Paris'te 9 Ocak 2013'te üç Kürt kadın siyasetçinin suikast sonucu katledilişinin üzerinden bir yıl geçti. Soruşturma dosyasına gizlilik konulduğu için bilgi verilmiyor.  Fransız Express dergisi, katliamın birinci yıldönümünde soruşturmanın hangi aşamada olduğuna dair bilgilere yer verdi. Dergiye göre, olayın anahtarı "hiç kuşkusuz Türkiye'de" bulunuyor. Katil zanlısı Ömer Güney'in portresinin ise netleşmeye başladığı kaydediliyor.

Eric Pelletier imzalı haberde, "Olayın anahtarı hiç kuşkusuz Türkiye'de bulunuyor. Ömer Güney'in portresine gelince, o da netleşiyor" denildi.

ÖMER GÜNEY İDDİA ETTİĞİ KİŞİ DEĞİL: HESAPÇI VE METODİK

Ömer Güney'in gerçekte kim olduğunu sorgulayan dergi, "9 Ocak 2013'te Paris'teki Lafayette sokağında üç Kürt kadın militanın cinayetini aydınlatmakla görevli yargıç Jeanne Duyé, kriminal tugay ve anti-terörizm alt şubesi polisleri, tek şüpheli etrafındaki sır perdesini aralamaya çalışıyor.  En azından bir şeyden eminler: Ömer Güney gözaltına alınmasının ertesinde iddia ettiği kişi değil."

Dergiye göre Güney, gözaltına alındığında kendisinin Kürt davası sempatizanı olduğu, Türkiye'de bir eş aradığı, "Yüzde 100 Kürt olduğu", PKK savaşçıları ile arasındaki tek farkın onların silahlı kendisinin ise kağıt taşıdığı yönünde iddialarda bulunmuş, diğer bir ifadeyle silah taşımak yerine kağıt taşıdığını söylemiş.

SORGULAMA SERTLEŞTİ

Başlangıçta Güney'in "saf bir militan" olduğu ve "bir casus tipi" olmadığına inanıldığını belirten Express, "Ancak bugün hesapçı ve metodik bir kişi olarak görünüyor.  Ayrıca Jeanne Duyé'nin sorgulama ambiyansı yakın zamanda giderek sertleşti ve sorular netleşmeye başladı" diye yazdı.

Dergi, başlangıçtan itibaren yaşananları, Ömer Güney'in Kürt derneği ile nasıl ilişkilendiği, çevresinde nasıl tanındığı ve Almanya'daki geçmişine de ışık tutarken, Sakine Cansız'ı 9 Ocak günü Kürdistan Enformasyon Merkezi'ne araçla bıraktığını hatırlattı.

GÖZETİM KAMERALARINDAKİ GERÇEK

9 Ocak'ta neler yaşandığını da hatırlatan dergi, şöyle devam ediyor: "Gözetim kameraları Güney'in ölümün yaşandığı tahmin edilen 12.11 ile 12.56 saatleri arasında binanın içinde olduğunu doğruladı. Evrak çantasında barut izi tespit edildi. Ama katliama karıştığını sıkı bir şekilde reddediyor. Tutuklu, 'Fransa beni içeri atarak bir şeyleri gizlemeye çalışıyor' diyor."

Katliamın PKK ile Türk hükümeti arasında "resmi görüşmelerin başlamasında sadece bir kaç gün sonra"  gerçekleştiğine dikkat çeken Express, Ömer Güney'in kullandığı aracın radyo kutusunun arkasında pasaportunun bulunmasıyla şüphelerin güçlendiğini kaydetti. Pasaporta Ömer Güney'in 2012 yılı içerisinde bir çok kez İstanbul ve Ankara'ya gittiği anlaşılırken, özellikle katliamdan bir kaç hafta önce 18 ile 21 Aralık'taki ziyaretlere dikkat çekildi.

SİYASİ BİR CİNAYETİ DOĞRULAYAN ÜÇ UNSUR

Dergi, "Bir yıl sonra, soruşturmalar kuşkuya yer bırakmıyor: Benzer üç unsur siyasi bir cinayet varsayımını doğruluyor. Birincisi, teknik ve bilimsel polis uzmanları Ömer Güney'in Nokia marka telefonundaki silinmiş dosyaları geri getirerek, cep telefonunu konuşturdu. Bu fotoğraflar 8 Ocak, cinayetlerden önce sabah erken saatlerde genç adamın Villier-le-Bel derneğine girerek saat 04.23 ile 05.23 saatleri arasında 329 üye formunu fotoğrafladığını kanıtlıyor. İki gün önce de raket faaliyetlerinin hesap dökümlerini fotoğraflamıştı" diye belirtti.

Ömer Güney'in 2003 ve 2011'de Münih bölgesindeki arkadaşlarının da sorgulandığını anlatan dergi, bunların Güney'i "ülkücü" olarak tasvir ettiklerini belirtti.

TESPİT EDİLEMEYEN İLGİNÇ TELEFON NUMARALARI

Son olarak, soruşturmanın Ömer Güney'in Türkiye'deki alışıldık bağlantıları etrafında yoğunlaştığını belirten dergi, şöyle noktalıyor:  "Polisler Fransa'dan bir Türk telefon hattı üzerinden 2012'nin ikinci yarısında 214 aramayı ayrıştırdı.  Bunlardan bazıları 'fonksiyonu veya kökeni belirlenmesi mümkün olmayan teknik numaralara gibi görünebilen atipik numaralara' yönleniyor.  Bu numaralar klasik kişisel veya idari numara listesiyle uyuşmuyor.  Olayın anahtarı Türkiye'de bir yerlerde bulunuyor." (Özgür Gündem)