17 yıl önce öldürülen Mardin eski Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden'in Edirnekapı Şehitliği'ndeki mezarı mahkeme kararıyla açıldı.

 

Özden'e ait kemikler incelenmek üzere Adli Tıp Kurumu'na gönderilirken, Avukat Bülent Demir iddia edildiği gibi Özden'in kafatasında ve alnında herhangi bir kurşun deliği görülmediğini, kafatasının arkasındaki avuç içi büyüklüğündeki deliğin ise dikkat çektiğini söyledi.

 

Özden'in mezarı, Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta nezaretinde açıldı. Özden'in eşi Tomris Özden ve Avukatı Bülent Demir'in hazır bulunduğu işlem kameralar tarafından da kaydedildi. Yapılan hazırlıkların ardından mezar, kazma ve küreklerle titiz bir şekilde kazıldı. Yaklaşık 2 saat süren çalışmalar sırasında Özden'in eşi Tomris Özden mezar başından ayrılmadı. Özden'in zaman zaman gözyaşlarını tutamadığı görüldü. İnceleme sırasında mezardan çıkartılan kemikler delil torbalarına konularak, Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Metal dedektörle de mezarda herhangi bir kurşun ya da metal olup olmadığı incelendi. Kemiklerin çıkarılmasının ardından mezarın üstü yeniden toprakla kapatıldı. Tomris Özden, mezarın açılmasının ardından gözyaşları içinde şehitlikten ayrıldı. Yakınlarının yardımıyla güçlükle ayakta durduğu gözlenen Özden, basın mensuplarının sorularını yanıtsız bıraktı.

 

Özden'in Avukatı Bülent Demir, kabrin açılmasından itibaren Savcı Usta ve Tomris Özden ile birlikte sağlıklı bir gözlemde bulunduklarını belirterek, "Tüm işlem kameralar tarafından da kaydedildi. Kabrin daha önce açılma konusu bilirkişilerin bilebileceği bir şey. Ben böyle bir şeyin olabileceğini şahsen düşünmüyorum. Çünkü tüm kemikler eksiksiz olarak görüldü" dedi.

 

Alnından vurulduğu söylenen Rıdvan Özden'in kafatasında ve alnında herhangi bir kurşun deliği olmadığını gördüklerini anlatan Demir, "Son sözü Adli Tıp'taki bilirkişi arkadaşlar söyleyecek. Kafatasının arkasında bir avuç kadar boşluk var. İlk otopside de alnının temiz olduğu söylenmişti, şimdi bizim gördüğümüz de alnında herhangi bir kurşun izi ve deliğin olmadığı. Alnı tertemiz. Yani iki kaşının ortasından vurulduğu konusu böyle bir şey yok. Kafatasının arkasında avuç içi kadar bir boşluk var. Olay olduğu esnada alnından vurulmadığına dair ben şahsen gördüklerime göre söyleyebilirim" diye konuştu.

 

Demir, dedektörle kabirde herhangi bir kurşun ya da metal olup olmadığına dair tarama da yapıldığını ifade ederek, "Çünkü kafatasında giriş çıkış deliği görülmedi. Dolayısıyla acaba içeride kurşun kalmış olabilir mi şüphesine binaen mekanik arama yapılıyor. Önemli olan bizim bu dosyada faili meçhul veya terör mücadelesi sırasında olduğu ifade edilen ancak bizim devlet görevlilerinin, silahlı kuvvetler mensuplarının da birbirleriyle örtüşmeyen ifadelerinin sağduyulu objektif bir yargı ile açıklığa kavuşturulması. Şu anda ne dersek hep komplo teorisi üretmiş oluruz düşüncesinde de olmak istemiyorum. Şu an dosyadaki çelişkili hususlar bizim söylediğimiz doğrultuda bir bir gerçekleşiyor" şeklinde konuştu.

 

17 yıl sonra da olsa Türk yargısının bu konuda bir mesafe kat ettiğini görmenin bir avukat olarak kendisi için memnuniyet verici olduğunu anlatan Demir, "Tomris Hanım ve ailesi için de acı da olsa sevindirici bir durum. Umarım karanlık bir dönem olarak değerlendirdiğimiz sürecin kapısı açılır ve neler yaşandığı toplumun önüne şeffaf bir şekilde gösterilir. Yargımızdan bunu bekliyoruz. Artık Türkiye farklı bir sürece giriyor. İnsanımız çok daha özgürlüklere kendisini hazır hissetmek istiyor. Bu noktada yargıya, medyaya sivil toplum kuruluşlarına büyük görev düşüyor. Artık bu tarz acılar yaşanmasın, ülkemizde kardeşlik hüküm sürsün. Özgürlükler hüküm sürsün. Dünyada insanlar özgürlükler ülkesi olarak Amerika'yı konuşacağına İstanbul'u, Türkiye'yi konuşsun" dedi. (focushaber)