Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde, TSK'ye ait F-16 savaş uçaklarının 28 Aralık 2011 tarihinde yaptığı bombardıman sonucu, aralarında çocukların da bulunduğu 34 Kürdün yaşamını yitirmesinin üzerinden 435 gün geçti.

Katliamda yaşamını yitirenlerin yakınlarının adalet arayışı Şırnak'ın Silopi ilçesinde 62. haftasında devam etti.

Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan Uludere Alt Komisyonu'nun yaklaşık bir yıl aradan sonra Roboski katliamına ilişkin kamuoyuna açıkladığı raporla ilgili BDP Silopi İlçe binasında basın toplantısı düzenlendi.

Açıklamaya BDP PM üyesi Rabia Takas, BDP Silopi İlçe Başkanı Muhsun Kunur, BDP Kadın Meclisi üyeleri, Barış Anneleri ile Roboski katliamında yaşamını yitirenlerin aileleri katıldı.

Açıklamaya siyah elbiseleri ile katılan Roboskili aileler, katliamda yaşamını yitiren çocuklarının fotoğraflarını taşıdı. Burada Roboskili aileler adına açıklama yapan Barış Aktivisti İbrahim Yaylalı, Silopi'nin failleri belli olan Deniz ve Tanış'ın kaybedilişlerinden bu yana, bilinen failleri ortaya çıkartmak için adalet arayışını sürdürdüğünü belirterek, "İçerisinde yaşadığımız sistemin, savaşı sürdürebilmek için sık sık kullandığı bir yöntem olan katliamların özünde amaçladığı şey kendisi gibi olmayan, kendisi gibi düşünmeyenleri sindirme, bastırma, korkutma ve yapabiliyorsa varlığına kastetmektir" dedi.

RAPOR AÇIKÇA ‘SAVAŞA DEVAM’ DEMİŞTİR

Yaylalı, "Bizim yaşadığımız katliam çok iyi biliyoruz ki, bu coğrafyanın gördüğü ilk katliam değildir. Bizim yaşadığımız katliamdan önce bir çok katliam yaşanmış ve ne yazık ki daha önceki katliamlar günümüze kadar hiç biri aydınlatılamamıştır. Bizim yaşadığımız katliama, bu durum da gebelik etmiştir. Medyadan dün aldığımız bilgiler, bizim daha önce de sık sık söylediğimiz şeyleri doğrulamıştır. TBMM Alt Komisyonu raporunu medya tamamladığını söylüyordu. Alt Komisyonun bizim yüzümüze bakacak durumları olmadığından, Ankara'nın dehlizlerinden kararlarını açıkladılar. Bize ne diyorlar 'koordinasyon hatası, irtibat kopukluğu' ve sonuç olarak 'kasıt yokmuş'. Bizim yüzümüze bakacak durumları olmadığından Ankara'dan herhangi bir suç unsuruna rastlayamadıklarını açıklıyorlar. Yani açıkça savaşa devam diyorlar" dedi.

KOMİSYONUN BİZİM İÇİN MEŞRULUĞU KALMAMIŞTIR

Bu komisyonun vardığı yargının "yok hükmünde" olduğunu ve komisyonun hiçbir meşruluğu kalmadığını belirten Yaylalı, "Bu komisyon ve iradesi barışı bu tavrıyla yok saymış ve savaşa devam anlamına gelen fiili tutumu sürdürmeyi yeğ tutmuştur. Tüm savaş karşıtlarına, barışseverlere, bu coğrafyanın yüzünün barışa dönmesine inanan güçlerine sesleniyoruz. Bu kararın arkasındaki gücü her yerde protesto edin, bu çıkan kararı bulunduğunuz her yerde yanlışlığını anlatın, bu kararı bizim kabul etmediğimiz gibi siz de kabul etmeyin. Açığa çıkarılmayan her katliam, bir sonraki katliamın ve sürmekte olan savaşın sürekliliğini sağlayacaktır" diye konuştu. Yaylalı şöyle devam etti:

KATLİAMIN FAİLLERİ YOKSA BARIŞ DA YOK DİYORUZ

"Bizim yaşadığımız katliam nasıl yaşamak istediğimizi de test edecek özelliğe sahiptir. Yaşadığımız katliamın Ankara'nın soğuk dehlizlerinde kaybolması demek savaşın devam edip gitmesi demektir. Şimdi nasıl yaşamak istediğimizin karar aşamasıdır. Eğer savaşlar ve yeni katliamlar istemiyorsak, komisyonun, bu iradenin kararını her yerde anlatıp deşifre edin, bu kararı kabul etmeyin, bizi yalnız bırakmayın, barışı savunmasız bırakmayın, savcının mahkemelerin ve yürütmenin, bu komisyonun kararını izlemesini önleyelim. Şimdi savaşın arasına girme zamanı, yaşadığımız katliamın failleri yoksa barış da yok diyoruz ." (ANF)