ANF’nin haberine göre, KCK Yürütme Konseyi, 10 Ekim tarihinde düzenlenen hava saldırısında KCK Konsey üyesi Rüstem Cudi (Rüstem Osman), HPG Askeri Konsey Üyeleri Çiçek Kıçi (Guhar Çekirge) ile Alişer Koçgiri’nin (Yücel Halis) de aralarında olduğu 7 militanın hayatını kaybettiğini ve Çukurca eyleminin yaşamını yitiren bu komutanlarının anısı için gerçekleştirildiğini duyurdu.

KCK açıklamasında ayrıca 8 Ekim günü Kato Marinus’ta yaşanan çatışmada Konsey eski üyesi Baz Mordem ve Bager Tatvan’ın kaybına da değinildi.

ÇUKURCA MİSİLLEME AMAÇLI

KCK “Bu değerli arkadaşlarımızın şahadeti bizler için ciddi bir kayıp ve acı verici bir olaydır” derken, “Şehit Çiçek Harekatı” adını verdikleri Çukurca eylemini, kayıpların ilanını misilleme eylemi ardından yapma kararları gereği gerçekleştirdiklerini açıkladı.

Ayrıca, KCK Çukurca eylemi esnasında da 7 militanın hayatını kaybettiğini açıkladı.

KAYIPLARIN SORUMLUSU AKP

KCK açıklamasında kayıpların sorumlusunun AKP olduğunu iddia etti ve şöyle devam etti: “Tüm Türkiye halkı ve kamuoyu bilmeli ki, her iki taraftan yaşanan tüm bu kayıpların tek sorumlusu çözüm aşamasına gelmiş olan Kürt sorununda şiddet, katliam ve tasfiyeden vazgeçmeyen AKP hükümetidir. Katliam amaçlı karadan ve havadan geliştirdiği askeri operasyonlarla birlikte, Önderliğimiz üzerinde hiçbir ahlaki anlayış ve hukukta yeri olmayan tecridin yanı sıra, halkımız üzerinde sınırsız bir baskı ile, teslim olmayı reddeden-onurlu duruşu esas alan tüm Kürt siyasetçilerini tutuklayan AKP hükümetinin topyekun savaş kararı bu kayıplara yol açtığı gibi, bu şiddet siyasetinden vazgeçmemesi halinde kayıpların daha da artacağı da açıktır. Kan dökerek sonuç almak isteyen, anaların gözyaşlarına yol açan bizzat Başbakan olmasına rağmen, çok pişkin bir biçimde başkalarını bununla suçlaması, gerçeklerin ters yüz edilmesinden başka bir şey değildir. “İntikamımız büyük olacaktır” diyenler bilmeli ki, Kürt halkı ve onun özgürlük hareketi kendini savunabilecek ve sömürgeci saldırılara gereken cevabı verebilecek güçtedir. Artık eskisi gibi Kürt halkını tek taraflı olarak katlede ede teslim alarak başkalaşıma uğratma zamanı geçmiştir. “

BARIŞÇIL-DEMOKRATİK ÇÖZÜM İSTEDİLER

“Yaşadığımız çağda 20 milyonluk bir halka anadilde eğitim hakkını bile vermeyen, hiçbir statü tanımayan, farklı bir biçimde asimilasyonu dayatan ve barışçıl çözüm imkanlarına rağmen devlet terörüyle sonuç almak isteyen Türk sömürgeciliği, halkımızın haklı davasını terörizm gibi göstererek tüm dünyayı kendisiyle beraber Kürt halkını bastırmaya çağırmaktadır. Uluslararası ve bölgesel güçleri Türk devletinin gerçekleri çarpıtan bu gerçeğini görmeye ve geliştirdiği şiddet politikasını değil, Kürt sorununun barışçıl-demokratik çözümünün gelişmesini desteklemeye, bu konuda insani görevlerine sahip çıkmaya çağırıyoruz.”