Hrant Dink Vakfı tarafından yürütülen ‘Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi’ çalışması kapsamında hazırlanan rapor iki bölüm halinde yayımlandı. Radikal'den Serdar Korucu'nun haberine göre raporun ilk bölümü akademisyen İdil Engindeniz tarafından hazırlandı. Bu bölümde, ulusal, dini ve etnik kimlikleri hedef alan nefret söylemi içeriklerinin yanı sıra kadın ve LGBTİ’lere yönelik içerikler ‘Diğer Dezavantajlı Gruplar’ başlığı altında yer aldı.

Raporun ayrımcı söylem dosya konusunu hazırlayan hukukçu Rita Ender, İsrail’in Hamas’a yönelik operasyonu çerçevesinde yazılı basında özellikle Yahudi kimliğine yönelik yer alan ayrımcı söylemin analizini yaptı.

NEFRET SÖYLEMİNDE HIZLI ARTIŞ

“Medyada Nefret Söylemi” raporunda 2014’ün ilk dört ayında nefret söylemi içeren haber ve yazı sayısı 188 olurken, ikinci dört aylık süreçte bu sayı 246’ya yükseldi. 246 içerikten 137’si yani yarısından fazlası (%55.69) 21 farklı ulusal yayında yer alırken, 104 yazı (%42.27) 63 farklı yerel gazetede yayınlandı. Kıbrıs gazetelerinde yayımlanan sekiz içerik de yine nefret söylemi kapsamında değerlendirildi.

Yılın ikinci dört aylık döneminde en çok Yahudiler hakkında nefret söylemine rastlandı. 130 içerikte Yahudilere yönelik nefret söylemi içeriği bulunurken, Ermeniler için 60 içerik yer aldı. Üçüncü sırada yer alan Hıristiyanlar için 30 içerikte nefret söylemi vardı. Onların ardından 21 içerikle Rumlar, 18 içerikle Kürtler ve 10 içerikle Suriyeli mülteciler nefret söylemine maruz kalan gruplar arasında belirlendi.

İçerik sayısı bakımından hakkında en çok nefret söylemi üretilen ilk üç grup değişiklik göstermese de önceki dönemlerden farklı olarak Yahudiler hakkında üretilen nefret söylemi içerik sayısı Hıristiyanlar hakkındaki içeriklerin iki katı, Ermeniler hakkında nefret söylemi üretilen içerik sayısı Hıristiyanların beş katı kadar fazla oldu.

Rapora göre, Yahudi ve Ermenilerin ilk iki sırada yer almasının nedeni İsrail’in operasyonu ve dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 23 Nisan’da Ermeni Soykırımı anmalarından bir gün önce yayımladığı taziye metnine yönelik sert tepkiler.

'TÜRKİYELİ YAHUDİLER ÖLÜM TEHDİDİ ALTINDA BAĞLILIKLARINI İFADE ETMEYE ZORLANDI'

Raporda “İsrail’in Gazze’de Başlattığı Operasyon ve Basında Yahudilere Yönelik Ayrımcı Dil” konusunu ele alan Rita Ender, önce operasyon sürecinde Türkiyeli Yahudilerin yaşadıklarını aktardı: “Türkiyeli Yahudiler yalnızca Yahudi olmaları nedeniyle bir takım genellemelere maruz kaldılar. İsrail Devleti’nin gücünden faydalandıkları iddia edildi, operasyon karşısında tavır almaları, taraflarını belli etmeleri beklendi. İsrail’den kilometrelerce uzak olan memleketlerinde, ölüm tehdidi altında, kapısında gösteri yapılan, sinagoglarına giderken, gamalı haç ve Hitler portreli t-shirtleriyle mahallelerinde dolaşan kişilerden çocuklarını sakınmaya çalışırlarken, kendi memleketlerine; Türkiye’ye olan bağlılıklarını ifade etmek zorunda bırakıldılar. Bu baskı, belirli kişiler için daha yoğun oldu, kimi makamlardaki bireyleri hedef aldı.”

'BENİ YAHUDİ YAPAN BAŞKALARIDIR'

Avukat Rita Ender medyada yer alan haberlerde Yahudilikle Siyonizmi, İsrail ile Yahudileri, İsrail Devleti’yle İsrailliler ve dünya Yahudilerini birbirinden ayrı tutmayıp; tümünü “Yahudi” kelimesi ile isimlendirmeyi tercih etmenin kutuplaştırıcı etki yarattığı belirtti. Rita Ender, bu durumun Yahudilerin karşısına başka bir millet, ırk, din koyularak oluşturulacak ifadelere sebebiyet vermekte ve bu yolla bir “öteki” yaratılmakta olduğunu ifade etti.

Raporun sonuç kısmında Ender, Yahudi nefretini “rasyonalleştirme” dürtüsünün Yahudileri de etkilediğini bir örnekle açıkladı: “Örneğin, Alman Yahudisi olan ve barış üzerine yaptığı açıklamalar dolayısıyla kendi kimliği de sorgulanan politikacı ve aktivist Daniel Cohn-Bendit bir yazısında, Jean-Paul Sartre’ın “antisemitizm beni Yahudi yapandır” analizini hatırlatır ve ekler: “Beni Yahudi yapan başkalarıdır”