Türkiye, Fırat Kalkanı Operasyonu çerçevesinde sınır güvenliğini sağlamak amacıyla IŞİD’e karşı düzenlediği El Bab operasyonunun ardından, kendisine tehdit olarak gördüğü PYD’nin kontrolü altında olan Minbiç’e operasyon başlatacağını açıklamıştı.

Türkiye'nin PYD’yi, Minbiç'ten çekilmezse vuracağını açıklamasının ardından, Rusya Genelkurmay Başkanlığı Ana Harekat Daire Başkanı Sergey Rudskoy, kritik bir açıklama yapmıştı. Açıklamada, PYD güçlerinin Minbiç’i Suriye rejimine devredeceği belirtilmişti.

Türkiye’nin PYD’nin Minbiç’teki varlığının kabul edilemeyeceğini açıklaması ve Rus yetkililerinin Minbiç’i Suriye ordusuna bırakacağını duyurması ne anlama geliyor?

Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Kasım Han’a göre, uluslararası hukuk bazında Türkiye’nin ve ya başka bir ülkenin, Minbiç’in Suriye rejim güçleriyle doldurulmasına ve PYD’nin buradan bu koşul altında çekilmesine pek bir itirazı olamaz. Bu açıklamanın Rusya Genel Kurmay Başkanlığı’ndan yapılmış ve açıklama yapılmadan önce de muhtemelen Amerika’dan onay alınmış olmasına dikkat çeken Han, bölgede Türkiye’nin dışında bir pazarlık yürütüldüğünü ifade etti.

Türkiye’nin dışında bir pazarlığın, bu iki gücün bölgede kendi önceliklerini ön planda tutmaları anlamına geldiğini belirten Doç. Dr. Ahmet Kasım Han, “Bu noktadan sonra Türkiye’nin o bölgede yapacağı bir harekatın, daha büyük çaplı bir çatışmaya yol açacağını görmek lazım” dedi.

"Minbiç konusunda kararı bağımsız bir devlet olarak Türk yetkilileri verecektir" diyen Han, bu kararın ne derecede tavsiye edilebilir bir karar olduğu konusunda soru işaretleri olduğunu vurguladı.

Sonuç olarak, yaygınlaşan bir çatışmayı deneyimleme ihtimalinin yüksek olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Ahmet Kasım Han, “Amerika ve Rusya arasında düşündüğümüz ölçüde bir taktik anlayışı ortaya çıkmışsa, Türkiye’nin bu iki devletle olan ilişkilerini de dönüştürecektir" dedi.

Doç. Dr. Ahmet Kasım Han’a göre, Rusya Genel Kurmay Başkanlığı’nın PYD’nin Minbiç’ten çekilmesiyle ilgili verdiği kararda, Türkiye’nin bölgede sürdürdüğü Fırat Kalkanı Operasyonu’nun etkisi var ve Türkiye çok taraflı davrandığı zaman, daha etkili sonuçlar alabiliyor.

Han, “Türkiye, çok taraflı dengeleri gözettikçe kendisi açısından sonuçlar alabiliyor ya da muhataplarında bu yönde davranmayı teşvik edici bir pozisyon yaratıyor” diyor.

Türkiye’nin Rakka operasyonunda Amerika ile ortak hareket etmek istediği ve bunun bazı şartların sağlanması halinde gerçekleşebileceğini Türk yekiler geçtiğimiz günlerde açıklamıştı. Sorun ise, Rakka operasyonunda Türkiye ile Amerika’nın ortak hareket edebilmesi için, Türkiye’nin şart koştuğu PYD-YPG unsurlarının bu operasyona hiçbir şekilde dahil edilmemesi konusuna Amerika'nın nasıl baktığı.

Doç. Dr. Ahmet Kasım Han’a göre Amerika, hareket maliyetlerini birileriyle paylaşmak istiyor ve “Bir tarafta Amerika’nın kendi besleyip büyüttüğü PYD-PKK var, bir tarafta da NATO’daki en büyük müttefikiniz, düzenli bir ordu, etkili bir savaş gücü olan Türk Silahlı Kuvvetleri var. İkisini bir araya getirdiğiniz zaman, bütün o diplomatik sıkıntılardan da kurtulmuş oluyorsunuz. Amerikalılar elbette ki bunu isterler” diyor.

Rusya’nın desteğiyle Minbiç’e Suriye ordusu ile girmesi ve El Bab’ın güneyinde de Beşar Esad güçlerinin olması, Esad’ın onay verdiği bir biçimde Rakka üstünden bir harekatın Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından nasıl yapılacağının çok büyük bir soru işareti barındırdığını dile getiren Han, bu durumun Suriye’deki dengeler açısından da, ilginç gelişmeler olacağı anlamına geldiğini belirtti.

Türkiye’nin Rakka operasyonu için ikinci bir rotasının da, kendi güney sınırından doğrudan Rakka’ya yönelmesi şeklinde olabileceğini ifade eden Doç. Dr. Ahmet Kasım Han’a göre, bu durumda Amerika’nın PYD’yi nasıl razı edeceği konusu gündeme gelecek. Han’a göre, ikinci rota kuşkusuz çok daha az maliyetli, lojistik açıdan manalı ve İŞİD üzerindeki baskıyı arttırıcı etkisi olan bir yol olacak.

(Kaynak:Amerika’nın Sesi )