Diyarbakır'da görülen KCK/TM ana davası 26'ıncısı duruşmasında savcı davanın başka bir ile nakli için gerekli mütaalanın hazırlanması amacıyla süre istedi, mamhkeme duruşmayı erteledi.

KCK davasında savcının nakil talebine, duruşmaya katılanlar tepki gösterdi. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Ahsen Coşar, tutukluların sevkini gerektiren bir durumun olmadığını söyledi. Demirtaş, "Dava Kürt dilinin yargılandığı bir dava haline geldi" derken Sırrı Süreyya Önder de, ‘’Bu mahkeme 12 Eylül mahkemelerine rahmet okutur. Bu tarz yalnızca sömürge ülkelerde olur’’ dedi.

Aralarında seçilmiş milletvekilleri, belediye başkanları ile insan hakları savunucularının da yer aldığı 104'ü tutuklu 152 Kürt siyasetçisinin yargılandığı KCK davasının Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 26'ncı duruşmasına destek vermek için adliye önünde toplanan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Ahsen Coşar, Diyarbakır Baro Başkanı M. Emin Aktar ile İzmir, İstanbul, Mersin, Muş, Dersim, Ankara, Bitlis ve Batman barolarına bağlı avukatlar açıklama yaptı.

SAVUNMA ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLANIYOR

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Ahsen Coşar: Tutukluların sevkini gerektiren bir durum söz konusu değildir. CMK'nin 19. maddesinde mahkeme görevini yerine getiremeyeceği durumlarda bunu talep edebilir ancak, maddenin gerektirdiği koşullar mevcut değildir. Bölge barolarına destek olmak amacıyla Diyarbakır'a geldik. Burada savunmanın özgürlüğüne, baroların bağımsızlığına ve savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik yaşanan sorunlar var. Savunma özgürlüğüne, savunma hakkının kısıtlanmasına ve baroların bağımsızlığına yönelik her saldırı karşısında biz barolar birliği bir aile olarak, bu tür tasarrufların ve uygulamaların karşısındayız.

‘BU DAVA KÜRT HALKININ YARGILANDIĞI BİR DAVA HALİNE GELDİ’

BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş: Yine bir BDP duruşmasında, duruşma yapılamadan, sanıklar yargılanamadan, avukatlar konuşamadan bu mahkeme de sonuçlanmış oldu. Sanıklar savunma yapmak istiyor, kendi anadilleriyle savunma yapmak istiyor, mahkeme heyeti ise mikrofonları kapatıyor. Bu dava bir KCK davası değildir, dava Kürt dilinin yargılandığı bir dava haline gelmiştir. Yargılama yapılmadan mahkeme son buldu. İlginçtir mahkeme savcının nakil talebi için süre istemesiyle birlikte savcıya süre verdi. Belki de bu davayı nakledecekler.

Mahkeme kanunu korumuyor, yargıyı ve halkı korumuyor yalnızca devletin köhnemiş 80 yıllık zihniyetini koruyor. İçeride hukuki değil siyasi bir tutum var. Devletin aynı katı ve inkarcı yüzüyle karış karşıyayız. Bir çağrı yapmak istiyorum. Sayın Başbakan ve açılımdan sorumlu Atalay kendi yönettikleri ülkede bir yargılanma nasıl oluyor, yalnızca onu görebilmek için bir duruşmayı izlemeye gelsinler. Baskı kurmak için değil, kendi yasalarının pratikte uygulamasını görsünler istiyoruz. Erdoğan kendisinin de yargılandığı mahkeme salonuna bir de KCK davasını izlemek için gözlemci olarak gelmeli.

Mahkemenin görev yapamıyor olmasının nedeni, mahkemenin kendisidir. Bina çökmüş, sel sularına kapılmış değil, atanacak hakim sıkıntısı yok, fiilen neden görev yapılamıyor. Yargılanmayı durduran nokta, sanık ya da sanık avukatlarının tavrı değil, tam tersine mahkemenin tutumu nedeniyledir. Kürt dilinin yasaklanması devlet kararıdır.

‘SÖMÜRGE ÜLKELERDE OLUR’

Sırrı Süreyya Önder: 12 Eylül mahkemelerinde yapılan yargılamalar bundan çok daha haysiyetliydi. Bu mahkeme 12 Eylül mahkemelerine rahmet okutur. Bu tarz yalnızca sömürge ülkelerde olur. Sömürge refleksinin dışında başka hiçbir durumda sanığın hayal kurduğu, rüya gördüğü, ninni dinlediği, türkü söylediği dilde savunma yapmasına bu kadar öfkeli, bu kadar refüze edici olunamaz.

Ülkede asimilasyon ve inkar yok diyenlerin, gelip bu mahkemeyi 5 dakika seyretmesi lazım. Çünkü, mahkeme 5 dakika sürüyor. Güvenlik meselesine gelince, CMK 19. maddeye istinaden nakil talebinde bulundu savcı. Bu mahkeme güvenliğinin sağlanamadığı durumlarda geçerli bir şeydir. Evet bu davanın güvenliği yoktur, çünkü bu davada hukuk yoktur. Hukuk olmayan bir davanın güvenliğinden de bahsedilemez. Bence nakil edilmesi gereken başta heyet olmak üzere bu hukuk anlayışının bu topraklardan süratle nakil edilmesi evrensel hukukun bu topraklara da bir nebze olsun uğraması gerekiyor. Bir nebze uğrarsa zerreyi miskal en küçük ölçü birimi yani bir atom parçacığı kadar uğrarsa, bu davada bir tane tutuklu kalmaz.’’