Demokrasi İçin Birlik (DİB), Olağanüstü Hal (OHAL) koşullarında referanduma gidilmesine ilişkin basın toplantısı düzenledi.

Hayır” kampanyası yapanlara yönelik saldırılara değinen DİB kurucularından Rıza Türmen, “Bu halk hareketini medyada göremiyorsunuz. Sokaklarda da bildirileri yok. Bu halk hareketinin rüzgarını hissediyoruz. Bu rüzgarı ekranlarda göremezsek de enselerde hissediyoruz” dedi.

Anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu, “Bugünkü ortam kesinlikle referandum ortamı değildir. Devletin bütün güçleri ile yaptığı bir savaş projesidir. Nereye gitsem salonlar iptal ediliyor. ‘Hayır’cılar çok küçük salonlara sıkıştırmaya çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.

‘HAYIR’IN RÜZGARI ENSELERDE HİSSEDİLİYOR’

Referandum sürecine büyük baskılar altında girildiğini söyleyen Türmen, “Fiziki saldırılar söz konusu. OHAL koşulları geçerli. Bütün özgürlükler kaldırılmış. Öyle anlaşıyor ki ‘Evet’çiler ‘Evet’in içeriğini anlatmak yerine ‘Hayır’a saldırıyor. Çareyi burada buluyorlar” dedi.

“Hayır” çalışmalarına değinen Türmen, “Bu halk demokrasi içinde yaşamak ister. Bu halk hareketi, bastırılan buharın fışkırılması oldu. Bugün ortaya çıkan halk hareketinin özelliği budur. Bu halk hareketini medyada göremiyorsunuz. Sokaklarda da bildirileri yok. Bakanları, polisleri de yok, ama bu halk hareketinin rüzgarını hissediyoruz. Halkın getirdiği bu rüzgarı ekranlarda göremezsek de enselerde hissediyoruz” diye konuştu.

‘ANAYASALARI HALK YAPAR’

Anayasaları hükümet ve meclislerin değil, halkın yaptığını dile getiren Türmen, “Bugün yapılan Anayasa değişikliği içinde halk yoktur. Bu halk hareketine karşı yapılan bir Anayasa’dır. Referandumda oylanan hükümet değişikliği değil, Türkiye’nin geleceğidir” dedi.

 “Hayır” için sokakta çalışma yürüten halk hareketinin referandum sonrası da devam etmesi gerektiğini savunan Türmen, referandumda “Hayır” çıkması durumunda yeni bir Anayasa yapmak gerektiğini söyledi.

 Türmen, “Düzeltilmiş Anayasa da yeni bir toplumsal sözleşmeyi beraberinde getirmelidir. Herkesi içine kapsayacak olan ve çoğulcu bir anayasa olması gerekir. Böyle bir anayasa için ‘Hayır’ çıkması gerekir” ifadelerini kullandı.

Var olan anayasadan hükümetin de razı olmadığını ve değiştirilmesi gerektiğini kaydeden Türmen, “Hayır’ kampanyası böyle bir Türkiye’nin habercisi olacaktır. Bu referandum ile birlikte güneş battıktan sonra yeni bir güne başlamış olacağız” diye konuştu.

‘ŞEFFAF BİR ANAYASA DEĞİL’

KHK ile ihraç edilen ve Anayasa Hukuk Derneği Başkanı Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu da değiştirilmek istenen Anayasa’ya ilişkin bölgede halkın “Kürtler bunun neresinde?” sorusu yönelttiklerini söyleyerek, “Kimse bu anayasanın içinde yok. Batıda da bu soru soruluyor” dedi.

“Hayır” diyenlerin “terörist” ilan edildiğine dikkat çeken Kaboğlu, medyada anayasanın şeffaf bir şekilde tartışılmaya açılmadığını ve açıldığı takdirde ise her şeyin ortaya çıkacağını aktardı.

Getirilmek istenen Anayasa’nın çelişkiler ile dolu olduğuna vurgu yapan Kaboğlu, “Bir anayasa metni değil, sonradan eklemeler ile yapılmış bir metindir” dedi.

Kaboğlu, “Türkiye’nin bütün teşkilatı ‘Evet’ için çalışma yürütüyor” derken “Hayır”a ilişkin ise, “Anadolu halkı, Van’dan Edirne’ye kadar çok canlı, benim hiç görmediğim kadar bir sahiplenme söz konusu. Bir tür Anadolu isyanı süreci içerisindeyiz” diye konuştu.

Kaboğlu, “Anayasa bilgilendirme hakkı çok önemli. Daha geniş ittifaklar kurmak gerekir. Bunu bir barış projesi olarak ele almak gerekir. 16 Nisan sonrası barış projesi genişleyecektir. Türkiye barışı, bugünden geleceğe dönük bir projedir. Savaş projesinin kırılması barış projesinin açılmasına neden olur” dedi.

MHP-AKP TABANI DA RAHATSIZ

AKP-MHP tabanının da Anayasa değişikliğinden rahatsız olduğuna vurgu yapan Kaboğlu, “Bugünkü ortam kesinlikle referandum ortamı değildir. Devletin bütün güçleri ile yaptığı bir savaş projesidir. Nereye gitsem salonlar iptal ediliyor. ‘Hayır’cılar çok küçük salonlara sıkıştırmaya çalışıyorlar” diye ifade etti.

(Kaynak: Dihaber)