Askeri vesayetin 2007'de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahale amacıyla 27 Nisan 2007 gecesi Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde yayınladığı 'Postmodern muhtıra' 4 yıl sonra siteden kaldırıldı.

Muhtıranın TSK'nın web sitesinden kaldırılması ne anlama geliyor?

Sivilleşme ve demokratikleşme yolunda atılan bu adım askeri vesayetin kalesinin surlarından birini daha mı yıktı?

Habertürk bunu sordu... İşte yanıtları:

"OLUMLU ADIM AMA DEVAMI GELMELİ"
Star Gazetesi Başyazarı Mehmet Altan:

"Türkiye çok zor bir yer. Dünya vatandaşı olarak baktığın vakit; son derece gecikmiş,
geç kalmış bir adım. Ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bakarsan; gecikmiş de
olsa, değişiyor, gelişiyor, dönüşüyor, normalleşiyor. Dünya vatandaşı olarak
bakınca, bu e-muhtıra anayasal suçtur. Bu suçu işlediğini bizzat faili TV'lerde
açıkça söyledi, yargılanmadı. Buna rağmen devletin bir kurumunda bugüne kadar bu
e-muhtıra durdu.

Bu adım olumludur ama demokratikleşme ve sivilleşme açısından çok önemli bir gelişme değildir. Çünkü; Türkiye'deki değişimleri cami ve kışla çevresinde çözmeye çalıştığımız sürece, rövanşlar gelir. Bugün yaşanan 'Kemalizm'in rövanşıdır. Yarın da biz bunu Avrupa Birliği normlarına taşımazsak, kışlanın rövanşı gelir. Türkiye'deki rejim tüm mağdurların mağduriyetini ortadan kaldıracak gelişmeye henüz gitmiyor. Muhafazakarlar antimilitarist ama demokrat olma konusunda cimriler. Sivilleşmenin gelmesi için antimilitarizm yetmez. Bütün sistemin ve rejimin demokratikleşmesi lazım. Yoksa değişimlerin geri dönme ihtimali her zaman yüksektir. Elbette atılan adımlar olumludurlar. Ama kalıcı olmasını sağlamak için Türkiye'de darbe yapılmayacak bir ortamın daha doğrusu halkın devletin sahibi olabilecek temel dönüşümün de sağlanması lazım. Bunlar olumlu adımlar ama rejim dönüşmüş değil ki, duruyor tüm ağırlığıyla. 12 Eylül olduğu gibi duruyor. 12 Eylül askeri darbedir. Yani bu gelişmeyi kurumsallaşmış bir kalıcılığın işareti olarak görmüyorum.

"TSK'YA YAKIŞMIYORDU, YERİNDE OLDU"
Zaman Gazetesi Yazarı Ali Bulaç:

Elbette bu demokrasinin yerleşmekte olduğunun bir göstergesi. Atılan adımların sonucunu vermeye başladığının işaretidir ve sevindirici bir gelişmedir. Geç kalınmış bir uygulama ama geç olmakla beraber yine de iyi. Çünkü artık TSK'nın darbe yapma ihtimali çok zayıfladı. Ayrıca da bu kuruma bu yakışmaz. Çok yerinde oldu. Bunu da çok polemik konusu yapmadan doğal bir teamül olarak görmeliyiz. 

"SIRADA 35. MADDE VAR"
Gazeteci Yazar Faruk Mercan:


Önemli bir adım. Uzun zamndır kamuoyu tarafından talep ediliyordu. Fakat TSK tarafından bu tür talepler biraz geç dikkate alınıyor. Yeni Genelkurmay Başkanı'nın atanmasıyla web sitesinde yapılan değişiklik gerekçe gösterilerek kaldırılmış oldu.
Yeni komuta kademesinin demokratik kurallar bakımından bir önceki döneme göre daha olumlu olması genel bir beklenti zaten. Umarım bu süreç devam eder. Bildirinin kaldırılmış olması kadar, TSK'nın bundan sonra siyasete ve hukuka müdahale etmemesi de önemlidir. Biliyorsunuz Işık Koşaner iki kez yargıya müdahale etti. Birincisi "Balyoz'daki tutuklamaları anlamıyoruz" açıklamasıydı. Diğeri ise kamuoyuna duyurarak kuvvet komutanları ile birlikte Hasdal'daki tutukluları ziyaret etmesiydi. Ümit ederim yeni dönemde bunlar olmaz. 

Şimdi sıra 35. maddeye gelmeli. 35. madde çok rahatlıkla kaldırılabilir çünkü CHP'nin de bu konuda taahhüdü var. Fakat bu da tek başına yeterli olmaz. Daha geniş bir demokratikleşme paketi gerekiyor. sanırım AK Parti de bunu yapacaktır. 

"BİLDİRİ ZATEN YANLIŞTI. KALDIRILMASI İYİ OLDU"
Askeri Yargıtay Onursal Üyesi Ali Fahir Kayacan:

Gerek görmüşler ve kaldırmışlar. O bildiri zaten yanlıştı ve yanlış olan bir şeyin oradan kalkması tabii ki iyi bir gelişmedir. Kurumsal bir şey de değildiz zaten. Dönemin Genelkurmay Başkanı'nın açıklaması bu yöndeydi. Bir kurumun başındaki kişinin görüşlerinin oraya yansıtılması da zaten yanlıştı. Dolayısıyla bildirinin orada durması başlı başına hataydı.

Fakat demokratikleşme çok geniş bir kavram. Şu anda Türkiye'de tam demokrasi var mı ki? Adayları kim seçiyor? Parti genel başkanları seçiyor. Yüzde 10 barajı halen orada duruyor. Yargı tam bağımsız mı? Değil. Demokrasi sadece askerin geri çekilmesi olarak algılanıyorsa bu yanlış. Sadece sivilleşmeyle demokratikleşme olmaz. 
Demokratikleşme bu tür sembolik adımlarla da olmaz, gerçek adımlarla olur. Bu tür sembolik adımlar göz boyamak için atılır.

35. maddeye gelince... 35. madde zaten hiçbir zaman darbe yapmaya hukuken izin veren bir madde değil ki... Darbe yapanlar o maddeyi kendilerine göre yorumlayarak, akıllarınca kendilerine bir yasal dayanak hazırlamışlar. Anayasa'daki hangi madde meşru hükümeti ve demokrasiyi ortadan kaldırmaya izin verebilir ki? Bu zaten mantık olarak baştan yanlış.