Faili meçhul cinayetler ve gözaltında kayıpların aydınlatılması ve sorumluların yargılanması talebiyle Cumartesi Anneleri, adalet arayışlarının 352'inci haftasında da yine Galatasaray Meydanı'ndaydı. Kayıplarını devletten soran anneler, gazetecilerin tutuklanmasını da protesto etti.

Faili meçhul cinayetlerle kaybedilen yakınlarının bulunması ve faillerin yargılanması için 352 haftadır adalet arayışlarını sürdüren Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. "Failler belli, kayıplar nerede?" pankartının üzerine Aralık 1994 yılında kaybedilen İsmail Bahçeci'nin fotoğrafları ve çizdiği karikatürler koyuldu. Cumartesi Anneleri, kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını ve simgesel olarak kırmızı karanfiller taşıdı. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve Sanatçı Zeynep Tanbay da Cumartesi Anneleri'ne destek verdi.

‘ASIL SUÇLU BAŞBAKANDIR’

Açıklamada, 23 Şubat 1995 tarihinde gözaltında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız konuştu. "Sesimiz kulağımız olan gazeteciler derhal serbest bırakılsınlar" diyen Yıldız, "ileri" demokrasinin" olmadığını "geri demokrasinin" var olduğunu ifade etti. 16 yıldır acılarla, üzüntülerle, emekleriyle Galatasaray Meydanı'nda olduklarını aktaran Yıldız, Cumartesi Anneleri'ni annelerin nefesi ve sesi olarak nitelendirdi. "Bizim yanımızda yer alan suçlu oluyor. Oysa asıl suçlu olan başbakandır, Meclis'te oturandır" diyen Yıldız, "Basını basın saymıyor, öğrenciyi öğrenci saymıyor, hukukçuyu hukukçu saymıyor" diyerek, 'KCK' adı altında yürütülen operasyonlara tepki gösterdi.

‘ANNELERİ BİLMİYOR…’

6 Ekim 1992 yılında gözaltında kaybedilen Ayhan ve Ali Efeoğlu'nun babası Osman Efeoğlu'nun yazdığı mektubunu İHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Sinan Cemcigil okudu. Mektupta, "Her gün oğullarım ve sizin hakkınızda çıkan haberleri okuyorum. Anneleri bilmiyor, hala yurtdışında sanıyor eğer bir gün mezarlarını bulsam bile söylemeyeceğim, o oğullarını yurtdışında bilsin, onların dönmesini beklesin. Mücadelenizi destekliyorum" sözleri yer aldı.

‘DEVLET İSMAİL’İ ÖLDÜRMESEYDİ O DA GAZETECİ OLACAKTI’

Ardından Konuşan 24 Aralık 1994 yılında gözaltında kaybedilen İsmail Bahçeci'nin kardeşi Umut Bahçeci konuştu. Faillerin yargılanmasını isteyen Bahçeci, basına seslenerek, "Tek umudumuz sizsiniz. Bizi ne Başbakan duyuyor ne devlet yetkilileri. Siz olmasınız biz burada kendimize konuşuyor olacaktık" dedi. Bahçeci, "İbrahim öldürülmeseydi gazeteci olacaktı. Ama T.C devleti onu bizden aldı".

‘FAŞİZAN ZİHNİYETE BOYUN EĞMEYECEĞİZ’

Basın açıklaması yapan Canan Kalenderoğlu ise, "Kitabı, poşuyu, şiiri, barışçıl gösterilere katılmayı 'somut delil' sayarak çocuklarımızı cezaevlerine dolduran adalet sistemi, Ayhan Efeoğlu'nun, Hüsamettin Yaman'ın Soner Gül'ün gözaltına alındıktan sonra işkenceyle öldürüldüğünü söyleyen Özel Harekat polisi Ayhan Çarkın’ın itirafını 'somut delil' olarak saymadı, tetikçileri serbest bıraktı" dedi. Ayhan Çarkın'ın itirafları üzerine yapılan kazı çalışmalarının Minnesota Protokolü'ne uygun yapılması taleplerinin göz ardı edildiğini söyleyen Kalenderoğlu, " Evlatlarımızı ve bizi vatandaş olarak değil, düşman olarak gören ve hukukun dışında tutan bu faşizan zihniyete boyun eğmeyeceğiz. Mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz" dedi. (ANF)