Nâzım Hikmet Ran, ölümünün 54’üncü yıl dönümünde Moskova’daki mezarı başında anıldı.

Rus Türk İşadamları Birliği’nin (RTİB) ve Nâzım Hikmet Kültür Vakfının katkıları ile Moskova’daki Ünlüler Mezarlığı olarak bilinen Novodeviçi Mezarlığında düzenlenen anma etkinliğinde, Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Hüseyin Diriöz ve eşinin yanı sıra Türkiye’den gelen sanatçı Zülfü Livaneli, Belgeselci Nebil Özgentürk, Sunay Akın, Oyuncu A.Mümtaz Taylan ve Nâzım'ın çok sayıda seveni yer aldı.

Anma töreninde RTİB adına organize komitesi başkanı olarak Ali Galip Savaşır'ın gerçekleştirdiği konuşmada, “Bir kez daha, bizi birleştiren ortak paydamız Nâzım’ın huzurundayız. Onu yitirmenin hüznü ile ona sahip olmanın coşkusu, mutluluğu birbirine karışmış durumda… Nâzım’a yıllarca büyük haksızlıklar ettik, aziz bildiği vatanından ayırdık ama zaman onu haklı çıkardı. Fikirlerini haklı çıkardı. Ona dil uzatanları, ona zulmedenleri bugün kimse hatırlamıyor. Nâzım şiirleriyle, eserleriyle, haksızlığa direnen dünya görüşü ile yaşıyor ve ölümsüzlüğe yürüyor. Ne mutlu bize ki, bugün Türkiye ile Rusya arasında barış ve dostluk köprüsü olarak Nâzım’a sahibiz” dedi.

'SEN BİR CEVİZ AĞACISIN GÜLHANE PARKI'NDA VE ARTIK HEPİMİZ FARKINDAYIZ'

Konuşmasına ünlü şairin “Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda, budak budak serham serham ihtiyar bir ceviz, ne sen bunun farkındasın ne polis farkında” dizeleri ile başlayıp, Nâzım’ı vatanın hasretiyle kavrulmuş bir şair olarak niteleyen Büyükelçi Diriöz, şöyle konuştu:

“Bugün mezarı başındaki anma törenini Moskova’da yapıyor olmamız bile, onun şiirlerinde de dile getirdiği bu özlemini esasen kolaylıkla açıklayabilmektedir. Nâzım Hikmet fikirlerini, davasını, yurt sevgisini, hayallerini, ızdıraplarını, sevdalarını ve ayrılıklarını eserlerinde en yalın şekilde anlatmıştır bizlere. Bunu yaparken zengin anlatımıyla şiirde de yeni bir çığır açmıştır. Nâzım’ın eserlerindeki insanlığa yönelik mesajı, evrensel niteliğiyle kendi ülkesi dışında da yankı bulmuş ve saygı görmüştür. Açıktır ki Nâzım Hikmet, vatanımızdan çıkmış ve tarihe mal olmuş görkemli bir değerdir” şeklinde konuştu. Diriöz, Nâzım’ın artık ne manen ne de hukuken vatanından ve dostlarından ayrı olmadığının da altını çizerek “Sen bir ceviz ağacısın Gülhane Parkı’nda, ve artık hepimiz bunun farkındayız…”

'GÜLHANE PARKI'NDA HİÇ CEVİZ AĞACI YOK ÇÜNKÜ O BURADA'

Şair Sunay Akın ise yaptığı konuşmada şunları söyledi: Fazlı Hüsnü Dağlarca, Türkçe için ‘ses bayrağımızdır’ der. Burada ses bayrağımızın en yüksek doruklarından birisindeyiz, Nâzım’ın yanı başında. Nâzım, ağaçların tarihini çok iyi bilirdi. Dikkat ederseniz bütün konuşmacıların konuşmasında hep ağaçlar geçti. Örneğin saman sarısı adlı şiirini Paris’teki kestane ağacının dibinde bitirir. Der ki, ‘Paris’teki kestane ağaçlarının ilki İstanbul’da, Boğaz’dan kalkmış gitmiş onu bulmalı gölgesinde yatmalı’ gerçekten de öyle… Kanuni Sultan Süleyman döneminde gitmiştir ilk kestane ağacı oraya. Sonra Nebil ne dedi, ‘Başımda bir de çınar olsa hani...’ çınar ağaçlarını çok iyi bilir Nâzım. Sayın Büyükelçim, okuduğu şiirde ne dedi, ‘Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda…’ Nâzım Hikmet ağaçların tarihini çok iyi bilirdi ki Gülhane Parkı’nda hiç ceviz ağacı yok. Çünkü o burada…”

TARIK AKAN'IN MEZARINDAN NÂZIM'IN MEZARINA TOPRAK

Sanatçı Rutkay Aziz ise daha önce merhum sanatçı Tarık Akan ile Nâzım’ın mezarına geldiklerini ve artık Akan’ın aralarında olmadığını belirterek onun Zuhuratbaba Mezarlığı'ndaki kabrinden aldığı toprağı Moskova’ya Nâzım’a getirdiğini, Nazım’ın mezarından da alıp ona götüreceğini söyledi.

Uzun yılardır Nâzım Hikmet’i her 3 Haziran günü mezarı başında anma organizasyonunu üstlenen Rus Türk İşadamları Birliği’nin (RTİB) Başkanı Naki Karaaslan da yaptığı konuşmada, yarım asırdan daha fazla bir zaman geçtiğini ve bu sürede onu anlamak, onun çevresinde kenetlenmenin kendilerinin mutluluğunu daha da artırdığını söyledi.

'HEPİMİZ NÂZIM'IN ATKISINDAN, CEKETİNDEN ÇIKTIK'

Sanatçı Zülfü Livaneli ise, “Büyük Rus edebiyatının ana vatanındayız. Dostoyevski demiştir ki ‘Hepimiz Gogol’un kaputundan çıktık’. Onun Kaput diye bir hikayesi vardır biliyorsunuz, ‘ondan çıktık’ demiştir. Biz hepimiz Nâzım Hikmet’in atkısından, ceketinden çıktık. Biz onun çocukları olarak görüyoruz kendilerimizi. Yine onun dizelerinde der ki, insan eli ilk mağaraya bizonu çizdiğinden beri, bir ulu ıramak akar. Bu ırmak dinmez, bu ırmak sürekli akar hiçbir şekilde önüne geçilemez ve bu ırmaktan gelen bütün sanatçılar, yazıcılar onun deyimi ile resimciler, müzikçiler yıkanır ve elden ele devreder. Biz Nâzım’dan aldık bu eli, bizden sonraki kuşaklara devretmeye çalıştık. Elimizden geldiğince devretmeye çalışacağız. Yarın bir gün bizler de burada olmayacağız ancak başka arkadaşlarımız olacak. Çünkü hep sevgili Tarık ile gelirdik, o yok… Teker teker azalacağız. Ama yerimize gelenler, daha gençler gelecek. Ama hiçbir zaman dostları ölmeyecek bu insanların” dedi.

Törende ayrıca katılımcılar, ünlü şairin bestelenen şiiri "Karlı kayın ormanı"nı hep birlikte seslendirdiler. Bir ritüel haline gelen tören sonrası gelen davetlilerin beyaz güvercin uçurmasından sonra davetliler, akşam yine şairin anısına düzenlenecek olan anma gecesinde buluşmak için dağıldılar. Bu akşam düzenlenecek anma konserinde Nebil Özgentürk’ün Nâzım Hikmet belgeseli, Ahmet Mümtaz Taylan’ın Nâzım şiirleri, Sunay Akın’ın anektodları, Ferhat Livaneli orkestrası eşliğinde Burcu Sinem Ünsal, Aytekin Kaya, Sergey Kutanin - Olga Stoykova konseri ve Zülfü Livaneli’nin de sahneye çıkması bekleniyor. Törende ayrıca Rutkay Aziz ve Türk-Rus dostluğunun son yıllardaki mimarlarından merhum Büyükelçi Andrey Karlov adına eşi Marina Karlova’ya "Nâzım Hikmet Dostluk Ödülü" verilecek.

(Kaynak: Evrensel)