Serdar Korucu, Milli Eğitim Şûrası'nda gündeme gelen ve günlerdir tarışılan Osmanlıca dersleriyle ilgili Cemil Çiçek'in "geçmişe dönük Meclis kayıtlarının okunması bile problem teşkil ediyor, çok az sayıda insan istihdam ederek bunları gün ışığına çıkarmaya çalışıyoruz”söylemlerine dikkat çekti.

Korucu, Meclis’in Osmanlıca yazılmış kayıtlarında soykırım tartışmalarının öne çıktığını yazdı.

Serdar Korucu'nun Agos'ta bugün (12 Aralık) yayımlanan 'Meclis'in Osmanlıca kayıtlarında Soykırım gündemi' başlıklı yazısı şöyle:

Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in “geçmişe dönük Meclis kayıtlarının okunması bile problem teşkil ediyor, çok az sayıda insan istihdam ederek bunları gün ışığına çıkarmaya çalışıyoruz” dediği Meclis’in Osmanlıca yazılmış kayıtlarında soykırım tartışmaları öne çıkıyor.

19'uncu Milli Eğitim Şûrası'nda tüm liselerde zorunlu olması önerilen Osmanlıca tartışmasında “mezartaşları” kadar Meclis’in eski kayıtlarının okunma sorunu da gündemde.

Son olarak devletin iki numaralı ismi, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in “geçmişe dönük Meclis kayıtlarının okunması bile problem teşkil ediyor, çok az sayıda insan istihdam ederek bunları gün ışığına çıkarmaya çalışıyoruz” dediği Meclis’in Osmanlıca yazılmış kayıtlarında soykırım tartışmaları öne çıkıyor.

Meclis’te bu kapsamda ilk tartışmanın fitilini ateşleyen 1915’ten bir yıl önce Rumlara yönelik hükümetin tehcir politikasıydı.

23 Haziran 1330 (1914) tarihli Meclis-i Mebusan zabıt ceridesinde, “Aydın Mebusu Emanuel Emanuelidi Efendi ve rüfekasının Rum unsurunun esbab-ı muhacereti ve ittihaz olunan tedabir hakkında sual tanriri ve Dahiliye Nazırı Mehmet Talat Bey’in cevabı” yer alıyor.

"Yüzbinlerce Rum terki vatana mecbur oldu"

Emanuel Emanuelidi Efendi, “bugün Avrupa medeniyyeti hazırasına bir merbutiyyeti kadimesi bulunan İzmir havalisinin ve bilhassa Foça Kasabasının harabeye çevirtilmiş olduğunu, halbuki Kanunu Esasinin temin ettiği bilcümle hukuka müstahik olan ve şu

memleketin tebaasından bulunan yüzbinlerce Rumun telaş içinde terki vatan etmeye mecbur olduklarını ve hatta Sakız'la Çeşme sahilleri arasında gark olmalarını düşünmeyerek sandallara atıldıklarını” belirtiyordu.

Tehcir Süreci Rumlara boykot ile başladı

Emanuelidi Efendi, bu durumun önce Rumlara karşı uygulanan boykotla başladığını söyledi: “Güya Türk unsurunun hiç iktisadiyatı yokmuş… Anadolu ziraatı ekseriyetle Türk unsurunun elindedir… Fakat, nasılsa, bizim memleketimizde yeni icat bir nazariye meydana çıktı. Denildi ki, evet, Türklerin terakki etmesi, yalnız aralarında alışveriş etmeleriyle temin edilecektir. İşte iş burada çığrından çıktı…Propagandayı takbih edenler ve alışveriş edeceğiz diyen İslâmlar oldu. Böyle diyen îslâmlara karşı da bazı sopacılar çıkü. O vakit Rumlar aleyhinde zulüm icra edildiği gibi, bazı İslâmlar aleyhinde de icra edildi. Hükümeti Merkeziyyenin bu ahvalden haberi olmamış olması muhtemeldir. Fakat acaba mahalllindeki Memurini Hükümet bunlardan kaçını Divanı Harbe gönderdi?”

Muhacirler neden Rumların köylerine yerleşti?

150 bin kişinin “terki vatan” etmesini “bu dava yalnız Rum unsuruna ait değildir, umum Osmanlılara ait bir davadır.” diye niteleyen ve sık sık “Ben Yunanistan'ın burada Vekili değilim, ben Osmanlı,Vekiliyim ve en büyük emelim de Osmanlı kalmaktır” vurgusu yapan Emanuelidi Efendi, Rumların göç etmesine yol açan hükümetin ikinci icraatının muhacir iskânı olduğunu söylüyordu: “Bu memlekette hali arazi aramak icabederse Üsküdar’dan taaa Basra Körfezine kadar hali arazi pek çoktur ve iskân edilmiş arazi pek azdır. Hali araziyi böyle boş bırakıp da, muhacirin Rum karyelerine getirmek ve binaenaleyh, bir takım uygunsuzluklara sebep olmak muvafık değildir. Bu emri iskân kasten olmasa bile, bunun sebebi ne idi ?”

Emanuelidi Efendi, Rum göçünün hükümetin icraatları nedeniyle yaşandığını söylese de Havran Mebusu Şekip Aslan Bey’e göre Rumların göç nedeni kendi istekleriydi: “Ciddi vukuat olmadı ki, hep kendiliklerinden hicret ettiler”

"Hükümete göre Yunanistan'a giden Rum geri dönemez"

Edirne Mebusu ve Dâhiliye Nazırı Mehmet Talat Bey’e göre ise olaylar, Balkanlardan yüzbinlerce muhacir gelmeye başladıktan sonra başlamıştı: “…buraya yüzbinlerce muhacirler arzettiğim şekilde işkenceler görerek gelmeye başladıktan sonra ve bu gelen muhacirler propaganda yapmaya başladıktan sonra, hakikaten memlekette Hükümetin yine kolaylıkla men’e muvaffak olamayacağı bir takım husumetler tevellüt etmeye başladı.”

Dahiliye Nazırı son olarak gidenlerin geri dönüp dönemeyeceği konusuna değiniyordu. Ona göre hükümet göç eden Rumların geri gelmesini arzu etmemekteydi: “Avdetleri meselesine gelince: Bu mesele bütün muhaceret meselesi kadar değildir. Rumların bir kısmı Yunanistan'a gitmiş, yerlerine oradan gelen muhacirler iskan edilmiş”

Rum-Ermeni Soykırımları ve Arap politikasına karşı soru önergesi

1914’teki Rum tehciri gündeminin ardından 1918’deyse artık tüm yaşanan acılar Meclis’i Mebusan’da tartışılıyordu. Rum ve Ermeni soykırımlarının yanı sıra Osmanlı’nın Araplara yönelik politikasını gündemine alan soru önergesi üç milletvekili, Aydın Milletvekili Emanuelidi, Çatalca Milletvekili Tokinidis, İzmir Milletvekili Vangel tarafından 2 Teşrinisani 1334 (1918) tarihinde veriliyor, iki gün sonra da gündeme geliyordu:

“Aydın Milletvekili Emanuel Emanuelidi Efendi’nin Hükümeti Sâbıkanın icraatı hakkında Hükümeti Cedideden sual takriri:

REİS: Bir sual takriri daha var efendim, o da Hükümete tebliğ edilmiştir. Okutuyorum efendim:
Meclisi Mebusan Riyaseti Celilesine,

Malumu Alileri olduğu üzere, memlekette beş seneden beri icraatı Hükümet namı altında tarihte emsaline tesadüf edilemeyen birçok ahvali elime görülmüştür:
1. Ermeni milletine mensup olmaktan başka hiçbir cürümleri bulunmayan bir milyon nüfus, kadınlar ve çocuklar ile istisna edilmeyerek katil ve itlaf edilmiştir.
2. Laakal kırk asırdan beri memlekette âmili hakikisi olan Rum unsurlarından iki yüz elli bin nüfus, hududu Osmaniden tart edilerek müsadere edilmiştir.
3. Badelharb beş yüz elli bin Rum nüfus daha, Karadeniz, Çanakkale, Marmara ve Adalar denizleri sevahil ve havalisinde ve sait mahallerde katl ve imha edilmiş ve malları müsadere edilmiştir.
4. Memlekette anasırı gayrı müslime icrayı ticaretten men edilmiş ve ticaret yalnız erbabı nüfuzun yeddi inhisarına terkedilmiş olmakla bu yüzden bütün efradı millet adeta soyulmuştur.
5. Mebusandan Zöhrap ve Varteks efendiler ifna edilmiştir.
6. Arap kavmi necibine karşı reva görülen sui muamelat şimdiki felaketlerin başlıca sebeblerini teşkil etmiştir.

7. Seferberlik vesilesi ile teşkiledilen, amele taburu efradından iki yüz elli bin kişinin açlık ve mahrumiyetten müteessiren telef olmalarına sebebiyet verilmiştir.
8. Harbi Umumiyye bila sebeb girmiş ve bu şerefi meşuma nailiyet için Bulgarlara memleketin bir cüzü de terk edilmiştir.

Failler hakkında Hükümeti Cedidenin malumatı neden ibarettir, işin mahiyeti hakkında ne tasavvur etmektedir ve ittihaz edebileceği tedabire ne vakit mübaşeret eyleyecektir? Bu noktaları Hükümeti Cedideden sual ederiz.

2 Teşrinisani 1334 [1918]
Aydın Milletvekili Emanuelidi
Çatalca Milletvekili Tokinidis
İzmir Milletvekili Vangel”

“Türkler daha fazla zarar gördü”

Son olarak devletin iki numaralı ismi, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in “geçmişe dönük Meclis kayıtlarının okunması bile problem teşkil ediyor, çok az sayıda insan istihdam ederek bunları gün ışığına çıkarmaya çalışıyoruz” dediği Meclis’in Osmanlıca yazılmış kayıtlarında soykırım tartışmaları öne çıkıyor.

Dahiliye Nazırı Fethi Bey’in bu soru önergesine yanıtıysa bugünkü gibi “Türklerin daha fazla zarar gördüğü” üzerineydi: “Efendiler, yaşadığımız dört sene zarfında bu memleketin havasından gayet fena gayet muzır bir takım cereyanlar geçmiş ve memleketin altını üstüne getirmiştir. Bundan dolayı Rum unsuru, Ermeni unsuru, Arap unsuru ne kadar mutazarrır olmuş ise, sizi temin ederim ki Türk unsuru da aynı veçhile ve belki de daha fazla derecede mutazarrır olmuştur.”