Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davanın duruşmasına dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in savunmasıyla devam edildi.

Akyürek savunmasında, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın cinayetten sonra kendisini arayarak Trabzon’dan İstanbul’a gönderilen F4 raporunu imha etmesini istediğini iddia etti. Akyürek, Cerrah ve ekibini, 11 ay önce haberi verilen Dink cinayetini önlemek için hiçbir tedbir almamakla suçladı.

Çağlayan'daki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tutuklu sanıklar Ogün Samast, Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer ile tutuksuz sanıklar Reşat Altay ve Erhan Tuncel hazır bulundu. Yasin Hayal, Mehmet Ali Özkılınç, Özkan Mumcu, Hamdi Egbatan ve Şükrü Yıldız SEGBİS yöntemiyle sesli ve görüntülü olarak  katıldı. Duruşmayı Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, Agos Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan ve Hrant’ın arkadaşları da izledi.
 
"OPERASYONA GEREK DUYMADI"


Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davada dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek savunma yaptı. İddianamede tarafına yöneltilen suçlamaların ağır ve haksız olduğunu belirten Akyürek, “İstihbarat Şube kaynaklı eylem bilgisini ilgili makamlara bildiren biri olarak, menfur olaydan Dink ailesi kadar üzüntü duyuyor ve sorumluların bulunmasını istiyorum. Dink'i öldürmek için örgüt kurmakla suçlanmak bana çok ağır geliyor. Dink'in öldürülmesiyle İstanbul Emniyet Müdürünü değiştirmek için örgüt kurduğum iddia ediliyor. Bu açık ve insafsız bir iftira. Devlet tüzel kişiliğine ait tüm görev, yetki ve sorumluluk şahsıma yüklenmek istenmektedir. Ben Trabzon’dan ayrıldıktan 8 ay sonra Dink'e yönelik menfur eylem gerçekleşmiştir. Görevli olmadığım yerlerde de sorumlu olarak gösterilmem iddianamenin tutarsızlığını gösterir. Görevden ayrılmışsanız sorumluluğunuz da yoktur” dedi.

22 aydır tutuklu yargılanan Akyürek savunmasında tarafına yöneltilen suçlamalara tek tek cevap verdi. 17 Şubat 2006’dan 8 Mayıs 2006'ya kadar Trabzon Emniyet Müdürü olarak görev yapan Akyürek, Emniyet Müdürlüğü dönemimde Yasin Hayal ve gurubuna operasyon yaptırmadığı iddiasının asılsız olduğunu ifade etti. “Hayal’in Dink’e yönelik eylem yapacağı bilgisi istihbarat elemanı Erhan Tuncel tarafından edinilen istihbari bir bilgidir” diyen Akyürek, bu dönemde İstihbarat Şube Müdürlüğünün kendisine, operasyon gerektiğine dair talebinin olmadığını söyledi.

Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğünün operasyona gerek duymadığının altını çizen Akyürek, “Operasyona gerek olmadığı kanaati İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç tarafından da ifadesinde belirtilmiştir. Emniyet müdürlüğünden ayrılmadan evvel Dinç, konuyu eleman kontrolünde hassaiyetle takip ettiğini, Yasin Hayal’in çay ocağı işletip futbol takımında oynamaya başladığını, eylemden vazgeçtiğini belirtmiştir. Bunun dışında Trabzon’dan ayrılmadan 2 ay önceye kadar tarafıma bilgi intikal etmemiştir” dedi.

Dink’e yönelik gerçekleşecek eyleme dair İstanbul’a bilgi vermediği yönündeki suçlamaları da kabul etmeyen Akyürek, emniyet müdürü olduğu dönemde bilgileri İstanbul’a gönderdiğini dile getirdi.
 
"CERRAH KENDİ SUÇLARINI ÖRTMEK İÇİN BANA İFTİRA ATIYOR"

İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’a bilgi vermediği iddiasına ilişkin konuşan Akyürek, eyleme yönelik bilgilerin Dink cinayetinden 11 ay önce İstanbul Emniyet Müdürlüğüne ve İstanbul İstihbarat Daire Başkanlığına bizzat kendisi tarafından gönderildiğini ifade etti. Yasin Hayal isminden çok daha fazla bilginin İstanbul Emniyeti’nde olduğunu söyleyen Akyürek, “Kendi ilinde yaşayayan ve Dink’i aldığı tehditlere rağmen korumayan Cerrah’ın sorumluluğu tarafıma yüklenmek istenmektedir. İstanbul Emniyet Müdürü Dink’e yönelik çok sayıda eylem bilgisine sahip olmasına rağmen Dink’i korumaya almamıştır. Trabzondan gelen bilgilerin 11 ay boyunca takibi yapılmamıştır.

Cerrah eylemle ilgili her şeyi bilmeme rağmen konuşmadığımı iddia etmiştir. Kendi suçlarını örtmek için bana iftira atıyor. Cerrah beni arayarak 17 şubat 2006 tarihli yazı için, ‘Trabzon’un İstanbul’a gönderdiği evrakı imha et kardeşim’ dedi. Ben de böyle bir şeyin mümkün olmadığını söyledim. O da, imha etmezsem bunun hepimizin başını yakacağını söyledi. Ben de kabul etmeyince sinirlendi. Zaten mahkeme salonunda da akıl sağlığımı yitirdiğimi söyledi. Akıl sağlığım da beden sağlığım da hala yerinde.

Dink’in ölümüne ilişkin yürütülen soruşturmaya en büyük destek konuyla ilgili belgeleri ilgili makamlara gönderip imha ettirmeyişim olmuştur” dedi. Cinayetten sonra Başbakan’ın kendisini arayarak Dink ile ilgili bilgi almak için makamına çağırdığını aktaran Akyürek, bu toplantı sırasında “İstanbul Emniyet Müdürü olsam Dink’e koruma tahsis ederdim” dediğini belirtti. Bu buluşmanın ardından Cerrah’ın kendisine yanlış yaptığını ve bunun çeşitli sıkıntılar yaratacağını söylediğini aktaran Akyürek, “Haksız da çıkmadı 2 yıldır cezaevindeyim” dedi.

"TUNCEL'İ İLK KEZ MAHKEMEDE GÖRDÜM"

Akyürek, müfettişlere emniyet F3-F4 raporlarını ve Dink ile ilgili kullanıcı işlem bilgileri yani log kayıtlarını vermediği iddiasını da yalanladı. Akyürek, "Müfettiş Levent Yarımel, 9 Ekim 2009'da imzaladığım log belgelerini imha ettiğimi iddia etmiştir. Elde edilen istihbari bilgiyi gecikmeksizin ilgili kurumlara bildiren ben mi müfettişlerden bu belgeleri saklayacağım" diye kendini savundu. Erhan Tuncel ile yüz yüze ve telefonla görüştüğüne dair Tuncel'in iddiasını da yalanlayan Akyürek, Tuncel ile ilk kez mahkeme de karşılaştığını söyledi.
 
"EMNİYETİ ELE GEÇİRMEK İÇİN..."

Dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler'in görev değişikliği konusuna dair iddialarını yanıtlayan Akyürek, bu olayın Dink olayıyla ilişkilendirilmeye çalışılmasının soruşturmanın ana eksenini saptırma amacı güttüğünü söyledi. Güler'in görevli olduğu dönemde Cumhuriyet gazetesine ard arda yapılan bombalı saldırılar ve Danıştay saldırısının gerçekleştiğini hatırlatan Akyürek, “4 yıldır İstanbul'da istihbarat şube müdürlüğü yapıyordu ve bu görevin onu yorduğunu düşündüğüm için kendisine İzmir veya istediği başka bir ile atamasını yapabileceğimi söyledim” dedi.

Akyürek, iddianamede yer alan Ali Fuat Yılmazer ve Coşkun Çakar ile birlikte örgüt kurduğu ve 2007 yılına kadar da Dink'in ölümünü bekledikleri iddiasına ilişkin de şöyle konuştu: “Birlikte örgüt yapılanması gerçekleştirdiğim iddia edilen kişiler daire başkanı olduğumda benden önce de çalışan kişilerdir. İstanbul Emniyeti’ni ele geçirmek için Dink cinayetini beklediğimiz iddiası soruşturmayı ana amacından saptırmaktadır.

Bahsi geçen isimlerin İstanbul'a atanma sebepleri Cumhuriyet gazetesine atılan bomba ve Danıştay saldırısının aşırı sağ gurupların faaliyetlerini kapsamasındandır. Daire başkanı-şube müdürü ilişkisi kapsamındadır aramızdaki ilişki. Suçlamalar asılsızdır.” Suçlamaları kabul etmeyen Akyürek, “Meslek hayatım boyunca terörle mücadele ettim. Şimdi terör örgütü kurduğum iddia ediliyor. Oysa görev yaptığım süre boyunca terör örgütlerinin hedefinde olan biriydim. Tutuklanıncaya kadar yakın koruma altındaydım. Tutuklu bulunduğum Silivri Cezaevinde de bir terör örgütünün bana yapmış olduğu tehditle ilgili mahkemenize yazı sunmuştum. Örgüt suçlaması somut delile dayanmıyor. Ortaya katalog suçlama konarak tutuklandım" diyerek beraatini talep etti.

Akyürek'in savunmasının ardından mahkeme heyeti duruşmayı 19, 20, 22, 23 Aralık tarihlerine erteledi. Sonraki duruşma Akyürek'in çapraz sorgusuyla devam edecek.