Cumartesi Anneleri, 26 yıl önce gözaltında kaybedilen İbrahim Demir ve Agit Akipa’nın akıbeti ile avukatları Tahir Elçi’nin faillerini sorarak, “Müvekkilden vekile devrolan bu kanlı tarihe insanlık, vicdan ve adalet adına itirazımızı yükseltmek için Galatasaray’dayız” dedi.

Cumartesi Anneleri, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 662’nci kez bir araya geldi.

Galatasaray Meydan’ında yol çalışması olduğu için Cumartesi Anneleri bu haftaki eylemini Galatasaray Lisesi önünde gerçekleştirdi. Eyleme 2 yıl önce Dört Ayaklı Minare önünde öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi için yürüyüş yapan avukatlar, Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Garo Paylan ve Filiz Kerestecioğlu ile Elçi'nin eşi Türkan Elçi destek verdi. Eylemde açılan “Failler belli, kayıplar nerede” pankartının üzerine kırmızı karanfiller ve barışı simgeleyen beyaz tülbent bırakılarak, kayıpların ve Elçi'nin fotoğrafları taşındı. 
 
Bu hafta 12 Aralık 1991'de gözaltında kaybedilen İbrahim Demir ve Agit Akipa’nın akıbeti ile avukatları Tahir Elçi’nin failleri soruldu.
 
'ELÇİ'NİN DE HESABINI SORACAĞIZ'
 
21 Kasım 1980'de kaybedilen Hayrettin Eren'in kardeşi İkbal Eren, yıllardır kayıpların akıbetini sorduklarını kaydetti. Şimdi de Elçi için Galatasaray Meydanı'nda olduklarını dile getiren Eren, "Tahir Elçi faili meçhul cinayetlerin aydınlanmasını isterken, barış isterken, silahsızlanma isterken katledildi. 2 yıldır Tahir Elçi'nin failleri bulunmadı. Sözüm ona katledilirken onlarca polisin içindeydi" dedi. Elçi ailesinin karanfil koyacak bir mezarı olduğunu belirten Eren, "Ama aramızda hiç fark yok. Tahir Elçi hukuk devleti ve adalet için mücadele etti. Tam da bunları söylerken katledildi. Tahir Elçi içinde hesap sormaya devam edeceğiz" diye konuştu.
 
12 Aralık 1991'de kaybedilen Agit Akipa'nın oğlu Fehmi Akipa, 26 yıldır adalet arayışlarının devam ettiğini belirterek, "Bu süre içinde Tahir Elçi yanımızdaydı. Adalet ararken barış elçisi Tahir Elçi'yi katlettiler. Adalet ararken mezarlarımız tahrip edildi" dedi. Adalet olmayan bir dünyada adalet aramaya devam edeceklerini sözlerine ekleyen Akipa, "Umutluyuz, adalet gelecek. Verdiğimiz bedellerin karşılığını göreceğiz. Biz görmesek de çocuklarımız torunlarımız görecek" diye belirtti. 
 
Akipa'nın konuşmasının ardından 11 Aralık 1991'de gözaltında kaybedilen İbrahim Demir'in ailesinin Şırnak'ın İdil ilçesinden gönderdiği mektup okundu. Mektupta dava süreci anlatılarak, "Tahir Elçi babamın davasının avukatıydı. Katledildi" dedi. Mektupta ayrıca "Küllerimizden doğup direnmeye devam edeceğiz” denildi.
 
‘FAİLİ DEVLETTİR’
 
Süleyman Demir’in kızı Deniz Demir de, 26 yıldır babasının akıbetini sorduklarını söyleyerek, "Kanımızın sonuna kadar mücadele edeceğiz. Babamın katili belli değil diyorlar. Katil belli olsa da olmasa da devlettir" dedi. Süleyman Demir’in torunu Zilan Demir ise, “Şimdi biz torunlar adalet istiyoruz. Dedemiz için, Agit Akipa için ve Tahir Elçi için adalet istiyoruz” dedi.
 
Bu haftaki açıklamayı 21 Mart 1995'te gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın kardeşi Maside Ocak yaptı. 26 yıldır cezasız bırakılmış, failleri korunmuş ve avukatı katledilmiş bir gözaltında kayıp dosyasıyla kamuoyunun karşısında olduklarını ifade eden Ocak, “Müvekkilden vekile devrolan bu kanlı tarihe insanlık adına, vicdan ve adalet adına itirazımızı yükseltmek için Galatasaray’dayız” dedi.
 
28 Kasım 2015 tarihinde gerçekleşen Tahir Elçi suikastının üzerinden 2 yıl geçtiğini belirten Ocak, “Dönemin Başbakanı ve Adalet Bakanı’nın, ‘failleri bulunacak’ taahhüdüne rağmen bugüne kadar yürütülen adli ve idari soruşturmalarda somut hiçbir bir ilerleme kaydedilmedi. Yaşanan süreç, ömrünü cezasızlıkla mücadeleye adamış avukatımızın infazının da cezasız bırakılmak istendiğine dair kuşkularımızı destekler niteliktedir. Gözaltında kaybedilen sevdiklerimizin ve katledilen avukatlarımızın hukuktan ve adaletten uzak görülen hukuk davalarındaki hüküm, aslında Galatasaray’da kuruluyor. Ve hiç şüphe yok ki bu hükümler insanlığın vicdanında ve tarihte hak ettikleri yeri alacak” diye konuştu.
 
'SİZİ YAŞATMAYACAĞIZ'
 
36 yaşındaki İbrahim Demir ve 39 yaşındaki Agit Akipa'nın Şırnak’ın İdil ilçesine bağlı Çukurlu (Xenduk) Köyü’nden olduklarını söyleyen Ocak, “Agit Akipa aynı zamanda köyün muhtarıydı. Köylüler üzerinde ağır bir koruculaştırma baskısı vardı. Köye giriş ve çıkışlar asker kontrolü altındaydı. Köy okulu karakol haline getirilmiş, bazı köylülerin evlerine el konmuş ve askerler yerleştirilmişti. Bu ortamda İbrahim Demir ve Agit Akipa defalarca gözaltına alındı, ağır işkence gördü” diye belirtti. Akipa ve Demir'in okulu ve evleri işgal eden askerin köyü boşaltması için Kaymakamlığa ve İçişleri Bakanlığı’na başvurduğunu dile getiren Ocak, başvurudan sonra üzerlerindeki baskının daha da arttığını ve Karakol Komutanı tarafından "sizi yaşatmayacağız" diye tehdit edildiklerini belirtti. 
 
12 Aralık 1991 tarihinde Demir ve Akipa'nın İdil’den köye dönmek için diğer köylülerle birlikte traktöre bindiklerini ve traktörün yolda askerler tarafından durdurulduğunu kaydeden Ocak, “Dargeçit Anıtlı Tabur Komutanlığına bağlı Ağaçlı mezrasında bulunan Piyade Bölük Komutanı ve askerleri tarafından gözaltına alındılar. Traktördeki diğer kişiler köye ulaşınca durumu ailelere anlattılar. Jandarma karakoluna giden ailelere, Karakol Komutanı 'Onları hiç görmedik' dedi. Bir asker gizlice aileleri 'mağaralara gidin' diye yönlendirdi. Bölgeyi köylülerle birlikte karış karış arayan aileler, 13 Aralık 1991 günü girişi taşla örülerek kapatılmış bir mağarada kayıpların cansız bedenlerine ulaştı. Gözleri ve elleri bağlanmış halde bulunan İbrahim Demir işkence edilerek, Agit Akipa da başından silahla vurularak öldürülmüştü” dedi.
 
'DOSYA KAYMAKAMLIKTA KAYBEDİLDİ'
 
Ocak, şöyle devam etti: “Olay hakkında başlatılan soruşturmada İdil Cumhuriyet Başsavcılığı Ağaçlı mezrasında bulunan Piyade Bölük Komutanı Üsteğmen ve ilgili er ve erbaşların ‘adam öldürme’ suçundan şüpheli olduğuna kanaat getirdi ve 18 Aralık 1991 tarihinde soruşturma açma izni almak için dosyayı Dargeçit Kaymakamlığı İlçe İdare Kurulu’na gönderdi. Dargeçit Kaymakamlığı İlçe İdare Kurulu 20 Mayıs 1992 tarihinde ‘men’i muhakeme’ kararı verdi. Ve dosya Kaymakamlıkta kaybedildi.” 
 
2011 yılında ailelerin avukatları Tahir Elçi aracılığıyla İdil Cumhuriyet Başsavcılığına tekrar başvuruda bulunduğunu sözlerine ekleyen Ocak, "Savcılık dosyaya ulaşmak için Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığına, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığına, Dargeçit Kaymakamlığına, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına, Midyat Cumhuriyet Başsavcılığına, Mardin Valiliğine, Genel Kurmay Başkanlığına başvurdu. Ancak bütün kurumlar arşivlerinde herhangi bir dosya, bilgi veya belgeye rastlamadıklarını bildirdi. Bunun üzerine İdil Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Agit Akipa ve İbrahim Demir’in zorla kaybedilmesi ve dosyayı kaybeden Dargeçit Kaymakamlığı görevlileri hakkında 'görevi kötüye kullanmak'tan yeniden soruşturma başlatıldı. 26 yıldır yürütülen soruşturmalardan bugüne kadar bir sonuç alınmadı. Dava ailelerin avukatı Tahir Elçi tarafından 2012 yılında AİHM’e taşındı” dedi.
 
İbrahim Demir ve Agit Akipa’nın kaybedilmesinden, sorumlu olanları sıralayan Ocak, “Yaşanan bu hukuksuzluğa hakikat adına, adalet adına, vicdan adına itiraz ediyoruz. Kayıplarımızın ve katledilen avukatlarımızın bıraktığı yerden hakikat ve adalet bayrağını taşımaktan vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı