Şehirdeki bütün bilbooardlarda iktidar partisinin afişleri var. Bir de Deniz Baykal'ın Mardin'e geleceğini duyuran afişler var. Bir internet kafede çalışanlara CHP'nin Mardin'deki gücünü sordum. "CHP yok, eski CHP'lilerin hepsi HDP'li oldu. Seçim HDP ile AKP arasında geçecek" dediler.

Gazete Duvar'dan Vecdi Erbay, Mardin'de referandumun nabzını ölçtü. Mardin'de halkı ne diyor. İşte o sorunun yanıtı: 

Akşam karanlığının çökmesine epey zaman var. Bir internet kafe bulursam haberimi yazar, Mardin’den referandum izlenimlerimi toplarım diye düşünüyorum. Şehir merkezine yokuş yukarı çıkarken dönüp bereketli ve görkemli güzellikteki Mezopotamya ovasına bakıyorum.

O zaman fark ediyorum yüzlerini ovaya dönmüş, muhabbet eden iki adamı. Sessizce konuşuyorlar ve gözlerini ovadan ayırmıyorlar. Bir süre, onlar oturdukları yerden kalkıp ayrılıncaya kadar, onları izliyorum.

Onlar vedalaşıp ayrılırken yanlarına gidiyorum. Bir garip bakıyorlar bana. Bütün sevimliliğimi kullanıyorum (ne kadarsa) bana bozulmasınlar diye. Bozulmuyorlar, ama beni anlamıyorlar da. Sonunda biri, Arapça, “Biz Suriyeliyiz” diyor.

Bu cevabı beklemiyordum. Birden anlıyorum, neden bu kadar kederle, sessizlikle ovaya baktıklarını. Yaklaşık 40 kilometre ötede Suriye toprakları var çünkü. Hava biraz daha puslu olmasa, Rojava’nın Dirbesîye şehri görünecek.

Bilebildiğim Arapça kelimeleri sıralayarak ‘serbest’ bırakıyorum adamları. Ayrı yönlere ağır adımlarla ilerliyorlar.

İNTERNET KAFEDE

Haber yazmak üzere girdiğim internet kafede, işletmeci masasında oturan iki gençten başka kimse yoktu. Bilgisayarı, yazacağım sayfayı açmama yardım ettiler. Sonra yine yerlerine dönüp bilgisayarın karşısına geçtiler.

Haber yazarken, karşısına geçtikleri bilgisayardan gelen seslere kulağıma geliyordu. Sesi o kadar çok açmışlar ki, bana ulaşmaması mümkün değildi zaten. Dizi izlediklerini tahmin ediyordum. Şu son günlerde peş peşe televizyon izleyicisiyle buluşan yeni dizilerden bir olmalıydı. Bana ulaşan seslerden anladığım kadarıyla birileri hep hain, diğerleri hep kahramandı dizide.

İşimi bitirdim. Yanlarına gittim, hesap verip çıkmak üzere. Bu arada iki gencin yanına bir kişi daha gelmişti. Bir poşetin içindeki kabak çekirdeğini çitleyerek izliyorlardı diziyi. Bana da ikram ettiler. Mardin’in çerezleri güzeldir, ikiletmeden aldım biraz.

‘MARDİN’DE KÜRTLER ÇOK ONLAR HAYIR DİYECEK’

Bilgisayar kullanım ücretini öderken, bu ikramdan da cesaret alarak, “Referandumda Mardin ne diyecek” diye sordum. Önce cevap vermek istemediler, “Bilmiyoruz” diyerek savuşturmaya çalıştılar. “Kim bu?” der gibi bakıyorlardı. Kuşkularını gidermek için gazete tanıtım kartımı çıkarıp gösterdim. Biraz rahatladılar, ama yine hep yuvarlak cümlelerle cevap verdiler.

Sonunda üçünün de referandumda Evet oyu kullanacağını öğrendim. Mardin ne diyecek sorusuna ise şu kısa cevabı verdiler: “Mardin’de Kürtler çok, onlar Hayır diyecek. Ama Evet diyeceklerin sayısı da az değil. Kimse ne oy kullanacağını söylemiyor zaten.”

‘HDP ile AK PARTİ ARASINDA GEÇECEK’

Bir zamanlar Mardin merkezde, seçim vakti gelip çattığında, CHP ile merkez sağ partileri arasında kıyasıya bir mücadele yaşanırdı. Bilboardlarda CHP’nin eski genel başkanı Deniz Baykal’ın 10 Nisan’da Mardin’e geleceğini haber veren afişlere rastlamıştım. Bundan yola çıkarak, CHP’nin Mardin’deki gücünü sordum. “CHP yok, eski CHP’liler hepsi HDP’li oldu. Seçim HDP ile AK Parti arasında geçecek” dediler.

Konuştuğum 3 genç Mardin’in yerlisi Arap’tı. Mardinli Arapların Kürt partilerine bilinen mesafesi, 7 Haziran genel seçiminden önce epey kapanmıştı. Sivil toplum örgütlerinin Mardin’de düzenlediği ve benim de izleme şansı bulduğum referandum paneli, sola yakın duran Mardinli Arap halkın HDP’ye hala yakın durduğunu gösterir nitelikteydi.

Dışarı çıktığımda Mardin enfes bir nisan akşamına hazırlanıyordu. Sokaklar tenhalaşmış, dar kaldırımdan rahat yürümek mümkün olmuştu. Upuzun caddede yürürken, hiçbir partinin referandum çalışmasına ait bayraklara rastlamadım.

Haberin tamamı...