Hakkında müebbet hapis cezası talebiyle iddianame hazırlanan ve bir süre tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen Kürt siyasetçi Mahmut Alınak, “Acil gündem; Hapishaneler nasıl boşaltılır” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Türkiye’de tartışmalara neden adil yargılama ve cezaevlerinin durumuna değinen Alınak, Türkiye’nin ‘Özgürlük Kanunu’na ihtiyacı olduğunu ifade etti.

 “Hapishaneler sorunu yargıyla bağlantılı ezeli bir sorundur. Bilindiği gibi, hapishaneler meselesi tüm dünyada bir özgürlükler meselesidir” diyen Alınak, “Cezaevindeki mahpusları özgürleştirecek yolun taşları döşenmedikçe, bizim özgürleşmemiz boş bir hayaldir” diye yazdı.

Demokrasi güçlerine çağrıda bulunan Alınak, “Türkiye düşünce insanları için işte böyle zindan ülkelerden biridir. Gazeteciler, milletvekilleri, avukatlar ve belediye başkanlarının da aralarında olduğu yirmi bin civarındaki insan bugün siyasi düşünceleri nedeniyle cezaevlerinde çürütülmektedir. Ölüm orucundaki Avukat Ebru Timtik ve Avukat Aytaç Ünsal ağır risk altındadır ve hızla ölüme yaklaşıyorlar. Hapishaneleri boşaltacak bir ÖZGÜRLÜK KANUNU’na hava ve su kadar ihtiyaç. Bizim siyasal iktidara bu adımı attıracak projelerimiz vardır. İhtiyaç duyduğumuz tek şey, uzattığımız elin tutulmasıdır. Aileler ve ilgili kurumlar, lütfen bu çağrıya kulak verin” ifadelerini kullandı.

Mahmut Alınak’ın Acil gündem; Hapishaneler nasıl boşaltılır” başlıklı yazısı şu şekilde:

Hapishanedeyken aynı hücrede kaldığım gençlere ve komşu hücrelerdekilere dışarı çıktığımda “içeridekilerin” sorunlarıyla uğraşacağıma söz vermiştim.

Şimdi ev hapsi nedeniyle hareket alanım sınırlı da olsa, aşağıdaki çağrı verdiğim sözü yerine getirmek için atılmış bir ilk adımdır.

Kandıra Cezaevi’ndeyken de yine böyle bir söz vermiş, serbest bırakılınca da cezaevinin önünde çadır kurup üç gün Özgürlük Nöbeti tutmuştum.

Öncelikle şunu söyleyeyim: Bağımsız ve tarafsız yargı diye bir şey yoktur ve olamaz. Hangi devlet ya da rejim olursa olsun, yargı devletin bir organıdır ve ona hizmet etmek zorundadır. Çünkü ona hayat veren ve onu besleyen o devlet ve o rejimdir. Zaten devletler de kendilerini ve temsil ettikleri düzeni korumak için yargı, ordu, meclis ve benzeri kurumları inşa ederler.

Bu yönüyle yargı aslında devletin ta kendisidir. Devletler ve sınıflar var oldukça da bu hep böyle olacaktır. Gözü pek bazı hâkim ve savcıların bu genel kuralın dışına çıkmaları belirtilen gerçeği değiştirmez. Sistem onları derhal kusar ve tasfiye eder.

Hapishaneler sorunu yargıyla bağlantılı ezeli bir sorundur. Bilindiği gibi, hapishaneler meselesi tüm dünyada bir özgürlükler meselesidir.

Bir ülkede eğer hapishaneler tıka basa dolu olup, yatacak yer bulamayan mahpuslar yerde yatmak zorunda kalıyor ve fabrikalar yerine hapishaneler zinciri kuruluyorsa, o ülkede özgürlükten söz etmek akılla dalga geçmektir.

Ve yine bir ülkede tek bir insan bile siyasi düşünceleri nedeniyle hapishaneye kapatılmış ise, o ülke tutsak bir ülkedir, zindan bir ülkedir.  Çünkü devletlerin siyasi düşüncelere uyguladıkları baskı, şiddet ve terör, halka yaptıkları zulmün bir parçasıdır.

Türkiye düşünce insanları için işte böyle zindan ülkelerden biridir. Gazeteciler, milletvekilleri, avukatlar ve belediye başkanlarının da aralarında olduğu yirmi bin civarındaki insan bugün siyasi düşünceleri nedeniyle cezaevlerinde çürütülmektedir.

Ölüm orucundaki Avukat Ebru Timtik ve Avukat Aytaç Ünsal ağır risk altındadır ve hızla ölüme yaklaşıyorlar.

Hapishaneleri boşaltacak bir ÖZGÜRLÜK KANUNU’ na hava ve su kadar ihtiyaç var. AKP ve MHP gerici bloğu elbette böyle bir kanunu çıkarmak istemeyecektir. Ama biz toplumsal dinamikleri harekete geçirecek sivil projeleri uygulamaya koyarsak, bu kanunu çıkarmak ve cezaevlerinin kapısını açmak zorunda kalacaklardır.

En başta aileler olmak üzere, aydınlara ve ilerici parti ve kurumlara büyük görevler düşüyor. Benim mensubu olduğum EDH bu konuda görev almaya hazırdır.

Bizim siyasal iktidara bu adımı attıracak projelerimiz vardır. İhtiyaç duyduğumuz tek şey, uzattığımız elin tutulmasıdır. Aileler ve ilgili kurumlar, lütfen bu çağrıya kulak verin!

Meclisten bu kanunun çıkarılmasını sağlayabiliriz. Cezaevindeki mahpusları özgürleştirecek yolun taşları döşenmedikçe, bizim özgürleşmemiz boş bir hayaldir.

Bugün özgürlüğün yolu cezaevlerinden geçiyor. Bu düzenle derdi olan herkes bunu böyle bilsin.