Gazeteci-yazar Metin Yeğin Kolombiya hükümeti ile FARC arasında yapılan barış anlaşmasını ve referandumda yüzde 50,24 ile "hayır" çıkmasını değerlendirdi.

Gazeteci Yeğin, "Belki de diyeceğiz ki bu referandumun hayır çıkması olumlu oldu. Çünkü barış sadece yukarda imzalanan bir şey değil. Sürecin dışında kalan halkın, üslendiği ve omuzladığı sürüklediği bir sürece doğru evriliyor. Referandum şimdi yapılsa daha fazla oy çıkar" dedi.

Kolombiya'daki iç savaşta yaklaşık 260 bin kişi ölmüş, 6 milyon kişi de evlerini terk etmek zorunda kalmıştı.

Çatışmalar, FARC ve Kolombiya arasında 27 Eylül'de imzalanan anlaşma ile sonlandırılmış, ardından halk oylamasına sunulmuştu. 2 Ekim'de gerçekleştirilen ve yüzde 37 katılımın olduğu Plebisit'den yüzde 50,24 oranında çıkan "hayır" sonucunun ardından Cumhurbaşkanı Juan Manuel Santos ve FARC lideri Timoleon Jimenez barışta kararlı olduklarını ve barış görüşmelerine yeniden başlanacağını ifade etmişti.

Latin Amerika siyaseti konusunda deneyimli gazeteci-yazar Metin Yeğin, Kolombiya ve FARC arasındaki barış anlaşması sürecini DİHA’ya değerlendirdi.

'BARIŞ GÖRÜŞMELERİNE ATEŞKES OLMADAN BAŞLANDI'

Savaş sürecinin bir asırdır sürdüğünü, FARC'dan önce de Kolombiya'da yoğun çatışmalı süreçlerin yaşandığını anımsatan Yeğin'in, gerçekleşen barış sürecine dair değerlendirmeleri şöyle:

"Süreç başladığında FARC'ın delegeleri ile konuşmuştuk, onlar 'Bugünden itibaren masaya oturduk artık' diyordu. FARC'ın genel sekreterlerinden biri Ricardo Tellez ile konuştuğumda da iki taraf masadan kalkmama kararındaydılar. Bu kararlılığı çok önemli buluyorum. İkinci olarak diğer barış görüşmelerinden farklı olan başlangıçta her iki taraf da ateşkes ilan etmedi.

Ateşkes olmaması bir anlamda kanın akmasına devam ediyor, ama öte yandan da barış müzakerelerinin bozulmasını engelleyecek provokatif eylemleri de azaltıyor ya da bu eylemler yapılsa bile masadan kalkılmıyor. Bir diğer güven veren durum ise Cumhurbaşkanı Santos'un görüşmelere politik bir kişilik olan kardeşini göndermiş olması. Barışı istediklerine dair karşılıklı bir güven doğdu.

TÜM GÖRÜŞMELER İMZA ALTINA ALINDI

"Bir kağıt düşünün kağıdın bir tarafında Norveç ve Küba'nın aracı ülke olarak imzaladıkları, diğer tarafında Cumhurbaşkanı Juan Manuel Santos ve FARC lideri Timoleon Jimenez'in imzaladığı her tarafta parafların olduğu resmi bir kağıt üzerinden süreç götürüldü. Görüşme yapıldıktan sonra zabıt tutuldu iki taraf da bu zabıtları imzaladı. Yani masa vardı, ortada bir müzakere vardı. İnsanların sadece kulaktan kulağa aktardığı bilgilerle gelişmedi. Temel mesele uzlaşma konusunda masadan hiç kalkılmamasıydı.

'BARIŞ SADECE YUKARIDA İMZALANAN BİR ŞEY DEĞİL'

"Yüzde 63'e yakın bir kesim hiç oy kullanmadı. Bunun en önemli tarafı savaş sadece insanları değil umudu da öldürüyor. İnsanlar bu savaşın biteceğine inanmıyorlardı. Bu savaş biter başka savaş başlar diye düşünüyorlardı. Bir başka önemli durum da paramiliterler suç çeteleri çok yoğun. Referandum günü bile yaklaşık 7 kişiyi değişik yerlerde kaçırıp öldürdüler.

"Bundan bir hafta önce içinde FARC'ın komutanlarından legal ittifak parti liderlerinin de aralarında olduğu bir sürü insan öldürüldü. Yine bir hafta önce paramiliterler tarafından 17 kişi öldürüldü. Dolayısıyla kimse bundan bir şey çıkmayacak diye düşünüyordu. Gider oyu atarım, nasılsa bir şey değişmeyecek diye düşünüyordu. Referandumun evet çıkmamasının temel nedeni buydu.

Bir de FARC'ın egemen olduğu bölgelerde çok sayıda insanda nüfus kağıdı yoktu böylece oy kullanmaları mümkün olmadı. Şimdi Bogotá'da inanılmaz bir miting oldu, barış sürecinde bile böyle miting olmadı. (7 Ekim) yine Medellín'de çok büyük bir barış mitingi oldu. Belki de diyeceğiz ki bu referandumun hayır çıkması olumlu oldu. Çünkü barış sadece yukarda imzalanan bir şey değil. Sürecin dışında kalan halkın, üslendiği ve omuzladığı sürüklediği bir sürece doğru evriliyor.

'ANLAŞMA ORTADAN KALKMADI'

"Referandum şimdi yapılsa daha fazla oy çıka. Çünkü anayasal olarak böyle bir onaya ihtiyacı yok devlet Başkanının. Bir de bu barış anlaşması uluslararası bir sözleşme artık. Sadece FARC ile Kolombiya devleti arasında imzalanan bir anlaşma değil. İçinde Norveç, Küba'nın aracı ülke, Şili ve Venezüella'nın dost ülke ve BM'nin garantörlüğünün altında imzalanan bir anlaşma olduğu için bütün dünya hukuk kurallarına göre anayasadan daha üst bir belge konumunda.

"Dolayısıyla anlaşma ortadan kalkmıyor. Referandum seçimlerinde ABD'deki seçimlerin de çok etkisi var. İki temel krizin çatışması var. Bir Obama krizinin çok başarılı sürdürdüğü dış politikayla eski yıkıcı ve savaşçı dış politika unsurlarının Kolombiya toprakları üzerinde çatışması söz konusu. Yani bir Trump ve demokratların çatışmasının bir yansıması olduğunu da düşünüyorum.

"Çünkü uzun yıllardır ABD'nin sürdürdüğü karşılıklı iş birliği aynı zamanda karşılıklı dostluklar yaratıyor taraflar arasında. Dolayısıyla Uribe tarafından simgelenen savaşçı tarafın da ABD'nin Trump ile simgeleşen tarafıyla bir bağı olduğunu düşünüyorum."

REFARANDUMDA NEDEN HAYIR ÇIKTI?

"Kurbanların aileleri ile çok fazla ilişki kurulamadığına ilişkin eleştiri vardı. Doğru bir eleştiriydi. Uribe'nin yaptığı eleştiri de özel mahkeme yargılamalarına ilişkindi. Bir çok insan da barış anlaşmasına karşı değil, bu özel yargılanmaya karşıydı. İnsanların cezalandırılmadan gitmelerine itiraz ediyorlardı. Biraz özel yargılamadan bahsedersek isyan etmek suç değil.

"Cenevre Anlaşması'na göre isyan sırasındaki öldürmeler de suç değil, ama rehin alma gibi uyuşturucu ticareti gibi başka manada suçlara ilişkin yargılama söz konusuydu. Ancak o kadar çok kurban var ki ülke içerisinde. Bunların giderilme şansı yok, ama doğrudan temas yeterince sağlanmadı. Kurbanların ailesine FARC kendi eylemlerinden kaynaklı doğan zararları üsleneceğini söyledi, tazminat vereceğini de söyledi.

ELN BAZI MADDELERE KATILMIYOR

''ELN referandum öncesinde Havana'daki anlaşmanın bir kısım maddelerine katılmadığını açıklamıştı, ancak bir barış taleplerinin olduğunu, bunun da bir başlangıç olabileceğini söyleyerek 30 Eylül'den 5 Ekim'e kadar ateşkes ilan etmişti. Zaten bu Plebisit'den güçlü bir oy çıktığında ELN'nin de masadan kalkma şansı yoktu.

"Barış isteyen kitle ile ELN'nin destek aldığı kitle aynı. Salvador gerilla komutanlarıyla daha önceki Gerillanın Barışı kitabında konuştuğum gibi 'Gerilla da halktır ve dolayısıyla halk barışı isterse, herhangi bir gerilla örgütlenmesinin savaşı sürdürme şansı yok.' Her devlet gerillayı yok etmek ister, gerilla da devleti yok etmek ister. Esas hikaye karşılıklı yenişememeleridir. Bu durum fark edilince, masaya oturulup uzlaşma ararlar bu uzlaşmadır. Bu ne yenilgidir ne de devrimdir.

'TÜRKİYE’DE POLİTİK İNİSYATİF ELE ALINMADI'

"Türkiye'de de böyle bir süreç vardı. Bu süreç bir çok nedenden kaynaklı ortadan kalktı. Burada şuna dikkat çekmek istiyorum Ricardo ile konuştuğumuzda 'Devlet bize karşı savaşa devam ettiğinde biz ateşkes ilan ederek politik inisiyatifi elimize aldık. Bunu özellikle uluslararası teşkilatlarda savunarak, savaşa gerçekten kimin devam edeceğini ortaya çıkardıktan sonra Kolombiya devleti artık barıştan vazgeçemedi' demişti.

"Hollandalı komutan Nijmeijer'in tanımı ise 'Devlet bize barış için bir kapı aralamıştı, biz abanıp onun içerisine girdik bir daha da kapatamadı' şeklindeydi. Bana göre de barış sadece seyredilen bir mesele değil, bir örgütlenme meselesi. Barışı örgütlemek savaşı örgütlemekten çok daha zor. Bu bir olgu ve bu olguyu nasıl değiştireceksiniz bunun için de barışı örgütlemek gerekiyor.

"Bana göre Türkiye'de politik inisiyatif ele alınamadı ve dolayısıyla da barış süreci daha bir çok nedenle başarılamadı. Kolombiya'daki barış töreninde inanılmaz bir ortam vardı. Şunu öyle bir hissettim ki bu törende Latin Amerika ülkelerinin Devlet Başkanları vardı, İspanya Kralı ordaydı, BM orda vs. Erdoğan bu töreni seyretseydi barış yapardı. Çünkü toplumsal anlamda durumu etkileyen bir süreç vardı. Bizde 6 ay içinde halledilir mi bilemiyorum, ancak şunu söyleyebilirim ki bir barış potansiyelinin doğması Türkiye'nin bütünü için, kapitalizm sevdiğim bir sistem değil ama onun için de gerçekten büyük bir şans olacağı açık.''

(Kaynak: DİHA)