Gazeteci, yazar Murat Yetkin, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kanal İstanbul projesine bir an önce başlamak için siyasi sabırsızlık içinde olduğunu savundu. 

"Erdoğan neden Kanal İstanbul’u bir an önce başlatmak istiyor?" diye soran Yetkin'in, “Sonbahar’da Bir Sultan ve Erdoğan’ın artan acelesi" başlığıyla yayımlanan yazısının iligli bölümü şöyle:  

Erdoğan’ın dünyada tanınan özellikleri arasında çevre dostu olması bulunmuyor. Türkiye, imzacısı olduğu halde Paris Çevre Anlaşmasını onaylamayan dünyadaki yedi ülkeden biri. Çevre kirliliğinin yol açtığı deniz salyası (müsilaj) sorunu Marmara Denizini cehenneme çeviriyor. Erdoğan’ın gençlere verdiği Romen petrol tankeri kazasının tarihi 1979; ondan sonra Boğaz’a gelişmiş bir radar sitemi yapıldı. Erdoğan halen yılda 45 bin geminin geçiş yaptığı İstanbul Boğazından 2050’de 78 bin geminin geçiş yapacağını söylerken, 2050’de kendi imza attığı 2021 NATO belgesinde de 2050’de petrol, doğal gaz tüketiminin sıfıra indirilmesinin hedeflendiğini, dolayısıyla çok daha az sayıda tanker geçmesinin öngörüldüğünü söylemiyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise Kanal İstanbul’un 1936 Montrö anlaşmasını delmemesi konusunda Erdoğan’ı uyarıyor.

Ama artan bir aceleyle Kanal İstanbul’u bir an önce başlatmak istiyor. Muhalefet, yabancı ülke, banka ve şirketlere bu projeye girmeleri halinde kendi iktidarlarında ödeme yapmayacağı tehdidinde bulundu. Erdoğan bunun üzerine Kanal İstanbul’a girecek yabancı banka ve şirketlerin kendisinden sonra geleceklerden bu parayı “söke söke alacağını” söyleyerek muhalefeti ve aslında seçmeni dış borçlanmayla tehdit etti. Adını geçirdiği Deutsche Bank, Kanal İstanbul için başvurmadığını, Türk hükümetinden de başvuru almadığını duyurdu. Muhalefet, Erdoğan’ı Kanal İstanbul’un geçeceği arazinin önceden (sadece AK elitlere değil) Katar ve diğer Arap Körfez ülkelerinden yatırımcılara satılmasına izin vermekle suçluyor. 2011 seçimleri sırasında Erdoğan hükümetinde ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı olan, şimdi DEVA Partisi lideri Ali Babacan Kanal İstanbul’u bir “arazi rantı projesi” olduğunu söylüyor.

Erdoğan neden Kanal İstanbul’u bir an önce başlatmak istiyor? İnşaatın getireceği geçici iş ve gelir imkânlarını bir sonraki seçimde oya tahvil etmek için mi? Yoksa borçlarını daha büyük projelerle çevirmek imkânından mahrum kalacak yandaş müteahhitlerin batacağı, batmamak için de (daha önce Özel, Demirel, Çiller ve Yılmaz’a yaptıkları gibi) kendisine sırt çevirecekleri endişesinden mi? Böylece on dokuz yıldır kendisini iktidarda tutan ekonomi-politik üzerindeki kontrolü de yitireceği endişesinden mi? Gerçekten bazı iç ve dış sermaye çevrelerine verdiği sözler nedeniyle olabilir mi? Ya da bunların hepsi bir arada geçerli olabilir mi?

Kesin olan tek şey, Erdoğan’ın Kanal İstanbul nedeniyle giderek artan bir siyasi telaş içinde olduğu.