İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Sosyolog Mesut Yeğen, AKP-MHP ittifakına karşı CHP, İYİ Parti, SP ve DP’nin kurduğu 4’lü ittifaka  ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Muhalefet partileri arasında yapılan ittifaka HDP’nin dahil edilmemesine değinen Yeğen,” Türkiye’nin Kürtleri, Kürt siyasetini bu şekilde dışa bırakarak zaman kaybetmeye çok tahammülü yok. Ortaya çıkan bu durumun Kürtler açısından sonuçlarının olacağını tahmin etmek zor değil. Kürtler kendisini daha dışlanmış hissedecek. HDP çevresinde toplanan ve Ak Parti ile bağları zayıf olan Kürtler muhtemelen kendilerini daha fazla dışlanmış hissedecekler. Bu dışlanmışlık hissiyatı Kürtleri kendine dönmeye sevk eder. Kendimizden başka dostumuz yok o nedenle kendi parti ve adaylarımız etrafında kümelenelim düşüncesi olacaktır” dedi.

Mesut Yeğen, Euronews’ten İsmail Çıtak’ın sorularını yanıtladı.

‘HDP’SİZ BİR İTTİFAK KARŞISINDA KÜRTLER KENDİSİNİ DIŞLANMIŞ HİSSEDER’

Cumhur ittifakına karşı muhalefetin şimdiye kadar yaptığı ittifak görüşmeleri HDP dışında yürütüldü. OHAL ortamında HDP'siz bir ittifakın başarı olasılığı nedir?

"HDP’nin ittifak dışında bırakılması çok normal karşılanmaması gereken tatsız bir durum. Ancak beklenmedik bir durum değil. Ben kendi adıma bu bloğun içine HDP’nin dahil edileceğini hiç beklemiyordum. Bloklar bir kaç parçaya bölünse belki bir formül düşünülebilirdi.

Yani bir CHP-HDP SP-HDP veya CHP- SP türünden alternatifler söz konusu olabilirdi. İçinde İYİ Parti’nin olduğu bir blokta HDP’nin yer almasını beklemiyordum çünkü İYİ Parti doğası itibariyle bu ittifaka karşı çıkacaktı.

Burada esas engelleyicinin de İYİ Parti olduğu anlaşıldı. Dolayısıyla olmasaydı iyi olurdu. Türkiye’nin Kürtleri, Kürt siyasetini bu şekilde dışa bırakarak zaman kaybetmeye çok tahammülü yok. Ortaya çıkan bu durumun Kürtler açısından sonuçlarının olacağını tahmin etmek zor değil. Kürtler kendisini daha dışlanmış hissedecek.

HDP çevresinde toplanan ve Ak Parti ile bağları zayıf olan Kürtler muhtemelen kendilerini daha fazla dışlanmış hissedecekler. Bu dışlanmışlık hissiyatı Kürtleri kendine dönmeye sevk eder. Kendimizden başka dostumuz yok o nedenle kendi parti ve adaylarımız etrafında kümelenelim düşüncesi olacaktır. Bunun matematik etkisi ne olur bugünden kestirmek zor. Benim öngörüm çok büyük bir sürpriz olmazsa bu durumun HDP’yi baraj üstünde tutmaya yeteceği şeklinde. Tabi baraj üstü derken de bu yüzde 15’e de çıkabilir. Burada Selahattin Demirtaş’ın adaylık durumu da belirleyici olacaktır. Adaylığı kesinleşir ve bir engel çıkarılmazsa bunun HDP oylarını büyüteceğini düşünüyorum çünkü Demirtaş’ın çekiciliğinin HDP’nin çekiciliğinden bir miktar daha fazla olduğunu biliyoruz."

‘CHP’NİN ADAYI AKŞENER’DEN DAHA FAZLA OY ALABİLECEK BİRİ OLMAZSA ERDOĞAN KAZANIR’

Mevcut şartlarda seçim ile ilgili beklentiniz nedir?

"Bu seçim cumhurbaşkanlığını ve parlamentoyu belirleyecek iki ayaklı bir seçim dolaysıyla parlamento seçimleri söz konusu olduğunda büyük bir sürpriz olmazsa AK Parti’nin memnun olmayacağı sonuçların ortaya çıkacağını düşünüyorum. Toplumdaki hava Ak Parti otoriterliğinin nobranlığının kabak tadı verdiği şeklinde. Dolayısıyla bu havanın sandıklara da yansıyacağını düşünüyorum. Yani AK Parti ve MHP koalisyonu parlamentoda şöyle ferah fersah bir çoğunluk elde etmek şöyle dursun çoğunluğu yitirebilir de. Böyle bir sonuç SP ve İYİ Parti’yi baraja takılmaktan koruyacaktır. SP’nin Kürt şehirlerinde göstereceği adaylar ve açıklayacağı Kürt meselesi manifestosu SP’nin oylarını tayin edici olacaktır. Eğer SP bunu gerçekleştirebilirse AK Parti’nin milletvekillerini kendi hanesine yazdırabilir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise CHP’nin adayının kim olacağı konusu çok önemli ve işin düğümü. Muhalefet ortak bir aday çıkarma şansını geri tepti. Ortak adayla Erdoğan karşısında daha başarılı olma ihtimali daha yüksekti. Burada CHP’nin adayı Akşener’in karşısında ikinci olacak bir aday olacaksa bu Erdoğan’ın kazandığı bir seçim olacaktır. Ama Akşener’i geçecek bir aday çıkarırsa ve bu aday Kürt ve AKP ile ilişkisi zayıflamış muhafazakarların çok alerji duymayacağı ve biraz ilgilerini çekebilecek bir aday olursa ve tabi seçimler ikinci tura kalırsa Erdoğan’ın karşısına ciddi bir rakip çıkmış demektir."

İYİ PARTİ’NİN TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ TAYİN ETME ŞANSI GÖRÜLMÜYOR’

Muhalefetin ana aktörlerinden İYİ Parti Türkiye’yi kucaklayabilir mi ?

"Malesef İYİ Parti’nin Türkiye’yi bu şartlarda kucaklama gibi bir ihtimali yok. Bu parti siyasi ve soyolojik olarak MHP memnuniyetsizleri yani AK Parti ve MHP ilişkisinden hoşlanmayanlarla CHP’nin Kürt ve Alevilerle münasebetinden memnun olmayan Ulusalcı- milliyetçi dediğimiz yurttaşların ilgisini çeken bir parti. Bunu aşmak için İyi Parti’nin önünde kurulurken ve kadrolarını oluştururken iyi fırsatlar vardı. Ama bu yönde bir tasarrufta bulunmadı ve kendisini çok zorlasa yüzde 20’lik bir yere kilitlemiş durumda dolayısıyla gerek bu partinin gerekse Akşener’in Türkiye’nin geleceğini tayin edecek aktör olma şansı görülmüyor.

Türkiye’nin 1990’lardan beri ürettiği siyasi bir tutumu devam ettirme niyetinde. Oysa Türkiye’nin geleceğini örgütlemeye aday partilerin 1990’ların ve öncesinin geleneklerini bir kenara koyacak radikal ve cesur tutumlar alması gerekiyor. Bu seçimler bu tutumların alınması için müsait bir ortam oluşturmuş gibiydi. Kısmen CHP ve daha SP HDP’yi meşru muhalafetin içerisinde görmeye hazır gibi görünüyordu oysa İYİ Parti bunu engellemiş oldu. Bu kendisi açısından manalı olabilir ama bu onu yüzde on yüzde on beş veya yüzde 20 bandına sabitleyecek bir tutum."

‘HDP 2015’DE TÜRKİYELİLEŞMEYİ DENEDİ ANCAK KARŞILIK BULAMADI’

HDP’ye Türkiyelileşememe eleştirisi var. Sizce bu süreçte HDP nasıl bir politika izlemeli?

"Bu dışlanmışlık durumunda HDP diğer Kürt partileri ile daha da yakınlaşabilir. HDP’den yapması beklenen şey Kürt meselesinin silahlı kısmının karar alıcısı PKK. HDP PKK’nin silah bırakmasını sağlayabilecek bir aktör değil. Bu minvalde yapması gerekenlerin hepsini yapmış mıdır sorusuna evet demem zor ama PKK’yi ortadan kaldıracak buharlaşmasını sağlayacak aktörde HDP değil.

Bu nedenle siyasi partiler HDP’den biraz fazla beklenti içerisinde . Dolayısıyla ikisini biraz ayrı ayrı düşünmek gerekiyor. Kürt meselesi etrafında harekete eden bir partinin zaten yüzde 15’i geçmesi mümkün gözükmüyor. HDP’de zaten bu limitlere yaklaştı belki bu seçimde de yine bu limite yaklaşabilir. Bunun ötesine geçebilmesi için bir Türkiye Partisi olması Türkiyelileşmesi gerekiyor ama doğrusu HDP bunu 2015’de denedi ve Türkiye’den yeterli derecede karşılığı bulamadı.

HDP Türkiyelileşti ama Türkiye’nin diğer aktörlerinin Türkiyelileşmeye hazır olmadığı ortada. Başta CHP, İYİ Parti ve sonrasında da SP. Dolayısıyla Türkiye Türkiyelileşme’ye hazır olursa HDP’de ulaştığı oy oranının üstüne çıkarak bir muhalefet partisi olmaya doğru evrilebilir. Türkiye’nin mevcut parametreleri HDP’yi böyle bir parti olarak görmeye hazır değil."

‘ERDOĞAN VE BAHÇELİ’NİN TÜRKİYE HAYALİ KUŞATICI DEĞİL’

Bir sosyolog olarak baktığınızda ülkemizin geleceği ile ilgili olarak ne görüyorsunuz ?

"Bu seçimde tek adamlık rejimini onaylayıp onaylamadığımızın kararını vereceğiz. Eğer Erdoğan cumhurbaşkanı olursa ve AKP-MHP koalisyonu çoğunluğu elde ederse Türkiye tek adamlık rejimini onaylamış olacak. Türkiye bu kararı alsa bile bunu onaylamayanlar için Türkiye’de hayat bitmiş olmayacak. Bir şeyler yeniden başlayacak. Çünkü hem Türkiye’nin etrafındaki bölgesel dinamikler, Türkiye’nin kendi sosyolojik dinamikleri ve son zamanlarda belirginleşen iktisadi parametreler de gösteriyor ki Erdoğan ve Bahçeli’nin Türkiye hayali Türkiye’yi kuşatacak bir derinlikte değil. Dolayısıyla olacağını çok zannetmiyorum ama onların bu bu hayali onaylanırsa Türkiye dar bir elbiseye girmiş olacak. Bu elbise Türkiye’yi zorlayan bir elbise olacak. Yeni sorularla karşılaşacağız. Bu nedenle o kadar da ümitsiz olunmamalı."

MESUT YEĞEN KİMDİR ?

İstanbul Şehir Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi’nde Profesör olan Yeğen Sosyoloji Bölümü'nde öğretim üyesidir. Yeğen, Türk milliyetçiliği, Kürt sorunu ve Türkiye'de yurttaşlık meseleleri üzerine çalışmaktadır.