T24 yazarı Oya Baydar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a 'terörist' demesine tepki gösterdi. 

Baydar, “Muktedir; Demirtaş’ı terörist, Berberoğlu’nu casus, insan hakları savunucularını ajan, gazeteci Deniz Yücel’i bölücü provokatör ilan etmekten çekinmez. Tek adam olarak bunları söylediğinde, bağımlı yargı da gerekeni yapar, hükümler yargısız infaza dönüşür” dedi.

Baydar'ın T24'te, “Demirtaş terörist, Berberoğlu casus, Özlem ajansa 79,5 milyon nedir? Başlığıyla yayınlanan yazısının bir bölümü şöyle: 

Yukardaki adlara binlercesini ekleyebilirdim. Çünkü Demirtaş ne kadar terörist, Özlem Dalkıran ne kadar ajan, Enis Berberoğlu ne kadar casussa, bu ülkenin en az 79,5 milyonu o kadar terörist, casus, ajandır. Demirtaş’ı, Berberoğlu’nu, Özlem’i tanıyorum. Ve onlar ne kadar teröristse, casussa, ajansa ben de, 79,5 milyon da o kadar terörist, ajan, casusuz diyorum.

YARGI YALANLARLA VE EMİRLERLE YÖNLENDİRİLİRSE... 

2013’ten bu yana tırmanarak ama asıl son bir yılda; muktedirler ve borazanları bu ülkede ne hak, hukuk, adalet ne de vicdan bıraktılar. İnsanî-ahlakî değerleri, hukuk, adalet kavramlarını pervasızca çiğneyerek toplumu kötücülleştirdiler, vicdansızlaştırdılar, hak ve adalete güvensizleştirdiler.

Yargı da, medya da bu gidişattan kendi payını aldı. İktidar beslemesi ya da doğrudan iktidarın denetimindeki basının ahlak kavramının a’sını içermeyen utanmaz yalanları, iftiraları insanların tutuklanmasına, casus diye, ajan diye damgalanmasına zemin hazırlıyor. Akla ziyan komplo teorileri üzerine kurulu bu yalanlar hangi çıkar ve planlar uğruna nerelerde, hangi hasta kafalar ve karanlık vicdanlar tarafından üretiliyor diye soruyorum kendi kendime. Bataklığın ve pisliğin nerelere uzandığını anlamaya çalışıyorum.

Bırakalım mahkemelerin tarafsızlığı, bağımızlığı mugalatasını bir yana, herkes biliyor ki, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın iki dudağı arasından çıkacak sözleri emir telakki eden yargı, medya bile denemeyecek bu provokasyon şebekesinin yalanlarını, ahlaksızca ihbarlarını sözde iddianamelerde delil olarak kullanıyor. 

ÜRKÜTÜCÜ OLAN NEDİR? 

Muktedirler iktidarlarını korumak ve pekiştirmek için demokratik veya antidemokratik, barışçı veya çatışmacı her çeşit yönteme başvururlar. Mücadele siyasî planda, bazen çok sert, acımasız sürer. Ama en sert ve haksız yöntemler de kullanılsa, siyasete yine siyasî araçlarla, yöntemlerle karşılık verilir.

Ancak, siyasî değil ruhî bir durumla; yani iktidarın siyasî analizlere dayalı adımlarıyla değil gerçekleri yansıtmayan paranoya ürünü korkuların yol açtığı bir saldırıyla karşı karşıyaysanız, muktedirler gerçekle bağlarını koparmışlarsa durum vahim ve tehlikelidir. Çünkü rasyonalitenin ve hukuğun dışına, keyfîliğin kucağına düşülmüştür.

Bu noktada bütün toplum otorite karşısında silahsız kalır. Çevresinin paronoyak telkinlerine, gerçekleri çarpıtan, başka amaçlara hizmet eden yalanlarına ve istihbaratına kapılan muktedir; Demirtaş’ı terörist, Berberoğlu’nu casus, insan hakları savunucularını ajan, gazeteci Deniz Yücel’i bölücü provokatör ilan etmekten çekinmez. Tek adam olarak bunları söylediğinde, bağımlı yargı da gerekeni yapar, hükümler yargısız infaza dönüşür.

Sonra da ne gerek var Adalet Yürüyüşü’ne, Türkiye’de adalet yok diyenler faşisttir, diye saçmalanır.