Usta oyuncu Salih Kalyon, "Bu seçimde umudumuzu yitirmedik, yeni bir şeyler olması gerekiyor” dedi.

İktidarı eleştiren Kalyon, "Korku var tabii ama umudumuz daha büyük" diye konuştu.

Cumhuriyet'ten Öznur Oğraş Çolak'ın sorularını yanıtlayan 6. Emek ve Başarı Ödülleri’nde Onur Ödülü’ne değer görülen usta oyuncu Kalyon'un açıklamasının bir kısmı şöyle:

Düşüncelerini dile getiren gazeteciler, öğrenciler, öğretim görevlileri tutuklu... Toplumda ve siz sanatçılarda büyük bir korku var diyebilir miyiz?

Korku var tabii ama umudumuz daha büyük... 100 bin talebe içeride bugün dünya kadar gazeteci neden ne için soru sordukları ve haber yaptıkları için hapisteler. 100 bine yakın öğrenci öğretim görevlisi tutuklu, rakamlar çok ciddi. Bugün İlhan Selçuk ve Uğur Mumcu’ları çok arıyoruz. Uğur Mumcu’nun bir sözünü hiç unutmuyorum. “Bir ekmek, bir Cumhuriyet”...

Kadınların sahneye çıkmasını, üretmesini, göz önünde olmasını istemeyen bir yönetim var....

Çünkü Osmanlı döneminde kadınların tiyatro yapmaları yasaktı. Afife Jale örneğinde olduğu gibi. Bugün de Osmanlıcı oldukları için. Osmanlı özlemi içerisinde bir güruh. İstemiyorlar tabii kadın onlar için ikinci sınıf bir insan. İnsan yerine de koymuyorlar ki. Kadın yok onlar için. Arap kültüründe de yok. Kadın olmazsa insanlık olur mu? Bu ne kadar akıl dışı bir davranış biçimi.

Böyle bir dönemde sanatçılar nasıl bir duruş sergilemeli?

Sanatçı doğruyu söyleyen, düşündüğünü söyleyen, düşündüğü gibi yaşaması gereken kişilerdir. Haksızlıklara karşı gelen. Sokaktaki vatandaştan daha farklı. Sanat yaşamı kolaylaştırmak için insanlara umut vermek için var. Uyarıcı olmuştur bir adım önde olmuştur sanatçı ama bir adım önde fazla olursa da anlamıyor toplum sanatçıyı. Şimdi aklıma geldi. Haşmet Zeybek Tarsus Meydan Oyuncuları vardı bir dönem. Bu arkadaşlarımız Tarsus’tan yola çıkmışlar sokak tiyatrosu yapıyorlar, köy köy dolaşıyorlar. Köy seyirlik oyunları yapıyorlardı. Zeybek’in çok meşhurdur Şehir Tiyatroları’nda da oynandı, “Düğün ya da Davul”. Haşmet anlatmıştı. Çukurova’da köyleri geziyorlar. Köyün kahvesinde de halkı bilinçlendiriyorlar. O zamanki bilincimizle diyor Haşmet, Marksizm şunu diyor bunu diyor diye anlatıyoruz köy kahvesinde. Yaşlı bir köylü de “oğlum iki saattir ‘maranlızım! ‘şunu diyor bunu diyor diye anlatıyorsun anlamıyoruz biz. Sen ne diyorsun onu söyle de anlayalım’’ demiş. Aklıma hep o öykü gelir. Onun için halktan çok fazla ilerde olmamak gerekiyor. Halk diliyle konuşmak lazım. Bizde Pir Sultan Abdal’lar, Şeh Bedrettin’ler, Hacı Bektaş Veli’ler var. Bizim de filozoflarımız var. Halka daha yakın kişilerden örnek versek daha iyi bir ilişki kurmazmıyız. Ama biz hep Batı kültürüyle ilerlemeye çalışıyoruz özenti bir toplumuz. Oysa halkın içinde halk diliyle konuşabilseydik belki daha farklı olurdu.

Seçimler yaklaşıyor. Önceki seçimde bir tartışma yaşamıştınız sandık başında?

Geçen seçimde kayınvalidem yatalak ve oyunu ambulansta kullanınca AKP’li milletvekilleri itiraz etti. Açık alanda oyunu kullandı diye. Onlar gibi düşünmüyorsan, yani iktidar gibi, vatan hainisin.

Bu seçimde umudumuzu yitirmedik, bir şeyler olması gerekiyor. Ya herkes düşüncelerini anayasamızda da belirtildiği gibi sözle yazıyla açıklayabilecek ya da... Atatürk’ümüzün “Mualimler Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister...” dediği gibi ya fikri vicdanı hür nesiller yetiştireceğiz ya da iktidar gibi düşünmüyorsan vatan haini olacaksın. Bu ikisi arasında halk bir tercih yapmak zorunda. Yurttaş olmak çok zor iş bilinç, emek isteyen, güven isteyen bir iş. İnsanım ve benim de fikrim var. Onun için tiyatro da hep muhaliftir ve iktidarlar tarafından sevilmez.