Sultan Kılıç / Demokrat Haber Malatya

 

Malatya Gazeteciler Cemiyetinde basına açıklamalarda bulunan Hasan Evli ailesinin avukatları Ali Hamamcı ve Cansu Yıldırım, Sürgü beldesinde yaşanan olayın ardından ailenin vatandaşlar tarafından hâlâ tehdit edildiğini iddia ettiler.

 

DELİLLER TOPLANMAMIŞ; FOTOĞRAF ÇEKİLMEMİŞ

Jandarmanın koruma altına almış olduğu Evli ailesine beldede yaşayan halkın “Jandarma sizi ne zamana kadar koruyacak, en sonunda evinizi yakacağız” gibisinden söylemlerin devam ettiğini belirten Evli ailesinin Avukatları Hamamcı ve Yıldırım, olay mahallinde herhangi bir delil bulunamamasından yakındılar. Avukatlar, olay üzerinden 4 gün geçtikten sonra yapılan olay yeri incelemesiyle elde herhangi bir kanıtın olmadığını söylediler. Taraflarına ulaşan dosyada olaya ait bir görüntünün de fotoğrafın da olmadığını ifade eden avukatlar, ayrıca bunun nedenini yetkililere sorduklarında “Önceliğimizi aileyi korumaya verdiğimiz için bunu geri plana attık” cevabını aldıklarını ifade ettiler.

 

Avukat Ali Hamamcı, yapmış olduğu basın açıklamasında özetle şunları ifade etti: “Son bir yılda Adıyaman’da Hatay’da ve ülkemizin değişik yerlerinde Alevilere ait evlerin kapıları işaretlenmişti. Bu olay da bu sürecin devamıdır. Bu sürecin işlenmesine sebep ve zemin hazırlayanlar ise ülkemizde son 10 yıllık dönemde Sünni-Türk eksenli iç ve dış politika izleyen politikacılardır. Bu siyaset ülkemizi içte toplumsal bölünmeye, yurt dışında ise yalnızlığa sürüklemektedir. Yukarıda saydığım olaylar münferit ya da çocuk işi olarak değerlendirilmiştir. Siyasal iktidarın olayları bu şekilde küçümsemesi, Sürgü olayının da zeminini hazırlamıştır.

 

Toplumsal tarihimiz, bu ve buna benzer olaylarla doludur. 1980 öncesi Maraş, Çorum, Malatya, 1980 sonrası Sivas, Madımak ve Gazi Mahallesi olayları hafızamıza İsa’nın avuçlarına çakılan mıh misali çakılmıştır. Bu olaylarda faillerin bulunmamış olması ve olaylarda devletin parmağının bulunduğu inancı, insanlarımızda bir toplumsal sahiplenme ve tepkiye neden olmuştur. Bu olayların aydınlatılmamış ve faillerinin bulunamamış olması bir toplumsal endişe kaynağıdır. Bu endişe toplumda adalete olan güveni sarsmıştır.

 

Toplum vicdanında yıkılmış olan adalet inancını yeniden tesis etmek için bu olayların üzerine gidilmesi ve olaya karışan tüm faillerin adalet önüne çıkarılması ve en ağır şekilde cezalandırılmasının sağlanması gerekir.

 

MAL DEDİKLERİ, EVLİ AİLESİNİN BİREYLERİ MİDİR?

Avukat Cansu Yıldırım, şunları dile getirdi: “Aile toplu olarak öldürülme korkusu yaşamakta. Devlet ve toplum olarak Evli ailesine sahip çıkılmalı, ailenin güven içinde memleketlerinde yaşaması sağlanmalıdır. Ailenin göç etmesi, bu katliam ve soykırım hareketinin faillerinin kazanması anlamına gelecektir. Aile işinden ve gücünden olmuştur. Bu sebeple oluşan maddi ve manevi zararlarının derhal karşılanması gerekir. Aile bir travma yaşamıştır. Çok acilen psikolojik desteğe ihtiyacı var. Aileye bu destek en kısa zamanda sağlanmalı. Evli ailesi, artık rahat etmek ve günlük yaşamına dönmek istiyor. Bunun sağlanması için herkesin üstüne düşeni yapmasını istiyoruz.”

 

TEHDİTLER SÜRÜYOR

Avukat Yıldırım, Evli ailesine yönelik tehditlerin sürdüğünü de belirterek, olaydan sonra ailenin küçük çocuklarının Adıyaman’a gönderildiklerini de ifade etti. Av. Cansu Yıldırım, olay sırasında evde 15 kişinin bulunduğunu, yaşananların olay yeri tutanağında ‘Mala Zarar Verme’ olarak yer almasının insanların adeta ‘Mal’ yerine konması anlamına geldiğini söyledi.

 

‘MAL’A ZARAR

Yıldırım, “Yapılan soruşturma TCK 77 maddesinde tarif edilen insanlığa karşı suç olarak değil ‘Mala Zarar Verme’ olarak kabul edilmiş soruşturma bu şekilde başlamıştır. Merak ederek sormak istiyorum. Bu mal olarak kabul edilen ‘Evli ailesinin fertleri midir?’. Bu soruşturmayı kabul etmek ve bu soruşturmadan sonuç beklemek mümkün değildir” dedi.

 

DELİLLER KAYBEDİLMİŞ

Bu arada 28 Temmuz günü saat 02.00 sıralarında Hasan Evli’nin evine yapılan taşlı saldırıyla ilgili olarak Jandarma tarafından düzenlenen ‘Olay Yeri İnceleme Raporu’nun 30 Temmuz 2012 günü yapıldığı öğrenildi.

 

Avukat Ali Hamamcı, “Olay 27 Temmuz’da olmuş olaya ilişkin soruşturma 30.07.2012 tarihinde resmen başlamıştır. Olaya ilişkin olay teri tespit tutanağı 30.07.2012 tarihlidir. Dosyada Evli ailesini tümüyle yakmak eylemine ilişkin tek bir delil yoktur. Çünkü deliller bu dört günlük sürede yetkililerce kaybedilmiştir.”

 

Hamamcı, ailenin toplu bir şekilde katledilme ve ölüm korkusu yaşadığını, devlet ve toplum olarak aileye sahip çıkılması gerektiğini, güven içinde memleketlerinde yaşamasının sağlanmasını istedi.

 

Evli ailesinin artık rahat etmek ve günlük yaşamına dönmek istediğini sözlerine ekleyen Hamamcı, bunun sağlanması için herkesin üstüne düşeni yapması gerektiğini de hatırlattı.