Doğu-Güneydoğu Dernekler Platformu (DGD), Şişli Kent Kültür Merkezi'nde "Barışa ve Çözüme Çağrı" paneli düzenledi.

Panele, konuşmacı olarak HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir, Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi, Barış İçin Kadın Girişimi (BİKG) aktivisti Nazan Üstündağ, Barış Bloku Eşsözcüsü Gençay Gürsoy, gazeteci Işıl Özgentürk katılırken, panelin moderatörlüğünü gazeteci Fehim Işık yaptı.

Panelin açılış konuşmasına yapan DGD Başkanı Abdulhakim Daş çözüm sürecine bir an önce geri dönülmesi ve gözlemci heyetlerin oluşturulmasını istedi.

Marmara Göç İzleme Platformu üyesi Hasan Şen konuştu. Şen, "yasaklı bölgelerin" sadece bir bölgeyi değil, sınırlarının belli olmadığını söyledi. Şen, bazı valiliklerin "Yasaklı bölgeleri" kanunsuz bir şekilde aldığını kaydetti. Şen, "yasaklı bölgelerin" köyleri boşaltma amaçlı yapıldığını ve 90'lı yıllara geri dönüşün amaçlandığını ifade etti.

Barış Bloku Eşsözcüsü Gençay Gürsoy, '90'lı yılları aratmayan bir savaş konsepti ile karşı karşıya olduklarını dile getirerek, herkesin bu savaş konseptine karşı birlikte hareket etmesi gerektiğini söyledi.

ÜSTÜNDAĞ: ULUSLARARASI MEKANİZMALAR KURULMALI

BİKG (Barış İçin Kadın Girişimi) aktivisti Nazan Üstündağ konuşmasında, müzakere örneklerinden dünyada 118 tane olduğunu ve her sürecin ortalama 5 defa bozulduğunu söyledi. Bu süreçlerin bozulmaması için uluslararası güçler tarafından mekanizmalar oluşturulduğunu ifade eden Üstündağ, bu mekanizmaların kurulmamasından kaynaklı Türkiye'de sürecin bu aşamaya geldiğini dile getirdi.

Üstündağ, müzakere masalarında kadınların olmamasının büyük bir sorun olduğunu dile getirerek, kadınların egemenlikten çok toplumun kaygılarını dile getireceklerini, toplumsal meseleleri masada tutacaklarını söyledi.

Üstündağ, bu çatışmaların tekrar başlamasının başlıca nedeninin AKP ve devletin süreçten beklentilerinin farklı olduğunu, KCK ve Kürt hareketinin ise beklentilerinin farklı olduğunu söyledi. Üstündağ, AKP'nin amacının Kürt siyasi hareketini tasfiye etmek olduğunu, yeni aktörler oluşturmak olduğunu kaydetti.

Savaşa karşı kadınların çok tepkili olduğunu söyleyen Üstündağ, savaşta en büyük acıları kadınların yaşadığını dile getirerek, "Kadınların talepleri çok önemliydi ama bu kadınlar üzerinden farklı kesimlere dersler verilmek istendi. Kürt kadınları ve Alevi kadınlarının savaşa karşı olduğu yönünde bir izlenim yaratılmak istendi. Önce doğa bombalandı. Biz buna çok büyük tepki duyuyoruz. Bizim doğa, yaşamımız ile ilişkilerimize müdahale etmesine tepkiliyiz" dedi.

'TÜRK KESİMLERDEN İLK DEFA TEPKİ GELİYOR'

Türkiye halklarının savaşa karşı şu anda iyi bir sınav verdiğini kaydeden Üstündağ, kadınlar olarak bu süreçte bir birlerini anlayabildiklerini, bununda kendilerini sevindirdiklerini söyleyerek, "Türkiye'nin Türk kesimlerinden de ilk defa tepkiler geliyor. Bu çok önemli. İlk defa barış sesini duyduğumuz kesimler var. Nasıl zamanında esnaf Ecevit'i indirmişti, bu defa asker yakınlarının çığlığı da bu iktidarın sonu olacaktır diye düşünüyorum" dedi.

ELÇİ: ÖCALAN'IN ÇAĞRISI ÇOK ÖNEMLİYDİ

Diyarbakır  Barosu Başkanı Tahir Elçi, bu savaşın sona erdirilememesi durumunda Türkiye kentlerinde yaşayan Kürtlerin en fazla etkileneceğini dile getirdi. Elçi, yaşanan çatışmanın savaşların en kötüsü olduğunu dile getirerek, "Bu savaşa gerek yoktu. Bu savaşa ne Kürt, ne de Türk toplumunun ihtiyacı vardı. Dünyada hükümet dışı en güçlü ve muazzam bir halk desteği olan bir örgütün lideri tarihi bir çağrı yaparak, kongre çağrısı yaptı. Bu çok önemli bir gelişmeydi Ortadoğu tarihi için. Bu kadar barış yakınımıza gelmişken, bunu elimizin tersi ile itmemizi anlamış değilim" dedi.

BAYDEMİR: SAVAŞ ÇILGINLIKTIR

Panelde son olarak konuşan HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir, "Savaş çılgınlıktır, savaş aciziyettir, savaş aslında çözememenin, siyasetin üstüne düşen sorumluluğu yerine getirememedir" ifadesinde bulunarak, savaşın bir süreden sonra her ne kadar haklı olsa da kirleteceğini söyledi.

"Barışa ramak kala, silahsızlanmaya ramak kala, nihai barış kapısının açılmasına ramak kala bu savaş başladı. Bundan kaynaklı kirlidir" diyen Baydemir, "Bir bütün barış isteyenlerin sesleri, savaş isteyenlerden kat be bat fazladır. Ne yaparsak bu çığlığı güçlü kılarız. Bütün politikamız bu çerçeve de olmalıdır" dedi.

'SURUÇ İLE OK YAYDAN ÇIKTI!'

Devletin müzakerelere samimi yaklaşmadığını dile getiren Baydemir, "Hükümet ya da devlet, müzakere masasında, uluslararası müzakere koşullarının 'M'sine uymadı. Ortadoğu coğrafyasının tümü için söylüyoruz, ya Kürtlerinde devleti olacak ya da devlet demokratikleşecek, devlet herkesin devleti, demokratik, şeffaf bir devlet olacak. Temel kriz buradan çıkıyor. Niye buradan çıktı. Cumhuriyet tarihinde iki büyük gelişme oldu. Birinci büyük gelişme Diyarbakır Newrozu'nda oldu. Hem Öcalan'a hem Erdoğan'a teşekkür ediyorum. 70 yıllık bir soruna el attılar. İkinci ise HDP'nin seçimler barajı aşarak meclise girmesi oldu. Ancak, Milletin meşru iradesi tanınmadı. Yalçın Akdoğan'ın bir beyanı var. İşin özeti budur. İktidarı vermeme, tek başına yönetme arzusudur. Taleplerin karşılanmamasından kaynaklı bir savaş başlamış değildir. İktidarının yetirildiğini görenler bu savaşı başlatmıştır. Bu savaş 8 Haziran'da başlamadı, Ağrı'da, Adana'da, Mersin'de, Amed'de yapılacaktı. Suruç Katliamı ile artık ok yaydan çıktı" diye kaydetti.

'İZİN VERMEYECEĞİZ'

Türkiye'nin bu şekilde savaş konseptini devam ettirmesinin çok daha kötü sonuçlara yol açacağını söyleyen Baydemir, "Her ne kadar durum bu ise de, daha kötü bir senaryo ile karşı karşıyız. Patriotlar çekildi bu ülkede, neden çekildi... Bazıları okudu bu ülkeyi. Bu ülke Suriyelileşebilir. Bu ülke Suriyelileşirse, bu ülkeyi yönetenler ise Esadlaşır. Biz buna izin vermeyeceğiz. Tek bir asker, tek bir polis, tek bir gerilla, tek bir sivil bu savaşa verecek kurban yok dememiz lazım" dedi.

HDP çok açık ve net bir dille, demokratik siyaset dışında bütün seçenekleri tok saydığını kaydeden Baydemir, "Biz bir kez daha hem PKK'ye, hem devlete, bir an önce silahların susması çağrı yapıyoruz. Bu şekilde devam ederse, gün gelecek önünü alamayız. Herkes bulunduğu zeminde, asker kardeşi, annesi babası, gerilla annesi babası, bu savaşa verecek canımız yok demelidir" ifadesinde bulundu.

Savaş ile kaybedilecek olanın sadece canların olmadığını belirten Baydemir, halkların birlikte yaşam mücadelesinin de yok olacağını söyledi.

'MASAYA DÖNÜLMELİ'

Bir an önce çatışmalı ortama son verilerek, müzakerelerin kaldığı yerden devam etmesi gerektiğini belirten Baydemir, "Çatışmasızlığın son bulması ile birlikte masaya direkt dönülmeli ve samimiyetle bu masada konuşulmalıdır. Bizim de eksikliklerimiz oldu, bunları da konuşmamız gerekiyor. Eksikliklerden bir tanesi mesela 3. gözün olmaması. Türkiye halklarının barış feraseti, devletin savaş ferasetinden güçlüdür. En çok barış için çaba sarf etmemiz gereken süreçte bulunuyoruz" diye konuştu. (ANF)