Eski Milletvekili Avukat Mahmut Alınak, son yapılan referandumda kabul edilen anayasa değişikliğiyle sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasının önünün kesilmesine rağmen 12 Eylül askeri mahkemelerince verilen cezaların varlığını hala sürdürdüğüne dikkat çekti.

Alınak, 1991 yılında çıkarılan kısmi afla birlikte şartlı salıverilen hükümlülerin önemli bir kısmının, daha sonra bu yasadan kaynaklanan infazının yakılarak (çıktıktan sonra yeniden tutuklanırlarsa) önceden kalan sürenin de yatılması gerektiği hükmü nedeni ile mağdur edildiğini belirtti. Bu hükümlülerden biri olan Tekirdağ F tipi cezaevinde yatmakta olan Muzaffer Öztürk'ün 26 yılını çeşitli hapishanelerde yatarak geçirdiğini kaydetti.

Alınak'ın verdiği bilgiye göre 1979 yılında örgüt üyesi olmaktan gözaltına alınan Muzaffer Öztürk, 12 Eylül Sıkıyönetim Mahkemesi'nce idam cezasına çarptırıldı. Öztürk, 12 yıl boyunca değişik cezaevlerinde idam edilmeyi beklerken İnfaz Yasası'nda yapılan bir değişiklikle şartlı olarak tahliye edildi. Ancak daha sonra tekrar örgüt üyesi olduğu iddiasıyla tutuklandı, iki yıla yakın bir süre tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Daha sonra yine tutuklanıp 4 yıl cezaevinde kaldıktan sonra yine salıverilen ve kısa bir süre sonra tekrar yakalanan Öztürk'ün, sıkıyönetim mahkemelerinin görevini devralan Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce infazı yakılarak ilk aldığı idam cezası müebbet ağır hapis cezasına çevrildi. Ağır sağlık sorunları olan Muzaffer Öztürk, yıllardır tek kişilik bir hücrede tutuluyor.

Avukat Mahmut Alınak, Öztürk'ün bunca yıl tek kişilik hücrede tutulmasını "diri diri mezara gömülmek" olarak nitelendirerek şunları kaydetti:

"Bu uygulama idam cezasının zamana yayılmış daha da eziyetli bir infazıdır. Yaşamının 26 yılını cezaevinde geçiren Muzaffer Öztürk eğer son tutuklamada üzerine atılan suçun cezasıyla cezalandırılmış olsaydı şimdiye kadar çoktan özgür olacaktı. Ama o, iddia edilen suçun cezasını değil infazı yakılan cezayı yatmaktadır. Bu haksızlık giderilmediği sürece de belki ölünceye kadar hapishanede kalacak. Bu adaletsizlik sadece Muzaffer Öztürk'ü değil, aynı durumda olan yüzlerce insanı da mağdur etmiştir. Yüzlerce insan aynı hukuksuzluk nedeniyle hâlâ cezaevlerinde tutuluyor. Muhaliflerden intikam alma amacı güden bu hukuksuzluk ilgili yasada yapılacak bir cümlelik değişikle pekâlâ ortadan kaldırılabilir. Gel gelelim insan hakları ve demokrasi nutukları atıp duran hükümet kılını kıpırdatmıyor. "

"4 BİN 890 KİŞİ, HUKUKSUZLUĞUN GİDERİLMESİ İÇİN İMZA VERDİ"

Alınak, acil sağlık sorunları yaşayan Muzaffer Öztürk'ün karşı karşıya olduğu hukuksuzluğun giderilmesi için yurtdışındaki birçok aydın, bilim insanı ve yazarın bir imza kampanyası başlattığını, 4 bin 890 kişinin imzaladığı dilekçenin bugün Başbakanlığa ve Adalet Bakanlığı'na gönderildiğini belirtirken, Hükümet'i, hukuk dışı ve gayrı meşru ilan ettiği 12 Eylül rejiminden geriye kalan düzenlemeleri kaldırmaya çağırdı.

Cuntacıların yargılanması, zamanaşımı gibi hukuki engellere takılsa bile, atılacak adımlar ve değiştirilecek yasalarla hukuksuz bir dönemin hukuksuz uygulama ve sonuçlarına "dur" denmesinin mümkün olduğunun altını çizen Alınak, şöyle devam etti:

"Son yapılan referandumda kabul edilen anayasa değişikliğiyle sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasının önü kesilmesine rağmen 12 Eylül askeri mahkemelerince verilen cezalar varlığını hala sürdürmektedir. 1991 yılında çıkarılan kısmi afla birlikte şartlı salıverilen bu hükümlülerin önemli bir kısmı, bu yasadan kaynaklanan infazın yakılarak kalan sürenin de yatılması gerektiği hükmü nedeni ile mağdur edilmektedir. Muzaffer Öztürk başka bir hukuksuzlukla daha karşı karşıyadır. Hükümlü olduğu için yasal haklarını kullanamıyor. Çünkü vasisi yok. Hükümlü kişiler garip bir yasa nedeniyle ancak vasileri aracılığı ile haklarını koruyabiliyor. Ama devlet Muzaffer Öztürk'e vasi tayin etmiyor. Vasilik dosyası İzmir'le Tekirdağ mahkemeleri arasında bugüne kadar görülmedik bürokratik sorunlar nedeniyle sürünüp duruyor ve sonuç alınamıyor. Vasi tayini çok basit bir işlem iken, Muzaffer Öztürk söz konusu olunca tam bir yılan hikâyesine döndü; ne zaman ve nasıl sonuçlanacağı da belli değil. "

Kamuoyunu ve hukuk çevrelerini bu hukuksuzluğa karşı duyarlı olmaya, hükümeti bu adaletsizliği gidermeye çağıran Mahmut Alınak ve Avukat Sennur Baybuğa toplanan imzaları Şişli postanesinden TBMM Başkanlığına, Adalet Bakanlığına ve Başbakanlığa gönderdiler.

Demokrat Haber