İnsan Hakları Derneği (İHD) Van, Kars ve Erzurum şube başkanları, özellikle koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde artan polis, asker ve bekçi şiddetine tepki göstererek, söz konusu durumun cezasızlık politikasından bağımsız ele alınamayacağına dikkat çekti. 

'KENDİNDEN OLMAYANI YOK ETME SİSTEMİ' 

İHD Van Şube Başkanı Murat Melet, işkenceci sistemlerin özü itibarıyla demokrasiden, insan haklarından yoksun sistem olduğunu belirterek, “Bu sistemler egemen anlayışa sahip olan, tamamıyla yok etme temeli üzerine kurulu sistemlerdir. İnsanlık değerini hiçe sayan bu yapılar kendinden olmayan, kendisi gibi düşünmeyen, her şeyi ortadan kaldırmak için ya da kendine benzeştirmek için şiddetin en ağır yöntemi olan işkenceyi devreye sokarlar. Şiddete başvuranların aslında haktan, hukuktan, adaletten yana olmayan işkenceyi, şiddeti, savaşı kendine kültür haline getiren karanlık zihniyetlerdir. Bu karanlık zihniyetlere karşı ölmeyi değil yaşamayı, savaşı değil barışı inşa etmeliyiz. İşkenceye hayır, yaşamaya evet” dedi. 

GENİŞ YETKİLER VE CEZASIZLIK

İHD Kars Şube Başkanı Güldane Kılıç ise, iktidarın pratiğiyle bir "polis devleti" yarattığını dile getirerek, "Bu kamu gücünü elinde bulunduranların hiçbir şekilde suça karışmaları ya da işkenceye karışmaları durumunda ceza almayacaklarına dair garantiler verilmesi şiddeti daha da yükseltir bir hale getiriyor. Kars için bakıldığında özellikle pandemi sürecinde kuralların uygulanmasına ilişkin polis ve bekçilerin, kamu görevlisinin tavır ve davranışına uymayacak davranışları oldu. Hatta yerel basında da bu durum yer aldı. Esnafa uyarıda bulunması gereken polis, kabadayı bir tavırla söyledi ki esnaflar bu duruma tepki gösterdi. Bu yaklaşımın temelinde iktidarın kolluk güçlerinin yetkilerini arttırması geliyor. Yetkileri artan kişilerin aynı zamanda cezasızlık ve sırtlarını sıvazlanma duygusu, bu şiddeti daha da görünür hale getirdi" diye konuştu. 

'CEZASIZLIK İŞKENCEYİ ARTTIRDI' 

Diyarbakır Bağlar'da bir gencin işkence gördüğüne dair fotoğraflarının ortaya çıkmasına dikkati çeken Kılıç, "Urfa’da bir çoban özel güvenlik görevlisi tarafından darp ediliyor. Evlerinin bahçelerinde oturan yurttaşlar darp edildi. Dolayısıyla uzlaşmayı ortadan kaldıran bir durum olarak önümüze çıkıyor. Bu şiddetin nedeni geniş yetkilerle donatılmış ve cezasızlıkla ödüllendirilmiş bir yapı. Aynı zamanda bunun hükümetin bir gücü olarak da kullanılması. Göreve getirilenlerin bir psiko-sosyal testten geçirilerek kamu görevine uygun olup olmadığını anlamak gerekiyor. Bu durumdan dolayı en baştan ilk düğme yanlış atılmış oluyor” şeklinde konuştu. 

'ŞİDDET YENİ DEĞİL' 

Polis şiddetinin ülkede yeni görülen bir durum olmadığını söyleyen İHD Erzurum Şube Başkanı Medeni Yıldırım da, “Gündemimizde bu süreklileşti. Bu da polisin kendini devlet yerine koyması anlayışından kaynaklanıyor" dedi. Polislerde ‘Ben devletim’ anlayışının hakim olduğunu kaydeden Yıldırım, "Her türlü şiddeti uygulamayı kendisine mubah görmektedir. Bu yaşadığımız polis şiddeti yeni olmadığı gibi son da bulmayacaktır. Yetkili organlar bir an önce yetkilerini kullanarak polislerin kendini devlet gibi görme anlayışına karşı durmaları gerekiyor. İçişleri Bakanlığının, yurttaşlara şiddet uygulayan kolluk güçleri hakkında gerekli işlemlerin yapacağını bildirmesi gerekiyor. Bununla en azından asgari düzeye inebilir. Burada da yargı organlarına çok büyük bir sorumluluk düşüyor” diye belirtti.