olduktan sonra her koşulda yaşamaya hakkı vardır. Şimdi otobüslerin ne günahı var. Yarın öbür gün doğu firmaları servisleri kesse gene Türkiye zarar görür. Orada memuru, askeri, doktoru var. Tüm bu insanları doğuya biz taşıyoruz. Bize saldıranlara sesleniyorum bunları bir düşünün. Yarın Şırnak, Cizre, Hakkâri’ye askerler gidecek. Biz olmazsak o zaman bu insanlar oraya nasıl gidecek. Bize saldıranlara bu soruyu sormak istiyorum.”

“KENDİNİZİ YOLCULARIN YERİNE KOYUN”

Van Gölü Seyahat Mersin Merkez Temsilcisi Taner Aytürk “Bize karşı neyin savaşını veriyorlar biz anlamadık. Arabalarımıza saldırıyorlar, camlarımızı kırıyorlar. Türklük, Kürtlük meselesini ortaya atmak istiyorlar. Bu memlekette herkesin evi var, bu topraklar hepimizin toprağıdır. Bu bayrak altında yaşıyoruz, bu bayrak hepimizin bayrağıdır. Bu saldırılar sadece bizim arabalarımıza değil orada bulunan tüm doğu arabalarına yapıldı. Buraya Doğu’dan gelen de buranın insanıdır. Şimdi saldırıya uğrayan otobüsteki yolculardan biri biz olalım, kendinizi onun yerine koyun. Bu saldırılar bu insanlara yapılmasın. Bu saldırılar cahilce bir davranıştır. Bu otobüslerden kim faydalanıyorsa kim yolculuk yapıyorsa otobüs onundur. Allah korusun otobüs kaza yapsa otobüsün içindeki herkes risk altındadır. Hoş şeyler değildir bunlar, cahilce şeyler” dedi.

“İSTESELER DURDURAMAZLAR MI?”

Star Mardin Seyahat Mersin Merkez Yazıhane Yöneticisi Mervan Yılmaz ise şöyle konuşuyor:

“Bu saldırıları yapan insanları nefretle kınıyoruz. Bunu yapanlar insan olamaz. Bu otobüslerin içerisinde, Türk, Arap, Kürt de var. Bu saldırıları yapanları hoş görmek tasvip etmek mümkün değil. Bu saldırıları yapanlar asıl terörün kendileridir. Bunları yapan aşağılıktır. Bu otobüslerde bir sürü masum insan, hamile kadınlar, çocuklar var. Arabalar saldırılardan sonra yola devam edemedi. Kırık camlarla buraya kadar geldi. İnsanları başka araçlarla, başka otobüslerle memleketlerine gönderdik. Şoförler hala burada, otobüsler hala tamirhanede cam bekliyor. Kaç gündür sefere çıkamıyor. Erdemli’den Antalya’ya kadar tüm sahil şeridi boyunca Doğu araçları oradan geçiş yapamıyor. Gidenler de saldırıya uğruyor camları kırılıyor. Can güvenliğinden dolayı geri dönmek zorunda kalıyor. Jandarma olsun emniyet güçleri olsun bu saldırılara göz yumuyorlar. Bu güçler görevlerini yapsınlar. Bu saldırılar Türkiye’nin gözleri önünde oluyor. Türkiye’nin birçok yerinde insanların işyerleri ateşe verildi. İsteseler müdahale ederler, durduramazlar mı? Seçimden bu yana insanlara yapılan haksızlıkları, olumsuz şeyleri herkes görüyor. Kimin ne olduğunu, neyin ne olduğunu herkes iyi biliyor”.

“ASKERİN, POLİSİN OLDUĞU YERLERİ GÜVELİ BÖLGE SANIYORDUM”

Erdemli’de saldırıya uğrayan Van Gölü Seyahat’e ait otobüsün olay sırasında şoförlüğünü yapan Murat Bayri ise yaşadıkları şöyle anlattı:


“Millet terörü doğuda bilirken terör o gece Mersin’de yaşanıyordu. Millete zarar veriyorlar. Askeriye tüm bunlara göz yumdu ve adeta bize gülerek, bizle dalga geçerek bu iş oldu. Araçlarımızın camlarını kırdılar, aracımıza ve yolcularımıza zarar verdiler. Bize linç girişiminde bulundular. Çok mağdur durumdayız, şuan 20 bin liranın üzerinde masrafımız var. Biz Mersin Valisi’ne çıktık. Dedik bu bir terördür. Teröre karşı devletten yardım almamız gerekiyor. Vali bize dedi ki bu bir terör değil bir toplumsal olaydır. Biz toplumsal olayları karşılamıyoruz.


Aracımızda üç tane kendi personelimiz var. Firmamız Erdemli üzerinden Antalya seferlerini kesti. Bizim ödediğimiz vergilerle, köprü otoban paralarıyla maaş alan devletin birimleri biz saldırıya uğrarken gülüyordu. Biri geldi dedi ben buranın kaymakamıyım. Bize herhangi bir güvenlik önlemi sağlamadılar. Bize saldıranlara su ısmarladılar. Aracımızda çocuklar vardı bayanlar vardı Jandarma güveliğimizi almadı. Bize küfrettiler yolculara saldırdılar.


Ben askerin, polisin olduğu yerleri güveli bölge sanıyordum. Bu olaydan sonra askeriyeye zerre kadar güvenimiz kalmamıştır. Biz de bundan sonra kendi müdahalemizi kendimiz yapacağız. Bize saldıranlara karşı gereken cevabı vereceğiz. Bundan sonra bu şekil olmayacak. Biz her seferde 20 bin lira zarar ödeyemeyiz. Biz sonuçta çalışan insanlarız, ekmeğimiz için gece gündüz yollarda olan insanlarız. Devlet bizim güveliğimizi sağlayamıyor. Valiye de söyledim senin maaşın halkın cebinden ödeniyor, sen niye burada bizi savunmuyorsun? Eğer devlet benim canımı malımı koruyamıyorsa o zaman biz o devleti istemiyoruz. Bu işin gerçek tarafı da budur. Biz istiyoruz devlet bizi de korusun”

“O ANI YAŞAYANLAR BİLİR”

Mersin’e gelirken Kırıkkale’de protestocuların saldırısına uğrayan Lider Muş Turizm Firmasına ait aracın şoförü Muharrem Ağaoğlu ise yaşadıklarını şöyle anlattı:


“Bizim kaderimiz böyledir. Benim arabama Kırıkkale’de taş atan bu devletin polisleriydi. Direksiyonda ben vardım. Bu devletin polisi Kırıkkale’de arabamın önüne geçerek elindeki kocaman büyük parke taşını benim ön camıma vurdu. Devlet bize sahip çıkarak bir şehirden çıkaramadı. Devlet bitmiş, kimse kusura bakmasın. Biz o saldırıdan kendi imkânlarımızla çıktık. Kefenlerimizi aldık koltuğumuzun altına öyle çıktık.


Bundan sonra arabalarımızda ruhsatlı silahlarımızı taşıyacağız. Biz mallarımızı böyle hibe edemeyiz. O saldırıyı arabanın içerisinde yaşamak lazım. Gidin siz koltukta oturun sağdan soldan taş atsınlar o anı yaşayanlar bilir.


Benim arabamda Allah’a çok şükür yaralanan olmadı. Arabayı kullanan bendim, sağ tarafımda polisler vardı. Sağ tarafımdaki bütün camlarımı polisler kırdı. Bunu canlı ben yaşadım. Arabamın önüne gelen camıma kaldırım taşı atan bizzat devletin resmi elbiseli, şapkalı polisiydi. Ben orada mümkünü yok duramadım. Bir suç duyurusunda bulunamadım. Kırşehir’e geldim oradaki askere başvurdum o da bizim bölgemiz değil dedi. Suç duyurusunu da ancak gidip Kırıkkale’de bulunabilirim ama o imkânımız yok. Ben o gün Kırıkkale’den çıkana kadar akla karayı seçtim. Yaşadığımız bu saldırıların sorumlusu siyasilerdir. Ben şimdi zararımı kimden alacağım.”