Ahmet Davutolğlu ve Ali Babacan ekiplerinin hızla partileşme sürecine girmeleri “Türkiye erken seçime gider mi?” sorularını da beraberinde getirdi. Bu konuda ortaya atılan 2 farklı görüş şöyle:

ERDOĞAN'IN ERKEN SEÇİM HAMLESİNDE MHP DETAYI

TV5'e konuk olan Avukat Hüseyin Uğur Poyraz, erken seçim, AKP ve MHP ortaklığı ile partilerin ittifaklarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

TV5'te Mehmet Ali Kayacı'nın sunduğu Buluşma Noktası programına konuk olan Avukat Hüseyin Uğur Poyraz, Erdoğan'ın en çok kurtulmak istediği partinin MHP olduğunu ifade ederek, Erdoğan'ın erken seçime gideceğini ve erken seçime gitmezse, gidip evde oturacağını dile getirdi.

İşte Avukat Hüseyin Uğur Poyraz'ın açıklamaları:

"Erdoğan evde oturmamak için erken seçime gidecek"

Türkiye'yi erken seçime ancak Erdoğan götürebilir. Çünkü parlamentoda çoğunluk AKP ve MHP'nin elinde. AKP isterse MHP ile bu kararı parlamentodan alır. Erdoğan, niye erken seçim ister? Çünkü istemezse bu onun son dönemi olacak. Eğer anayasa değişmezse yönetim el değiştirecek, Erdoğan da gidip evde oturacak. Ama teorik olarak erken seçim olursa, yeniden seçilme hakkı doğuyor. Tek sıkıntısı 50+1 oy. Burada aslında kendi kurduğu tuzağa kendi düştü. Başkasına yarar sağlamaz diyordu, şimdi acaba kendi alır mı? İşte o noktada da Türkiye'de de yerel seçimlerde birlikte hareket eden partiler, onlara katılacak olan diğerleri, akıllı uslu, birlikte olmanın faydasını iyice özümseyip birlikte hareket ederlerse, Erdoğan'ın çıtayı aşabileceğine hiç inanmıyorum.

"Erdoğan MHP'den kurtulmak istiyor"

Aslında şu an Erdoğan'ın en çok kurtulmak istediği parti, MHP. Şöyle düşünüyorum; Şu an MHP ittifak yaptığı halde gidip bir sürü de belediye kazandı. Seçimden milletvekili çıkardı. Tek başına girse, ki İYİ Parti ile ayrışma sürecinde, belki de parlamentoda olamayabilirdi. Onun için Türkiye'de siyaset belli olmaz. Rahmetli Demirel'in bir sözü vardı, "siyasette 24 saat çok uzun süredir" diye. Yani bu süreçte her şey olabilir. Burada herkesin hem fikir olduğu durum; bundan sonra AKP'nin gündem belirlemesinden çok, AKP'nin karşısında olanların ortak aklını kullanıp, gündem belirlemesinin ne kadar mümkün olduğu ve ne kadar başarılı olabilecekleri çıktı ortaya. Böyle devam edip, herkesi kucaklayabilirlerse, uzun vadede başarılı olacaklardır.

MURAT YETKİN: ERDOĞAN ERKEN SEÇİM İSTEMİYOR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir yandan yerel seçimlerde kaybetmenin teşkilat üzerindeki moral bozukluğunu gidermeye çalışırken diğer yandan yeni kurulan partiler nedeniyle tabanın erimesini önlemeye çalışıyor. Gazeteci Murat Yetkin, Erdoğan'ın neden bir erken seçime sıcak bakmadığını ele aldı.

Gazeteci Murat Yetkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugüne kadar her krizde önünü açmak için kullandığı seçime gitme yoluna bu defa neden sıcak bakmadığını yazdı.

İşte Yetkin’in yazısından bir bölüm:

İki ay sonra, 3 Kasım’da AK Parti iktidarda 17 yılını doldurmuş olacak. Bu onyedi yıl boyunca her dara düştüğünde sandığa başvuran, kim ağzını seçim diye açacak olsa hodri meydan diyen ve kazanan Erdoğan, artık bu takata sahip görünmüyor.

Bunun bir nedeni CHP’ki Ekrem İmamoğlu’nun 31 Mart’ta İstanbul’u almasına kabul edemeyen Erdoğan’ın 23 Haziran’da ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli’nin tam desteğine rağmen aldığı yenilgidir. Onyedi yıldır ilk defa Erdoğan kendi kitlesi gözünde de “yenilmez”, ya da “dokunulamaz” olma özelliğini kaybetmiş durumdadır.

Erdoğan’ın “yenilmez” görüntüsünün hasar almasının ilk sonuçlarından birisi, AK Parti içindeki huzursuzluğun, hem de yüksek sesle açığa vurulmaya başlaması oldu.

Bir açıdan bakıldığında, Kongre sürecinin başladığı AK Parti’de bu durumun aslında Erdoğan’ın zaten artık istemediği isimlerden, hem de kalan kitleyi kendisine bağlamak için teşhir ederek kurtulması olarak nitelemek mümkün. Öte yandan Davutoğlu dahil bazı isimler “giderse gitsin” denemeyecek kitle bağlarına sahip.

Özellikle HDP’li Diyarbakır, Van ve Mardin belediye başkanlarının görevden alınması, yerlerine kayyum atanması, CHP’nin HDP’lileri yalnız bırakmaması, dahası İmamoğlu’nun Diyarbakır’a gidip bir de Atatürk resmi hediye etmesi AK Parti’de canları sıkmış vaziyette. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun İmamoğlu’na “pejmürde etme” tehdidinde bulunması böylesi bir sıkışmanın dışa vurumu.

Daha önce 15 milletvekili ödünç vererek Meral Akşener’in Meclis’te grup kurmasını, seçime girebilmesini sağlayan Kılıçdaroğlu geçenlerde yine aynı yöntemle İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinde İYİ Parti’nin grup kurmasını sağladı. AK Parti erozyona uğrarken muhalefet birbirini kollar durumda.

Ve tabii ekonomi. Ekonomi son üç çeyrektir, 9 aydır sürekli küçülüyor. Hazine ve Maliye Bakanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın başarılı gidişten söz etmesinin ise hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısını ceplerinde hisseden geniş kesim için ne ifade ettiğini bir seçimle sınamaya niyeti yok Erdoğan’ın. Erdoğan 2002’de kendisini iktidara getiren asıl etkenin ekonomik kriz olduğunu biliyor. Kılıçdaroğlu’nun “Madem düzelteceğiz diyorlar, düzeltsinler, erken seçim istemiyoruz” demesi boşuna değil.

Seçime bu nedenle de istekli değil Erdoğan. Ama toplumların hayatında öyle anlar gelir ki, sandık kendisini dayatabilir. İşte o zaman neler yaşanacağı, Türkiye’nin de, bölgesinin de kaderini tayin edebilir.

KILIÇDAROĞLU’NDAN ERKEN SEÇİM İMASI

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Sivas’ın İmranlı ilçesinde yaptığı konuşmada ‘Belki göreceksiniz önümüzde yeniden seçimler olacak. Belki yeni bir ufuk açılacak’ dedi.

Sivas Kongresi’nin 100'üncü yıldönümünde AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir konuşma yaptığı resmi törenlere katılan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu daha sonra İmranlı ilçesine bir ziyaret gerçekleştirdi.

1948’den bu yana ilk kez CHP’li belediye başkanı tarafından yönetilmeye başlayan ilçede seçim otobüsü üzerinden halka seslenen Kılıçdaroğlu erken seçim imasında bulundu.

Kılıçdaroğlu “Hiçbir ayrıma izin vermiyoruz ve bütün Türkiye’yi kucaklıyoruz. Türkiye’yi yeni bir anlayışla yönetmeye talibiz. Belki göreceksiniz önümüzde yeniden seçimler olacak. Belki yeni bir ufuk açılacak. Hep beraber ve hep birlikte Türkiye’yi içinde bulunduğu çıkmazdan çekip çıkaracağız” dedi.

Kılıçdaroğlu "kavgadan, gerilimden uzak", "görüşü, inancı, kimliği ne olursa olsun herkesi kucaklayan" bir siyasi parti anlayışı getirdiklerini belirttiği konuşmasında "Bu siyaset anlayışının özünde yatan; kul hakkı yememektir" dedi.

Kılıçdaroğlu "Geçmişte A partisine B partisine oy vermiş insanlar olabilir ama yeni siyaset anlayışında, bizimle beraber gelin yol arkadaşı olalım. Türkiye'nin önünü açalım. Türkiye'nin ufkunu açalım" diye konuştu.

İmamoğlu da burada yaptığı konuşmada “İnsanı insan olduğu için seven ve gerçekten insan ayırt etmeyen, partizanlığı kurumumuzdan yok eden, bütün ayrımcılıkları kaldırarak hizmet eden, hizmeti eşit bir şekilde vatandaşına dağıtan bir anlayışın temsilcileriyiz” diye konuştu.