Siyaset bilimci Prof. Dr. Atilla Güney, Türkiye'de siyaset dışı mekanizmaların siyaseti belirlemeye başladığına dikkati çekerek "AKP mafyalaştı. Partiler, sokağa dönüp toplumsal muhalefeti örgütlemeliler. Bunun başka yolu kalmamıştır" dedi.

Çete yöneticisi Sedat Peker’in, "derin devletin başı" dediği eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) eski Güvenlik Dairesi Başkan Yardımcısı Korkut Eken'in de aralarında bulunduğu kişiler hakkındaki itirafları, devlet-mafya-siyaset üçgenini bir kez daha gündeme getirdi. Peker, son yayımladığı videoyla, bugüne kadar birçok kez Türkiye'nin farklı ülkelerde savaştırdığı paramiliter grupları eğitmek ve Saray ile olan ilişkileriyle gündeme gelen SADAT'ın El Nusra'ya gönderdiği silahlardan söz etti. 

Peker'in daha önce "Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisi nedeniyle "Oluk oluk kan akıtacağız” sözleriyle tehdit ettiği siyaset bilimci Prof. Dr. Atilla Güney, Peker'in itirafları ve son dönemlerde yaşananları değerlendirdi. 

SİYASETİN MAFYATİKLEŞMESİ

Tehdit eden Peker yerine tehdit edilen akademisyenlerin yargılandığını anımsatan Güney, AKP’nin iktidarını pekiştirmek için son 10 yıldır siyaset dışı mekanizmalar üzerinden toplumu, siyaseti, akademisyenleri ve demokratik kitle örgütlerini tehdit ettiğini kaydetti. Güney, "Artık siyaset mafyatikleşti, mafya da siyasileşti. Siyaset dışı mekanizmalar siyaseti belirlemeye başladı. Normal şartlarda askeri, polisi ve hukuku bir baskı aracı olarak kullanan devlet, artık mafyayı hem ideolojik hem de siyasal bir baskı aracı olarak kullanmaya başladı. Klasikleşmiş siyasi mekanizmalar artık siyaset yapmanın önünü tıkamaya başladığı andan itibaren siyaset dışı mekanizmalar ve şiddet devreye giriyor” diye konuştu. 

SOYLU-PEKER İLİŞKİSİ

Peker’in yaptığı açıklamalarda kendisinden hiç söz etmediğine dikkat çeken Güney, “Kendisinin de içinde olduğu olayları anlatmaya başladığı zaman olayın ya da mafya-siyaset ilişkisinin niteliğini daha net göreceğiz" dedi. Açıklamaların 90'lı yılları akıllara getirdiğini söyleyen Güney, "Bu adamın ismi Susurluk dosyasında da geçer. Mehmet Ağar o zaman da var. Ağar’a baktığımızda bir bürokratın nasıl siyasallaşıp mafya ile ilişkisini ve siyasetin mafyatikleştiğini görürüz. Soylu’nun yükselişine baktığımızda her zaman yanında Sedat Peker var. Bu yükselişte, önünde tüm engelleri temizleyen bir adam konumunda. Bir siyasetçinin nasıl bir mafya lideriyle el ele verip, yükseldiğini görüyoruz. Peker ise, mafya liderliğinden nasıl bir siyasi karaktere dönüştüğünü görürüz. Bu da işin ters boyutudur. Bu adam mitingler yaparak, iktidara oy istiyordu. Bu karakterler üzerlerinden siyaset-mafya ilişkisini nasıl olduğunu görebiliyoruz” değerlendirmesinde bulundu. 

AKP TİPOLOJİSİ  

AKP’nin "mafyatik bir örgüt" olduğunu ifade eden Güney, “AKP’nin hiçbir parti tipolojisine benzemeyen bir örgüt yapısı var. Yıllardır siyaset bilimi dersleri anlattım. Parti tipleri anlatırız öğrencilere. İdeolojik partiler, sınıf partileri, toplayıcı partiler, kitle partileri vs. AKP, siyasi literatürde varolan hiçbir parti tipolojisi içerisine sokamıyorsunuz. Çünkü, tamamen çıkar ve suç mekanizmasının örgütlü bir hali" ifadelerini kullandı. Güney, AKP'nin teşkilat ve örgütlenme yapısını "mafyatik örgüt" işleyişine benzeterek, "O yüzden AKP mayfatik bir parti tipolojisi görüyorum. Yaptıkları da bunu gösteriyor” şeklinde konuştu. 

KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜM  

“Gözümüzde çok büyütmüş olduğumuz hukuk devleti ve adil yargılama böylesi dönemlerde tam tersine bu mafyatik yaşam tarzının bir parçası haline gelir” diyen Güney, Türkiye’de ilk olarak 1980'li yıllarda siyaset-mafya ilişkisinin ortaya çıktığını hatırlattı. Güney, Kürt hareketinin güçlendiği 90’lı yıllarda ise, siyaset-mafya mekanizmasının kurumsallaştığını belirterek, şunları söyledi: “Neredeyse devletin bürokratik ve siyasi hücrelerine kadar yayıldı. Kürt siyaseti de bunun laboratuvarı oldu. 90’lı yıllarda binlerce Kürt fail meçhule kurban gitti. Durum şimdi de çok farklı değil. Bu ülkede devletin kendisiyle olan ulusal meselesi çözülmeden, Kürt sorunu çözülmeden siyaset-mafya ilişkisinin çok da çözümlenemeyeceğini gösteriyor” diye kaydetti. 

MUHALEFETİ ÖRGÜTLEME

Tüm yaşananlar karşısında parlemento için siyasetin bir anlamının kalmadığını dile getiren Güney, muhalefet partilerine, “Partiler, topluma ve sokağa dönüp toplumsal muhalefeti örgütlemeliler. Bunun başka yolu kalmamıştır” diye seslendi. Ülkenin en yakıcı sorunlarının başında gelen Kürt sorununun mevcut iktidar ile çözüme kavuşamacağını vurgulayan Güney, şöyle devam etti: “AKP iktidarda kaldığı sürece Kürt sorununun siyaseten demokratik yollarla bir çözümü için umut beslememek gerekiyor. Ülkeyi, toplumsal mücadeleyle ülke üzerindeki bu karabasandan kurtarmak gerekiyor. Kürt sorunu savaşla da çözülmez ve savaş bu sorunu derinleştirir. Siyaseti demokratik kanallarda yürütmek istemeyenler, savaşı sürekli sıcak tutar ve her seferinde çıtayı biraz daha yükselterek gider. Bu durum, sadece iktidar açısından değil toplum ve ülkenin geneli açısından bir felaket olur. Savaşlar bizatihi kirlilik üretir."

Kaynak: MA