Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, MHP ile birlikte yürütülen yeni seçim yasası çalışmaları kapsamında halen yüzde 10 olan seçim barajının "yüzde 7 olarak netleştiği" açıklamasının ardından, MHP lideri Devlet Bahçeli bugün de seçim barajının "yüzde 7 olarak tescillendiğini" duyurmuştu. Gazeteci Murat Yetkin bugünkü yazısında seçim barajının düşürülmesini değerlendirdi. Yetkin, "Bahçeli yüzde 10 konusunda zora düşünce seçim barajı yüzde 7’ye iniyor. Başka bir deyişle Cumhur İttifakı zora düşünce seçim barajı indiriliyor" dedi. 

Murat Yetkin'in yetkinreport.com'da yer alan yazısının bir bölümü şöyle: 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dün yaptığı açıklamayla, 'Cumhur İttifakı'nın seçim barajı kararının yüzde 7 olarak tescillendiğini' duyurdu. MHP ve Bahçeli'nin uzun yıllar boyunca 12 Eylül askeri rejimi altında hazırlanan 1982 Anayasası'yla getirilen yüzde 10 seçim barajının en hararetli savunucusu olduğunu hatırlatan gazeteci-yazar Murat Yetkin "Bahçeli’nin açıklamasını okuyunca aklıma ilk gelen soru şu oldu: Bahçeli MHP’nin oyunun yüzde 10’u geçeceğinden emin olsa bu indirimi kabul eder miydi? Kendime verdiğim yanıt 'hayır' oldu. Bahçeli yüzde 10 konusunda zora düşünce seçim barajı yüzde 7’ye iniyor. Başka bir deyişle Cumhur İttifakı zora düşünce seçim barajı indiriliyor" yorumunda bulundu.

Murat Yetkin, seçim barajını düşürmenin iki temel gerekçesi olduğunu belirterek, 'yetkinreport.com'daki yazısında bunlara şöyle sıraladı:

-Yıllardır siyasi tabu sayılan yüzde 10 barajını yüzde 7’ye düşürme fikrinin birinci gerekçesi, MHP’nin, dolayısıyla da Cumhur İttifakı'nın kendisini güvenceye alma kaygısı.

Dolayısıyla yıllardır siyasi tabu sayılan yüzde 10 barajını yüzde 7’ye düşürme fikrinin birinci gerekçesi, MHP’nin, dolayısıyla da Cumhur İttifakının kendisini güvenceye alma kaygısı.

Malazgirt fotoğrafı tahmini doğru çıktı

İkinci gerekçe, barajı yüzde 7’ye indirerek CHP ve İYİ Parti’nin çekirdeğini oluşturduğu Millet İttifakının dengesini bozmak.

birkaç başlıkta ele alabiliriz.

Birincisi, barajı Yüzde 7’ye indirmek, aslında İYİ Parti’nin de CHP ile ittifaka girmeden seçime katılması imkânını artırıyor. Bahçeli’den çok Erdoğan’ı, AK Parti’yi umutlandıran bir hesap bu. Son günlerde siyasi kulislerde Meral Akşener’in bazı sağ partilerle ayrı bir ittifak için görüşmeler yaptığı söylentileri, aritmetik gerçekler karşısında geçerlilik taşımasa da kasti olarak yaygınlaştırılıyor.

Bunu MHP için de geçerli.

2023 Haziran’ında yapılması gereken seçimlerin, en azından ilk turuna her parti kendi listesi altında girecek olursa, MHP’nin yüzde 10’un altında ve Meclis dışında kalma ihtimali var. Bu ikinci turda Cumhur İttifakının, dolayısıyla -eğer ilk turda seçilemezse- Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı olmasını da zora düşürür. Oysa Erdoğan’ın bütün stratejisini ilk turda kazanmak, ikinci turda muhalefetin karşısında birleşmesine imkân vermemek üzerine kuruyor. Dolayısıyla Erdoğan ve Bahçeli farklı nedenlerden de olsa birbirlerine bağımlılıklarını sürdürüyor.

Erdoğan ve Bahçeli’nin 26 Ağustos’ta Malazgirt’te verdikleri fotoğrafı analiz ederken, yakında Bahçeli’nin daha çok işine gelecek bir siyasi uzlaşma duyabileceğimiz tahmininde bulunmuştum. Fazla gecikmedi.

Bahçeli, aslında HDP’nin de işine gelen barajı yüzde 7’ye indirme konusuna, MHP’yi Meclis’te (ve dolayısıyla Cumhur İttifakında) fiili iktidar ortağı tutabilmek adına istekli görünüyor.