Piyanist ve müzik eleştirmeni ve ünlü edebiyatçı Sabahattin Ali’nin kızı Prof. Dr. Filiz Ali, “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzalamamasının bildiriyi desteklemediği anlamına gelmediğini belirterek,” Bu bildiriyi imzalayan akademisyenlerin, bir kere düşüncelerini seslendirme hakları var. Herhangi bir şekilde haklarında kovuşturma yapılması haksızca geliyor” ifadelerini kullandı.

Zaman’dan Sevinç Özarslan’a konuşan Filiz Ali, “Akademisyenlerin düşüncelerini seslendirme hakları var. Herhangi bir şekilde haklarında kovuşturma yapılması haksızca geliyor” dedi. Ali, Güneydoğu’da yaşananlara ilişkin olarak, “Devletin sorumluluğu vatandaşını korumaktır. Ölümlerin olmaması için gayret göstermesi gerekir” ifadelerini kullandı.

Filiz Ali’nin Zaman’da yayımlanan röportajının ilgili bölümü şöyle:

1128 akademisyenin imzaladığı ‘Barış İçin Akademisyenler Bildirisi'ne edebiyat ve sanat camiasından çok destek geldi. Siz de imzacılar arasında mıydınız?

Ben hayatımda o kadar az imza attım ki… İmza atmamam desteklemediğim anlamına gelmiyor.

Akademisyenlere söz söylemeye hiç hakkımız yok. Akademisyen olabilen kişiyi öpüp başımıza koymamız lazım. Üniversitelerde hoca kalmadı.

 Üniversiteye hoca lazım ki, bu çocuklara bir-iki bir şey öğretsin. Çocuklar üniversiteye zaten bomboş geliyor. Kendi tarihini, Osmanlı tarihini, dünya tarihini bilmiyor, coğrafya bilgisi yok. Bırak Mısır'ı İstanbul'da Taksim'i bilmeyen öğrencim vardı.

AKM'yi hayatında hiç duymamış. Topkapı Sarayı'na hiç gitmemiş, Ayasofya nedir bilmiyor. Gelmiş 21 yaşına. Ama gündelik olayları takip ediyorlar, onlar da bir kulaktan girip bir kulaktan çıkıyor.

Yıllarca akademisyenlik yaptınız, bu bildiri ve sonrasında gelişen olaylar size ne hissettirdi?

Sadece akademisyenler değil, aklı fikri düşüncesi olan insanların içinde bulunduğumuz bu durumlara üzülmeleri ve barış istemelerinden daha doğal ne olabilir?

 Bu bildiriyi imzalayan akademisyenlerin, bir kere düşüncelerini seslendirme hakları var. Herhangi bir şekilde haklarında kovuşturma yapılması haksızca geliyor. Kınanabilir, eleştirebilirsin de ama suç olarak görmek hangi rejimde var.

Bildiri, ‘PKK'nın eylemlerine bir şey söylemiyor, tek taraflı' diye eleştirildi. Bu eleştiriler haklı mı?

PKK bir terör örgütüdür. Terör örgütü ile terör örgütünün karşısında devlet var. Devletin sorumluluğu vatandaşını korumaktır. Ölümlerin olmaması için gayret göstermesi gerekir. Eleştiri doğru ama bildirinin yayınlanması suç değil.

Babanızın yayımlanmayan bir yazısı, mektubu kaldı mı?

Kalmadı. Ama babamın başkalarına yazdığı mektuplar ortada yok. Senelerdir bir yerlerden çıksın diye bekliyorum.

Sahaf festivallerinin, fuarların en çok sorulan iki yazarı var: Sabahattin Ali ve Oğuz Atay. Sizce hangi yönden günümüz insanını etkiliyorlar?

Oğuz Atay çok farklı bir yazar, Sabahattin Ali çok farklı. Ama ikisi de çok samimi ve hissiyatları yüksek. ‘Ah, aynen benim gibi düşünmüş' diyor okuyanlar. Oğuz Atay'ı şahsen hiç tanımadım, bilmiyorum.

Ama babam söz konusu olduğunda şunu söyleyebilirim: Kimselere benzemeyen tipler vardır hayatta ama çok azdır sayıları, babam da öyleydi. Mozart da kimseye benzemiyordu.

Babanızın eşyalarının son durumu ne?

Artık bu kadar zaman geçti aradan, ailem istediği vakit vermemişler, borcu var diye. Satıp para mı kazanacaklar gömlekten! Bir yerde olduğunu da sanmıyorum, dağılmıştır. Artık peşini bıraktım bu işlerin. 2002'den bu yana mecliste Sabahattin Ali hakkında CHP milletvekilleri Kemal Anadol ve Mustafa Gazalcı tarafından verilen bütün soru önergeleri AKP tarafından reddedildi. Ümidim yok devletten artık. Vaktiyle Kırklareli Adliyesi'ndeki dosyaları istemiştik. Su bastı filan dediler. Ya su basıyor, ya da yangın çıkıyor, o dosyalar bulunmuyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Kimin başına geldiyse böyle bir olay, o isyan ediyor sadece. Yanındaki etmiyor.