Nusaybin’de 10 Ocak günü “örgüte yardım” iddiasıyla tutuklanıp, gelişen tepkiler üzerine 14 Ocak’ta tahliye edilen Mor Yakup Manastırı Rahibi Sefer (Aho) Bileçen hakkındaki iddianame tahliyesinden 2 gün sonra “örgüt üyesi” suçlamasıyla hazırlandı. 
 
Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı kırsal mahallelerde 9 Ocak günü yapılan ev baskınlarında Mor Yakup Manastırı Rahibi Sefer (Aho) Bileçen’in de aralarında olduğu 10 isim gözaltına alınmıştı. Rahip Bileçen, “örgüte yardım yapmak” iddiasıyla 10 Ocak’ta tutuklanıp, bu durum tepkilere yol açmış, avukatının yapmış olduğu itiraz üzerine ise 14 Ocak’ta tahliye edilmişti. 
 
Ahmet Kanbal'ın MA'da yer alan haberine göre, Rahip Bileçen’e dair yürütülen soruşturmaya dair tahliyesinden iki gün sonra, yani 16 Ocak’ta hazırlanan iddianamenin, sunulduğu Mardin 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 20 Ocak günü kabul edildiği öğrenildi.
 
“Örgüte yardım” suçlaması ile gözaltına alınıp tutuklanan Rahip Bileçen’e hakkında hazırlanan iddianamede bu kez “PKK üyesi olduğu” iddiası yöneltildi. 
 
İddianamenin giriş kısmında ise PKK’nin tarihçesi ve yapısı anlatıldı. Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) “Demokratik Özerklik Kürdistan Modeli” anlatılan iddianamede, Bileçen’in tutuklanması ve üzerine atılı suçlamanın dayanaklarına yer verildi. 
 
BİR YIL SONRA ‘TANIK’ ORTAYA ÇIKTI
 
28 Eylül 2018 günü Nusaybin’e bağlı Dibek (Badîbe) kırsal mahallesinde 6 HPG’linin olduğu ihbarı üzerine bölgede Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) tarafından takip işleminin başlatıldığı belirtilen iddianamede, HPG’lilerin 30 Eylül 2018’e kadar manastırda saklandıkları öne sürüldü. Olaydan bir yıl sonra 27 Eylül 2019’da teslim olduğu belirtilen HPG’li Müjdat S.’nin, Rahip Bileçen’in kendilerine erzak verdiği yönündeki iddialarının eklendiği iddianamede, Rahip Bileçen’in bu iddiaları reddetmediği ancak gelen kişilerin örgüt mensubu olduğunu bilmediği yönündeki ifadelerine yer verildi. 
 
‘SÜREKLİLİK VE ÇEŞİTLİLİK’ DENİLDİ
 
Bileçen’in gelen kişilerin örgüt mensubu olduğunu anlaması üzerine ise, manastırdan ayrılmalarını istediği bilgilerinin bulunduğu iddianamede savcılık, bu duruma dair “…örgüt mensuplarını manastır içerisinde görmesine rağmen, herhangi bir müracaatının ve bildiriminin bulunmadığı, bu nedenle şüphelinin devam eden savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu ve şüphelinin suça konu eylemlerinin anılan örgüte ve örgüt mensuplarına fayda sağladığını bilerek gerçekleştirdiğinin anlaşıldığı” değerlendirmelerinde bulundu. 
 
Savcılık iddianamesinde Rahip Bileşen’e yönelttiği “örgüt üyesi olma” suçlamasını sadece bu olay üzerinden savunmasına rağmen Bileçen’in eylemlerinin “süreklilik ve çeşitlilik arz ettiğinini” ileri sürdü. Savcılık, Bileçen hakkında “örgütün hiyerarşisine dahil olduğu” değerlendirmesinde bulundu 
 
İLK DURUŞMA 19 MART’TA
 
Hazırlanan bu iddianameyi kabul eden Mardin 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, Rahip Bileçen hakkında başka soruşturma olup olmadığı yönünde inceleme yapılması ve Müjdat S.’nin beyanlarının tamamının onaylı suretlerinin dosyaya eklenmesini isteyip, ilk duruşma için 19 Mart 2020’ye gün verdi. 
 
‘İNANCIM İÇİN YAPTIM’ DEMİŞTİ
 
Tutuklanmasının ardından Urfa Barosu İnsan Hakları Komisyonu üyeleri ile görüşen Rahip Bileçen, avukatları aracılığı ile şu mesajı paylaşmıştı: “2018 yılında 2 örgüt mensubu manastıra geldi. Benden yemek istediler. Ben de verdim. Daha sonra bu tespit edilmişti. Bunun üzerine dönemin Jandarma Komutanı Metropoliti devreye koyarak benimle görüştüler. Ben inkar etmedim. Olayın tekrar yaşanmaması için güvenlik önlemi alınmasını istedim ancak herhangi bir güvenlik önlemi alınmadı. Tutanak tutulmasının ardından konunun kapatıldığını sanıyordum. Kim kapıma gelirse veririm. Dini ve felsefi olarak vermem gerekiyor. Rahip olduğum için de yalan söyleyemem. Ben bunu herhangi bir örgüte yardım etmek için değil, inancım gereği yapıyorum. Felsefi anlamda ben ihbar da edemem. Dini anlamda da böyle. Ben zaten manastır dışına çıkamam.”