Yayla yasaklarını ve askeri hareketliliği protesto eden Roboskililere askerler dün de saldırdı. Askerler Şırnak Milletvekili Ferhat Encü ve yanında bulunan basın çalışanlarını da darp etti. Saldırı ise anı kameralara yansıdı.

Cumhuriyet'ten Mahmut Oral, dün Roboski'de yaşananları ve asker şideti ile şiddetin mağdurlarının görüşlerini aktardı:

GERÇEK MERMİYLE SALDIRI

Şirit Yaylası’nda çoğunluğu kadın ve gençlerden oluşan Roboskililer gece boyunca bekleyişini sürdürürken askerler havanın kararmasıyla geri çekildi. Köyün erkekleri ve bir grup gençse Roboski İçin Adalet Yeryüzü İçin Barış Derneği binasında olan bitenle ilgili tartışma yürüttü. HDP Şırnak milletvekili seçilen Roboskili Ferhat Encü de köyde bulunup bir yandan telefonla nöbet eylemindekilerin durumuna ilişkin bilgi aldı, bir yandan dernektekilerle olayları görüştü. Encü, “Asker sürekli gerçek mermilerle müdahale ediyor. İleride daha farklı yönelimlerin olmasından korkuyoruz. Yetkililerin daha duyarlı olmalarını bekliyoruz. Roboski şu anda açık hava cezaevi gibi” diye konuştu.

GAZ BOMBASI VE KURŞUN

Sabah saatlerinde halkın yaylalara çıkmasının engellenmesi, sınıra sürekli olarak askeri personel takviye edilmesi nedeniyle gerilim doruk noktasına çıktı. Gerilimi yatıştırmak için bölgede bulunan Ferhat Encü ve bir grup gazeteciyle durumu incelemek için Şirit Yaylası’na gittik. İçinde bulunduğumuz araçta Encü’nün yanı sıra DİHA muhabileri Özgür Aksoy ve Faruk Encü ile gazeteciler İbrahim Yaylalı ve Meral Geylani de vardı. Yolda karşılaştığımız bir grup asker herhangi bir uyarı yapılmaksızın araca gaz bombası attı ve havaya doğru ateş açtı.

ASKERDEN ENCÜ'YE: "BİZ DEVLETİZ, SİZ TERÖRİST!"

Bu sırada gazeteci olduğumuzu söyleyerek araçtan indiğimizde askerler tarafından tartaklandık ve silahla tehdit edildik. Olayın büyümesi üzerine araçtan inen Encü, Şırnak milletvekili olduğunu söylemesine rağmen askerler tarafından tartaklandı. Encü’nün yakasından tutan askerler, itekleyerek onu çembere aldı. Askerler, Encü’ye “Burada devlet biziz. Ne milletvekili? Biz devletin onurunu temsil ediyoruz. Siz teröristsiniz, eşkiyasınız, bize saldırmak için arabadan indiniz” diyerek hakaret etti. Araya girmeye çalışan gazetecilere de hakaret etmeyi sürdüren askerler, “Burada devlet yok, diye yazıyordunuz, işte devlet biziz” diyerek makinelerimizi alıp kırmakla ve araca binmezsek vurmakla tehdit etti." Provokasyon peşindeler

ENCÜ: HALKIMIZ GÖÇE ZORLANIYOR

Roboski İçin Adalet Yeryüzü İçin Barış Derneği Başkanı Veli Encü, gelinen noktanın 1990’ları hatırlattığını belirterek “Sivil halka gerçek silahlarla saldırı gerçekleştirenler, büyük bir provokasyon peşindedir. Bu saldırıların emir ve talimatını veren, hazırlıklarını yapan Şırnak valisi ve Şırnak tümen komutanı, çözüm sürecini halkımız üzerinden bozmak istiyor. Halkımız göçe zorlanmaktadır. Ama bu halk buradan gitmeyecektir. Bu baskılar halkı bezdirmeyecek, zulmeden kaybedecektir” dedi.

TOSUN: HÂLÂ ADALET BEKLİYORUZ

28 Aralık 2011’de 19’u çocuk 34 kişinin yaşamını yitirdiği katliamda, 21 yaşındaki oğlu Mehmet Ali’yi yitiren Zeki Tosun, “Devlet halkın üzerinde kaba gücünü kullanıp onları korkutmak istiyor. HDP milletvekilini, halkın seçtiği temsilciyi darp ediyor, halkın üzerine acımasızca gaz sıkıyorlar. Roboski halkı hâlâ Türkiye Cumhuriyeti ve adaletinden adalet bekliyor; ama ne yazık ki adalet yerine, silah, mermi, askeri güç, ablukayla karşılaşıyoruz. Bizi topraklarımızdan kovuyorlar” dedi.

FELEK ENCÜ: AKP KAYBETTİ, YASAK GELDİ

Katliamda oğlu Erkan Encü’yü yitiren Roboski’nin acılı analarından Felek Encü de “Bu yasaklar seçimden önce yoktu. Seçim bitti, AKP kaybetti ve yasaklar da başladı. Katırlarını götermek isteyenler askerler tarafından tartaklanıyor. Sanki burada bir tampon bölge oluşturmak istiyorlar, burayı insansızlaştırmak istiyorlar. Dedemiz bile buraya ne zaman geldiğimizi hatırlayamıyor. Buraların o kadar eski halkıyız. Yapılmak istenen belli. Bizi buradan çıkarmak istiyorlar; ama çıkmayacağız” dedi.

GEYLANİ: DÜŞMAN GİBİ YAKLAŞIYORLAR

Katliamdan bu yana köyde yaşayan barış aktivisti Meral Geylani “Bu insanlar tapulu arazilerine gidemiyorlar, keçilerini sulamak için derelere hayvanlarını götüremiyorlar. Çobanlar dövülüyor, berivanlar (süt sağan kadın) taciz ediliyor. Basından arkadaşlar, kartlarını, fotoğraf makinelerini gösterdiği halde, askerler silahını konuşturdu. ‘Burada ne işiniz var?’ diyor. Burada, bu insanlar sanki bir düşman, asker böyle bir algıyla yaklaşıyor” diye konuştu.