Taylan Esmer – ANF

1993 yılında Şırnak’ın Silopi İlçesi Görümlü beldesinde yaşanan suçsuz 6 köylünün öldürülüp köy imamının boynuna haç takılması olayını, Şırnak Tugay Komutanı Tuğgeneral Mete Sayar bir röportajında anlatmış. Olayın tanığı askerlerin katledilen köylülerin gözaltı emrini verdiğini belirtikleri Sayar, 1993 yılında Sabah gazetesine verdiği röportajda, “Size ilginç bir anımı anlatayım. Yaklaşık iki ay önce, iki yıldır bir köyün imamlığını yapan kişi bir eylem sırasında öldürüldü. Üzerindeki eşyalar araştırıldığında boynunda haç kolye çıktı, sünnetsiz olduğu görüldü. İmam bildiğimiz adamın Ermeni olduğunu gördük" demişti.

Sayar’ın itirafı üzerine dönemin Muş milletvekili Muzaffer Demir, konuyu bir soru önergesiyle TBMM gündemine taşıyarak, Sayar’ın söz ettiği imamın Görümlü’de öldürülüp boynuna haç takılan imam olup olmadığını sormuştu.

Görümlü Taburu'nda 1993 yılında görev yapan er Yusuf Özdemir ve isimlerini açıklamayan askerlerin ifadelerinde 6 köylünün Tuğgeneral Mete Sayar'ın emri ile gözaltına alındıktan sonra Tabur Komutanı Albay Hasan Basri Vural ve Bölük Komutanı Piyade Yüzbaşı Murat Ali Yılmaz'ın emirleri doğrultusunda işkence edildikten sonra öldürülerek Tabur'un araç parkının bulunduğu helikopter pistinin yanına gömüldüğü, öldürülenlerin arasında bulunan köy imamının boynuna ise haç takıldığı belirtilmişti.

1974 yılında Kıbrıs işgalinde yer alan ve Genelkurmay Özel Harekat Dairesi Komutan Yardımcılığı görevinde de bulunan Tuğgeneral Mete Sayar 1991 yılında atandığı Şırnak Tugay Komutanlığı sırasında adı Şırnak'ta yapılan katliamlarla anıldı.

Şırnak'ta 1992 Newroz'unda onlarca kişinin öldürülmesi, 18-19 Ağustos 1992 tarihleri arasında Şırnak'ın ağır silahlarla dövülerek ölümlerin yaşanmasına ve yüzlerce kişinin gözaltına alınarak tutuklanması emrini veren yine Tuğgeneral Mete Sayar idi. Tuğgeneral Sayar, 1992 Ağustos'unda Şırnak'ın yakılıp yıkılması ardından dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş tarafından takdirname ile ödüllendirilmiş ve ardından Moskova askeri ataşeliğine atanmıştı.

METE SAYAR OLAYI ANLATIYOR

Tanık askerlerin katliamın emrini verdiğini belirttikleri Mete Sayar, 1993 tarihinde Sabah gazetesinden Nuriye Akman'a verdiği röportajda, köyün ismini vermeden katliamı "terörist öldürdük" sözleriye anlatıyordu. Sayar, Akman'ın sorularına şu cevapları vermişti:

- Vatandaşla teröristi ayırmakla güçlük çekiyor musunuz?

-Size ilginç bir anımı anlatayım. Yaklaşık iki ay önce, iki yıldır bir köyün imamlığını yapan kişi bir eylem sırasında öldürüldü. Üzerindeki eşyalar araştırıldığında boynunda haç kolye çıktı, sünnetsiz olduğu görüldü. İmam bildiğimiz adamın Ermeni olduğunu gördük.

-Hangi köy bu?


-İsim vermeyeyim. Oradan bir milletvekili adayı vardır. (Köyümüzü suçladı) derler. Bakın, kızlarının tamamı iğfal edilen bir köy var. Sağlam, tek bakire yok. Onun da adını vermeyeyim. Sonra derler ki, (kızımızın geleceğini baltaladın, evliliğine engel oldun..)

-Teröristle vatandaşı ayırt etme konusunda epeyce sıkıntılısınız anlaşılan?..

-Biz vatandaşa kötü gözle bakmıyoruz. Yeter ki vatandaş kötü niyetli olmasın ve bir hadisede elimize geçmemiş olsun...

-Vatandaş, kavun olmadığına göre, nasıl ayırt ediyorsunuz?

- İnsanımızı taciz etmek istemediğimizden, özellikle yerleşim birimlerinde oturanlar üzerinde özel bir araştırma faaliyetinde bulunmuyor, namuslu, devletine bağlı birer fert olduğunu, yaşama serbestiyetinin olduğunu kabul ediyoruz. Onları tedirgin etmekten mümkün olduğunca uzak kalıyoruz. Yeter ki yamuk hareket etmesinler, çizgiyi taşmasınlar."

İMAMIN ÖLDÜRÜLMESİ TBMM'YE TAŞINMIŞTI

Silopi ilçesi Görümlü Beldesi'nde köy imamı İbrahim Akıl, 5 köylüyle birlikte öldürüldükten sonra, olay Hürriyet Gazetesine “Ermeni imam öldürüldü” diye servis edilmişti. İmam İbrahim Akıl, aynı köyden Hamdi Şimşek, Hikmet Şimşek, Halit Özdemir, M.Salih Demirhan ve Şemdin Culaz'ın gözaltına alındıktan sonra kendilerinden haber alınamaması ve Tuğgeneral Mete Sayar'ın Akman’a verdiği röportajında "Ermeni imam çatışmada öldürüldü" yönündeki açıklamaları üzerine dönemin Muş Milletvekili Muzaffer Demir, TBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesinde kaybedilen 6 kişinin akıbetini sormuştu.

Milletvekili Demir, soru önergesinde imam İbrahim Akıl'ın Görümlü köyünde imamlık yaptığını, Müslüman olduğunu, baba adının İsmail, anne adının Meryem, Şırnak merkez Toptepe köyü nüfusuna kayıtlı olduğunu, dininin İslam, Nüfus Cilt No'su'nun 039-01, Kütük Sıra No'sunun 43 olduğunu ve 1959 doğumlu olduğunu belirtti.

Soru önergesinde aynı köyde ikamet eden Hamdive Hikmet Şimşek adlı baba-oğulun Keldani Hıristiyanlarından olduğunu belirten Milletvekili Demir, şu ifadeleri kullanmıştı:

"Hıristiyan olan bu şahısların evlerinde Hıristiyanlarca kutsal olan haçın bulunması kadar doğal olan bir şey yoktur. Hıristiyan olan vatandaşların evlerinde bulunan haçın, Müslüman köy imamının boynuna asarak rencide edilmesini, hakaret görmesini, hem Müslüman hem Hıristiyan olan köy halkına yapılan bu hakaretleri; 'Hepiniz Ermenisiniz, Ermeni uşağısınız, hepinizi öldüreceğiz' şeklinde söylenen tahrik edici, rencide edici sözleri hangi vicdani ve hukuksal mantıkla açıklarsınız?

Şırnak Tugay Komutanı Mete Sayar'ın sözünü ettiği; bir eylemde öldürülen ve boynunda haç bulunan imam kimdir, uyruğu nedir, nere nüfusuna kayıtlıdır?

Olay ne zaman ve nerede meydana gelmiştir? Boynunda haçla ölü olarak ele geçirilen imama otopsi yapılmış mıdır, otopsi tutanakları tutulmuş mudur? Boynunda haçla ölü olarak ele geçirilen imamın cesedi kime teslim edilmiştir, nereye gömülmüştür?

Yoksa Mete Sayar'ın sözünü ettiği imam, 14 Haziran 1993 günü beş köylü ile birlikte gözaltına alınan ve boynuna haç geçirilen Görümlü Köyü İmamı İbrahim Akıl mıdır?

İbrahim Akıl ve birlikte gözaltına alınan beş köylüye ne oldu? Mete Sayar'ın sözünü ettiği boynunda haçla ölü olarak ele geçirilen İmam İbrahim Akıl ise kendisi ile birlikte gözaltına alınan Hamdi Şimşek, Hikmet Şimşek, Halit Özdemir, M. Salih Demirhan ve Semdin Culaz adlı köylülerin akıbetleri haçlı imam İbrahim Akıl'ın akıbeti gibi mi oldu? Yoksa bu köylüler öldürüldüler mi?”