İbrahim Açıkyer-ANF/ Ankara

 

Batman’da 4 Eylül 1993’te Demokrasi Partisi (DEP) İl Yöneticisi Metin Özdemir ile birlikte katledilen DEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincar cinayetinin ardından 19 yıl geçti. Bunca zaman içinde cinayet çeşitli ifadelerde, raporlarda yer almasına rağmen aydınlatılmadı. Sincar’ın eşi Cihan Sincar, bu katliamın çözülmesi halinde faili meçhul diye bir şeyin kalmayacağını ve tüm cinayetlerin aydınlatılmasının önünün açılacağını belirterek, “Ancak bunun olmaması için devlet elinden geleni yapıyor” dedi.

 

Özellikle 1990’lı yılların başlarında faili meçhul denilen ancak arka planda devletin olduğu bu katliamlar zincirinin bir halkası da Mehmet Sincar’dı. Bugünkü BDP geleneğinin kapatılan partiler halkasından biri olan DEP’in Parti Meclisi (PM) üyeleri Habip Kılıç ile Hikmet Kılıç'ın silahlı saldırı sonucu öldürüldükleri olayı araştırmak için 4 Eylül 1993 tarihinde Batman'a giden DEP Milletvekili Sincar, Elma Sokağı'nda DEP Batman İl Yöneticisi Metin Özdemir'le birlikte uğradığı silahlı saldırı sonucu katledildi.

 

Sincar’ın ölümünün ardından 19 yıl geçmesine rağmen katliam, birçokları gibi aydınlatılmadı.

 

SUSURLUK RAPORUNDA YER ALDI

Balıkesir’in Susurluk İlçesi’nde 3 Kasım 1996’da meydana gelen trafik kazasında yasadışı devlet-siyaset-mafya ilişkilerinin artık gizlenecek bir yanı kalmayınca Sincar cinayetine ilişkin kimi bilgiler de gün yüzüne çıkmıştı. İkinci Susurluk Raporu’nu hazırlayan dönemin Başbakanlık Müsteşarı Kutlu Savaş, cinayeti Yeşil olarak bilinen Mahmut Yıldırım ile itirafçılar Alaattin Kanat, İsmail Yeşilmen ve Mesut Mehmetoğlu'nun işlediğini öne sürdü. Daha sonra Hizbullah örgütü üyesi olmak suçuyla tutuklanan bu sanıklar, cinayeti işlediklerini itiraf etti. Ancak itiraflara rağmen Sincar cinayeti aydınlatılmadı.

 

CİNAYET İTİRAFLARI ERGENEKON DAVASI TUTANAKLARINA DA GEÇTİ

Yine Ergenekon davasının ikinci iddianamesinde gizli tanık "Emek", Musa Anter ve Mehmet Sincar cinayetleriyle ilgili bilgiler verdi. İddianamenin Veli Küçük'le ilgili bölümünde, gizli tanık, eski PKK'li JİTEM tetikçisi Alaattin Kanat'ın DEP Milletvekili Sancar'ı öldürdükleri yönündeki söylemlerini de anlatmıştı. Gizli tanık, Kanat’ın "Bu yapıya veya oluşuma karşı olan ve PKK örgütüne yardım ettiğini düşündükleri Batman Milletvekili Mehmet Sincar'ı kendilerinin cezalandırdığını, yani öldürdüklerini" söylediği bilgisini vermesine rağmen halen cinayet tüm yönleriyle açığa çıkarılıp, sorumluları yargılanmış değil.

 

19 YILIN ÖYKÜSÜ

Katliamın ardından geçen 19 yılı ANF’ye değerlendiren Mehmet Sincar’ın eşi Cihan Sincar, nereye başvurduysa zaman aşımı olduğu gerekçesiyle ret kararıyla karşı karşıya kaldığını belirtti. Cinayetin ardından devletin kendi adına dava açtığını ancak bu davanın 1997 yılında takipsizlikle sonuçlandığını söyleyen Sincar, “Bir kılıf bulmuşlar ve takipsizlik vermişler. Dünya kamuoyuna karşı göstermelik bir dava açıp işte katili bulamadık demek için. Bundan da bizim haberimiz yoktu. Biz de hani devlet bir şey yapmaz diye toplu olarak başvuracağız dedik, DEP’li arkadaşlarla. Fakat DEP kapanınca ve onların da başına gelmeyen kalmayınca olmadı. Sonra o dönemin ardından başvurduk AİHM’e ve zaman aşımı olduğu gerekçesiyle başvurumuzu reddettiler” dedi.

 

‘DEVLET BİZİ MEHMET’E SAHİP ÇIKMAMIŞIZ DİYE ŞİKAYET ETTİ’

Devletin her gün bir katil çıkardığını ifade eden Sincar, “Sözde katil tabi. Mehmet’i öldüren Ahmet’tir Mehmet’tir denildi. Yalan çıktı. Avrupa Parlamenterler Birliği o dönem katliamla ilgili düzenli rapor istiyordu Türkiye’den. Devlet ise kalkıp bizi şikayet etti. ‘Cihan Sincar ve çocukları Mehmet Sincar’a sahip çıkmıyorlar’ dedi devlet. Bu bize yapılan hakarettir. Ben on yıl belediye başkanıydım. Bunu nasıl yapıyorsunuz? İçişleri Bakanı istediği zaman cezaevine atıp, görevden alıyor bizi. Adresim belli istediğiniz zaman bulurdunuz. Ama bunu yapmak yerine yalan söylüyorlar” diye konuştu.

 

‘BU CİNAYET ÇÖZÜLÜRSE FAİLİ MEÇHUL DİYE BİR ŞEY KALMAYACAK’

Hizbullah ana davasında bir katil çıkardıklarını kaydeden Sincar, oğluyla birlikte davaya müdahil olduklarını ancak sanığın bu suçu işlemediğini duruşmada belirttiğini söyleyerek, şunları dile getirdi: “Adam zaten zavallı. Kabul de etmiyor. Tanımıyorum diyor. Yani bu da tutmadı devlet için. Demek ki bu devlet için en derin olaydır. Ortaya çıkarsa hiçbir faili meçhul kalmayacak. Uzattıkça uzatıyorlar bu davayı. Oradaki tetikçi değil arkasındaki güçtür bizim için önemli olan. Çünkü bu dava biterse AİHM’e gideceğiz. Zaten bize göre faili belli. Biz de bu işin peşini bırakmayacağız. Bu bizim boynumuzun borcudur.”

 

Cinayetin ardından yaşadıkları mağduriyeti de anlatan Sincar, “15 yıl bizi emekli etmediler. Pasaport vermediler. O haklarımız için başvurumuzu yaptık. Özlük haklarımız var, perişan ettiler” dedi.

 

‘MEZARLIK ZİYARETİMİZ DAHİ DAVA AÇMA GEREKÇESİ’

Yarın Sincar’ın mezarını ziyaret edeceklerini kaydeden Sincar, geçtiğimiz yıl yaptıkları mezarlık ziyaretinin ise davalık olduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı: “Yarın da mezarlık ziyareti sonrası duruşma var. Geçen yıl mezara gittik. Savcı bana niye gidiyorsunuz diye soruyor. Ben de yüz yıl verseniz yine gideceğim dedim. Utanma, arlanma diye bir şey de yok. Kaldırımı işgal etmişsiniz deyip bir gerekçe bulup dava açmışlar. Tabi yarın ki dava bununla ilgili değil başka bir dosya o da. Katıldığımız bir basın açıklamasından ötürü Kızıltepe’de yargılanacağız. Hakkımızda onlarca dava açtılar böyle.”

 

FOTOĞRAFI CEZALARA GEREKÇE OLDU

Kendini fesheden DEHAP’ın Nusaybin İlçe Örgütü’nde Sincar’ın fotoğrafının asılı olması nedeniyle 6 kişi hakkında Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 27 Mayıs 2005’de açılan dava 25 Şubat 2010’da karara bağlandı. Bu garip davanın neticesinde ise 6 kişiye Mehmet Sincar’ın fotoğrafını asmalarını “örgüt propagandası” olarak karara bağlayarak, 12 yıl hapis cezası verilirken, 1 yıl süreyle il sınırları dahilinde bulunan toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılmaları yasaklandı.

 

Bu davada daha da vahim olan ise Sincar hakkında emniyetin sunduğu yazı. Mardin Emniyet Müdürlüğü’nün mahkemeye gönderdiği yazıda Sincar’ın “Örgüt üyesi olduğu, operasyon sonucu yakalandığı” yönündeki ilginç iddia ise dikkat çeken bir başka husus. Emniyetin bu raporu mahkemenin kararında olduğu gibi yer aldı.

 

Hukuk(suzluğ)un insanı şaşkına çeviren bu kararında adı geçen Mehmet Sincar, katledildiği zamana kadar TBMM bünyesinde yasalara göre de herhangi bir engeli bulunmayan milletvekiliydi. Ancak bu uygulama ve yönelim bugün de binlerce seçilmişin, siyasetçinin meşruiyeti “KCK” operasyonlarıyla terörize edilmeye çalışılıyor.

 

19 YILDA DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK

Katliama ilişkin 19 yıldır birçok zanlının yakalandığı açıklandı. Fakat cinayetin neden, nasıl, kimlerin talimatıyla ve kimler tarafından gerçekleştirildiği hâlâ aydınlatılamadı. Bugünkü aşama ise 19 yıl öncekinden pek de farklı değil. 12 Haziran 2011’de yapılan seçimle parlamentoya giren BDP’li vekiller hakkında da onlarca fezleke hazırlanırken, toplumsal gösterilerde üzerlerine gaz bombaları atılıyor, su sıkılıyor, tartaklanıyorlar, yaralanıp hastanelik ediliyorlar.