Mahmut Hamsici / BBC Türkçe

Fransa'nın başkenti Paris'teki Kürt Enformasyon Merkezi'nde 9 Ocak 2012'de düzenlenen silahlı saldırıda Kürt siyasi eylemciler Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez hayatlarını kaybettiler.

Saldırının ardından cinayetlerin zanlısı olarak tutuklanan tek kişi var: Ömer Güney.

Fransa'daki cinayet soruşturmasına paralel olarak zanlı Ömer Güney'le ilgili bilgi edinmek amacıyla Almanya ve Hollanda'da da birer soruşturma yürütüldüğü belirtiliyor.

Bir diğer soruşturma da Ankara'da. Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturması gizli, bu nedenle kapsamı da bilinmiyor.

BBC Türkçe'nin edindiği bilgilere göre, Fransız savcılar Güney'in saldırı öncesinde Türkiye'yle kurduğu telefon iletişiminin olayın aydınlatılmasında kilit olduğu görüşünde.

Bu çerçevede de Türkiye'de de yürütüldüğü belirtilen soruşturmada bu konuda elde edilecek verilerin Fransa'yla paylaşılması durumunda Fransa'daki soruşturmada olayın aydınlanması yönünde çok önemli bir aşamaya geçilmesi beklentisi mağdur yakınlarının avukatlarının beklentisi.

Zanlı Ömer Güney cinayeti işlediği suçlamasını reddediyor.

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Güney'in avukatı Anne Sophie Laguens müvekkilinin bu cinayeti kesin olarak işlediğinin belirlendiğine ilişkin gazete haberlerinden rahatsız.

Ömer Güney'in hasta olduğunu ve beyninde tümör bulunduğunu belirten Laguens'e göre, soruşturmada müvekkilinin saldırıdaki rolüne ilişkin henüz herhangi bir kanıya varılmadı.

Fransız avukat, "Bu konuda eminiz diyemezsiniz, kesinlikle değiliz. Fransız savcı da hiçbir zaman bu kişinin suçlu olduğunu söylemedi" diyor.

BBC Türkçe'nin görüştüğü, öldürülen kadınların yakınlarının avukatı Antoine Comte ise soruşturmanın geldiği aşamada Güney'in cinayeti işlediğine inandığını söylüyor.

Comte, soruşturmada şu ana kadar elde edilen bilgiler arasında, cinayette kullanıldığı belirtilen silahla ilgili balistik ve cinayetin işlendiği saatlerdeki kamera kayıtlarının bu cinayeti Güney'in işlediği sonucuna varmasına yettiğini öne sürüyor.

SİYASİ CİNAYET Mİ?

Fransız basınında yer alan ve Almanya'daki soruşturma makamlarından sızdığı belirtilen ayrıntılara göre Ömer Güney aşırı milliyetçi olduğu izlenimi veren semboller taşıyordu.

Ayrıca Güney'in cinayetten bir gece önce Kürt Enformasyon Merkezi'ndeki üyelik formlarının fotoğraflarını çektiği ve bunların da telefonunda bulunduğu tespit edildi.

Müdahillerin avukatı Comte, "Cinayetten önce yaklaşık 400 fotoğraf çekti. Derneğin üyelerinin bilgilerinin fotoğrafını çekti. Benim görüşüme göre bu, bu kişinin sızma yaptığını ve casusluk faaliyetinde bulunduğunu gösteriyor." diyor.

Comte, cinayetin Türkiye'de 'çözüm sürecinin' başladığı döneme denk gelmesinin çok önemli olduğu görüşünde.

Comte, Güney'in 'aşırı milliyetçi' biri olduğuna dair bilgilerin ve olaydan bir kaç ay önce Türkiye'ye gitmiş olmasının önemli veriler olduğunu söylüyor.

Avukat, Güney'in aşırı milliyetçi bir gruba ya da Türkiye'de derin devlet olarak görülebilecek bir yapılanmayla ilişkisi olabileceği şüphelerinin olduğunu belirtiyor.

Türkiye'de cinayet ile derin devlet bağlantısı iddiası cinayetlerin ardından gündeme gelmişti.

Türkiye'den saldırıların hemen ardından yapılan açıklamalarda ise, 'PKK içinde bir hesaplaşma' olasılığından söz edilmişti.

BBC Türkçe'nin konuştuğu kaynaklar ise, hâkimlerin soruşturmanın geldiği aşamada ortada bir ''iç infaz'' olmadığı yönünde herhangi bir şüphelerinin kalmadığını belirtiyor.

Cinayetlerin nedeni konusunda düğümü çözebilecek kanıtlar ise Türkiye'de Fransız soruşturma makamlarına göre.

İddialara göre, ''Güney'in Türk sim kartlarının da takılı olduğu beş telefonu vardı.'' Ayrıca Güney'in Türkiye'den bir çok 'telefon numarasıyla' temasta olduğu da biliniyor.

Antoine Comte ve Türkiye'deki soruşturmanın müdahil avukatı, BDP Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş'a göre Güney'in Türkiye'deki iletişimine ilişkin ayrıntılar cinayeti aydınlanmaya götürebilir.

Zanlı Güney'in avukatı Anne Sophie Laguens ise Güney'in cinayeti işlediği iddiasının kesin olmadığını dolayısıyla Güney'in bağlantılarının 'herşeyi değiştirecek' önemde olmadığını savunuyor.

Mağdur tarafına göre ise soruşturmada düğümü çözecek olan iletişim tespit tutanakları ve Güney'in Türkiye'de yaptığı görüşmeler. Beştaş'a göre, basitce iletişim tespit tutanaklarıyla dahi Ömer Güney'in kimler adına çalıştığı ortaya çıkarmak yolunda önemli bir adım atılabilir.