PKK Merkez Komitesi Üyesi Cemal Şerik, bölgedeki son gelişmelere, özyönetim tartışmaları ile abluka ve operasyonlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Fırat Haber Ajansı’na konuşan Şerik, İmralı’dan Silivri’ye gönderilen iki hükümlü ile ilgili olarak, bunun bir “tesadüf olmadığını” savundu.

Şerik, “2013 Newroz’unda başlayan bir diyalog süreci vardı. O sürecin kesintiye uğramasıyla birlikte ilk başta Önder Apo’ya yöneldiler. İlk hedef yine Önder Apo oldu. Bunun yanında tutsaklık koşullarında birlikte olduğu arkadaşlarının bir kısmı başka cezaevine gönderiliyor. Bu Önder Apo’yu yalnızlaştırma yaklaşımıdır. Diğer taraftan da kendi kirli savaş politikalarını devreye koymaya başladılar,” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Diyarbakır’ın Sur İlçesi’nde 1 ayı aşan ablukaya da dikkati çeken Şerik, “özyönetim” meselesini burada yaşananlar üzerinden anlatacağını belirterek, şöyle konuştu:

"SUR'DAKİ DİRENİŞİ KIRAMIYORLAR"

“Sur direnişinde kırklı günlere yaklaşıyoruz. Müthiş bir direniştir. İstanbul bile fethedildiği zaman 53 gün kuşatma altında kalmış. İki ay bile değil. İstanbul, Bizans İmparatorluğu düşmüş. Sur, kırk gündür direniyor. Kırk gündür direnen Sur içerisinde komünler yaşanıyor. Bu gerçeklik içerisinde bir süre önce Sur’a Barış Anneleri gitti. Sunucu Barış Annelerine soruyor ‘Orada nasıl yaşadınız?’ Anne ‘İyi şeyler yaşadık’ diyor. Nasıl iyi şeyler yaşadınız, diye tekrar sorunca Anneler de; ‘Komün yaşadık’ cevabını veriyor. ‘Komünü nasıl yaşadınız’ diyor bu sefer, onlar da ‘Zeytinlerimiz azdı, hepimize yetecek oranda dağıttılar, ekmeklerimiz azdı, herkese yetecek kadar dağıttılar, battaniyelerimiz, yere sereceklerimiz azdı, onları paylaştık’ diyorlar. İşte komün budur. Bunun fazla teorisini yapmaya gerek yok. Bu da öz yönetim direnişi içerisinde gerçekleşiyor. Bizim de mevcut süreç içerisinde yapmamız gereken budur.

"OK YAYDAN ÇIKTI"

“Dört beş ay geçti. Tankın, uçakların, helikopterlerin, topların saldırıları altında beş ay direnmek gerçekten de büyük bir başarıdır. Bu da kökleşmeye başlamış demektir. Türk devletini de korkutan budur. Gerilla mücadelesi başladığında da dediler; yirmi dört saati içinde bitireceğiz, bitiremediler. Kırk sekiz saat, yetmiş iki saat, bir hafta, on beş gün, bir ayda bitireceğiz dediler, bitiremediler. Bu kışın, bu yazın bitireceğiz dediler, otuz yıldır bitiremediler. Şimdide aynısını söylüyorlar, artık oy yaydan çıkmıştır.”

"OPERASYONA GÖNDERİLENLERİN ÇOĞU YOKSUL"

Bölgedeki operasyonlara gönderilen asker ve polislerin durumuna da işaret eden Şerik, “Savaşa gönderilen insanların çoğu yoksul, Anadolu insanlarının çocuklarıdır. İş güç yok, askerliği meslek haline getirmişler. Yani can alarak, kan akıtarak kendi yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. O hale getirilmişler. Bunun kabul edilebilir bir yanı yok. Ekonomik ve mali anlamda da meclise harcamaların bilançosu verilmiyor. Nereye ne kadar harcama yapılmış, bunlar bilinmiyor. Bu paralar kimin cebinden çıkıyor, Türk halkının cebinden çıkıyor. Onlara faiz, zam ve yoksulluk olarak dönüyor. Kürdistan üzerindeki baskı Türkiye toplumu üzerindeki baskının da artması demektir. Türkiye toplumu siyaset yapamıyor, kendisini ifade edemiyor, engeller konuluyor. Kürdistan’da yürütülen özel kirli savaş Türkiye’ye de yansımasını, etkisini gösteriyor. Bunu aşmanın yolu buna yol açan güce karşı ortak bir mücadelenin geliştirilmesidir,” diye konuştu.

"BİRLİK SAĞLANMAZSA SAVAŞ UZUN SÜRER"

Türkiye’deki demokrasi güçleri ve halklar ile Kürtlerin mücadelesinin birleşmesi gerektiğini de dile getiren Şerik, “Bu sağlanamazsa savaş uzun sürecek,” dedi.