Faili meçhul cinayetler soruşturmasının en önemli tanığı olan eski Özel Harekât Polisi Ayhan Çarkın’ın, “Topal cinayetiyle ilgili kayıtlar Yılmaz’da” açıklamasına, Mesut Yılmaz’dan yanıt geldi: Bende olup da devlette olmayan bir belge, bilgi yok. Herkes birbirine ‘kazık atmak’ için birtakım iddiaları ‘pehlivan tefrikası’ gibi ortaya döküyor. İddiaların bir kısmının üzerinde yargı ciddiyetle durmalı. Şahsen ben yargının bunu yaptığına şu ana kadar tanık olmadım. Bugüne dek elimdeki bütün bilgileri paylaştım, bundan sonra da üzerime düşeni yaparım.

 

Ankara’da süren faili meçhul cinayetler soruşturması nedeniyle birkez daha gündeme gelen Susurluk konusunda Ayhan Çarkın’ın yanı sıra, eski MİT’çi Mehmet Eymür, eski TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış’ın açıklamaları nedeniyle gözler Mehmet Ağar, Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz’a çevrildi. Ağar geçen ay bir basın toplantısıyla detaylara girmeden sessizliğini bozdu. Çiller ise hâlâ suskun. Dönemin en etkili isimlerinden Yılmaz ise sessizliğini Radikal’e bozdu.

 

Telefonla görüşülen Yılmaz, öncelikle Çarkın’ın dün Taraf gazetesinde yer alan “Cinayetlerle ilgili bilgiler Yılmaz’da var” iddiasını yanıtladı. “Tarık Ümit konusunda elimde bilgi olsa yargıyla paylaşırdım” diyen Yılmaz, Topal’ın ölümüyle ilgili iddiaya da şu yanıtı verdi: “Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu’nun verdiği bilgileri, muhalefette olduğum dönemde, dönemin Cumhurbaşkanı’na (Süleyman Demirel) ilettim. Bu konuda bende olup yargıda olmayan tek bir bilgi yoktur.”

 

Devlet sırrı diye sakladık

Yılmaz, Elkatmış’ın “Kutlu Savaş çok önemli bir rapor hazırladı. Ancak o raporun da 7-8 sayfası devlet sırrı diye açıklanmadı. Ama asıl önemli nokta bu rapor ve ekleri şu anda devlet arşivinde değil Yılmaz’da” sözlerine de yanıt verdi. Raporda ‘devlet sırrı’ olarak kapatılan bölümlerin Türkiye’nin dış politikasını ilgilendirdiğini anımsatan Yılmaz, “O bölümlerde bu cinayet olaylarıyla ilgili hiçbir bölüm yoktu. Kaldı ki daha sonra o bölümler de mahkemeye gönderildi” diye konuştu. Yılmaz üst üste yapılan bu açıklamalarla ilgili olarak şöyle konuştu: “Herkes birbirine ‘kazık atmak’ için birtakım iddiaları ‘pehlivan tefrikası’ gibi ortaya döküyor. İddiaların bir kısmı üzerinde durulmayacak iddialar. Ancak bir kısmının da üzerinde yargı ciddiyetle durmalı ve iddiaları derinleştirmelidir. Şahsen ben yargının bunu yaptığına şu ana kadar tanık olmadım, yapılıyorsa da benim haberim yok. Bugüne dek elimdeki bütün bilgileri paylaştım, bundan sonra da üzerime düşeni yaparım.”

 

Ne biçim istihbaratçısın!

Yargının bütün gerçekleri ortaya çıkarabileceğine işaret eden Mesut Yılmaz, “Maalesef bütün bilgiler bende yok. Bende olup, devlette olmayan bir bilgi yok” dedi. Yılmaz, bazı iddiaların ciddi olduğunu bir kez daha tekrarlarken, “Bu konuların da gereği yapılmıyor” yorumunu yaptı. Yılmaz’a, bu günlerde yaşayıp yaşamadığı tartışılan ‘yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım ile ilgili bildiklerini de sorduk. Bu konuyu kendisinin de MİT’çi Mehmet Eymür’e sorduğunu anlatan Yılmaz, şu bilgileri verdi: Eymür geldi. Eyüp (Aşık) Bey de vardı. Yeşil’i sorduk. ‘Öldüğünü tahmin ediyoruz’ dedi. Ben de ‘bu ne biçim şey, göreve almışsın, birlikte çalışmışsın, daha ölüp ölmediğini, öldüyse nasıl öldüğünü bilmiyorsun. Nasıl istihbaratçısın’ dedim. Bilgim bundan ibarettir” dedi.

 

Susurluk’un düğümü: Topal cinayeti

Kumarhaneler kralı olarak tanınan Ömer Lütfi Topal, 28 Temmuz 1996 gecesi İstanbul-Yeniköy’deki evine giderken, 34 BTG 96 plakalı otomobilinde Kalaşnikov silahlarla çapraz ateşe tutularak öldürülür. Saldırganların kullandığı sahte plakalı otomobil kısa süre sonra Sarıyer’de bulunur. Otomobilde o dönem sadece Özel Harekât Dairesi envanterinde bulunan Uzi marka makineli tabancaya ait şarjör, Kalaşnikov şarjörü, 52 mermi vardır. Bir ay sonra emniyete gelen ihbara göre, cinayeti özel tim polisleri Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy ve Oğuz Yorulmaz işlemiştir. Olay tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü koltuğunda Kemal Yazıcıoğlu adı geçenleri gözaltına aldırır. Ancak araya giren dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar zanlıları serbest bıraktırır. Açılan cinayet davasında da hepsi beraat eder.

 

İşte somut deliller

‘Somut delil yok’ iddiasıyla serbest bırakılan Susurlukçu eski özel harekatçılar için savcının yaptığı itiraz bu hafta karara bağlanacak. Karar öncesi hem Ayhan Çarkın’dan hem de dönemin aktörlerinden ‘somut’ deliller yağdı.

 

Mahkemede hesaplaşırız

Radikal’e yaptığı açıklamayla Susurluk dosyasını yeniden açtıran Ayhan Çarkın, Taraf gazetesine cezaevinden gönderdiği mektupta somut yeni deliller ortaya koydu.

 

Çarkın’ın ilk delili MİT mensubu Tarık Ümit cinayetiyle ilgili: “Tarık Ümit öldürüldü. Eğer mahkeme isterse Ümit’in infaz edildiği yeri, cesedinin gömüldüğü yeri gösteririm. DNA testi yapılır. Durum ortaya çıkar.” Eski MİT’çi Mehmet Eymür de Ümit’in özel harekatçı polisler tarafından öldürüldüğünü açıklamıştı.

 

Çarkın’ın ikinci somut delili ise daha önce Radikal’e yaptığı açıklamada da dile getirdiği Ayhan Efeoğlu hakkında. Ayhan Efeoğlu’nun yanı sıra Hüsamettin Yaman ve Mehmet Soner Gül isimli üç öğrencinin özel harekatçılar tarafından infaz edildiğini söyleyen Çarkın, “Efeoğlu’nu ben elimle gömdüm. Üçünün de infaz yerini gösterebilirim” dedi.

 

Üçüncü somut delil ise kumarhaneciler kralı Ömer Lütfi Topal cinayetinden. Çarkın, Topal cinayeti için de “Mesut Yılmaz’da cinayete dair bütün bilgiler var. Asayiş polisleri tarafından alınmış kamera kayıtları mevcut” dedi. Eski bakan Eyüp Aşık da benzer şekilde konuştu: “Topal kayıtları Yılmaz’daydı.”

 

Çarkın, mektubunda, bir dönem kendisinin de infaz edilmek istendiğini belirterek, şöyle demişti: “Sonum Kaşif Kozinoğlu gibi olmazsa ben bu olayı inkâr edenlerle yüz yüze geldiğimde esas sürprizi yapacağım.”

 

Eski Başbakan Mesut Yılmaz ise bu konuda yargının ihmaline dikkat çekti: “Her şeyi devlet paylaştım. Yargı, ciddi iddiaların üzerinde durmadı.”

 

Eyüp Aşık: Topal kayıtları Yılmaz’daydı

O dönemler ANAP’ın ağır toplarından olan ve Mesut Yılmaz’a yakınlığı ile bilinen Eyüp Aşık, belgelerin Yılmaz’da olduğunu Radikal’e doğruladı. Eyüp Aşık, şu açıklamayı yaptı: “Kayıtlar Yılmaz’a eski İstanbul Emniyet Müdürü Yazıcıoğlu tarafından ulaştırıldı, o da konuyu dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e iletti. Yazıcıoğlu’nu çağırıp bilgi almasını istedi. Bunun üzerine Demirel, Yazıcıoğlu’nu dinledi. Sonra da rahmetli Erbakan Hoca’ya mektup yazdı. İşte, ‘devlet içinde cinayet işleniyor. Bunu araştırın’ dedi. Devletin arşivlerinde vardır bu mektup.” Aşık, “Peki bu kayıtlarda görüntüler var mı?” sorusuna ise “Görüntülerin Yılmaz’da olup olmadığını tam olarak bilmiyorum” yanıtını verdi. Aşık’ın bahsettiği görüntülerin, Topal cinayetinden sonra gözaltına alınan Özel harekâtçı polisler Ercan Ersoy, Ayhan Çarkın, Oğuz Yorulmaz ve Mustafa Altunok’un asayiş şubedeki sorgu kayıtları olduğu belirtiliyor. Bu kayıtlarda cinayete kimlerin bulaştığının anlatıldığı ve önemli itirafların bulunduğu iddia ediliyordu.

 

Susurlukçular için hâkim transferi

Eski Özel Harekatçı polislerin tahliyelerine yapılan itirazı karara bağlayacak olan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde heyet sıkıntısı yaşandığı ortaya çıktı. Tahliye ve tutuklama kararlarına imza atan hakimlerin, ‘itiraz talebinin karara bağlanmasında’ görev alamaması nedeniyle, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nden bir hakimin görevlendirildiği öğrenildi. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi üye hakimi Hakan Oruç, ‘somut delil bulunmadığı’ gerekçesiyle 6 eski özel harekatçı polis ile bir dönem Özel Harekat Daire Başkanlığı görevini yürüten ve halen Ergenekon’dan yargılanan İbrahim Şahin’in geçen hafta tahliyesine karar vermişti.

 

Çarkın dinlensin talebi

Öte yandan, Ankara’da 24 Şubat 2009 günü intihar ettiği iddia edilen ancak, dosyası yeniden açılan Özel Harekât Daire Başkanı Behçet Oktay’ın ölümüyle ilgili soruşturmada da flaş bir gelişme yaşandı. Oktay’ın kardeşi Şule Oktay, Ayhan Çarkın’ın tanık olarak dinlenmesini talep etti.

Son dakika

Eski özel harekatçılar Ayhan Çarkın ve Ercan Ersoy'un ifadeleri alınıyor…