Gezi direnişi sırasında polisin attığı gaz fişeğiyle başından vurularak ağır yaralanan Lobna Allami, hem bedenini hem de ruhunu iyileştirmek için iki senedir var gücüyle çabalıyor. Konuşmayı, okumayı, yazmayı, daha önceden bildiği dilleri yeni baştan öğreniyor.

Resim yapıyor, müzikle uğraşıyor ve günün birinde kitap yazma hayali kuruyor. Danimarka ve Almanya arasında mekik dokuyan, Türkiye’ye dönmeyi şimdilik düşünmeyen 36 yaşındaki Lobna, hala ciddi sağlık sorunlarıyla baş etmeye çalışıyor. Kısa süre önce epilepsi krizi geçirdiği için, üç hafta yeniden konuşmayı, yazmayı unuttuğundan söz ediyor. Hayatı boyunca yanında taşımak zorunda olduğu ilaçları var. Doktorlarına göre dördüncü kez beyin ameliyatı geçirebilir.

Lobna Allami, Nokta Dergisi'nden Pervin Metin'e konuştu. Allami, hastanede kendine geldiğinde neler yaşadığını anlatırken, diğer taraftan da yaklaşan seçimlere işaret ederek seçmene seslendi: " Silaha, nükleere, köprüye hayır de ve mutlaka oy kullan. Uyan Türkiye!"

ÜZGÜNÜM AMA KONUŞAMIYORSUN!

 “ODTÜ mezunuyum. Ana dilim Arapça. İngilizce ve Türkçe biliyordum. Felsefe okudum. Yeni şeyler öğrenmek, okumak, yazmak vazgeçilmezimdi. Uyandığımda ise beynimin yarısı yoktu. Ama bilincim yerindeydi. Etrafımdakilere birşeyler anlatıyordum.

Kelimeler ağzımdan çıkıyor sanıyordum, meğer sadece garip sesler çıkarıyormuşum. Sesim çok az duyuluyormuş. Farkında değildim. Doktorum, ‘Üzgünüm ama konuşamıyorsun, okuyamıyorsun’ dediğinde kendimi hastane camından atmak istedim.

Ölmek istedim. Erkek arkadaşım Barış, sürekli pencerenin önünde oturmaya başladı. Kız kardeşim ve annem yanımda hiç ağlamadı ama onların kapalı kapılar ardında gözyaşı döktüğünü çok iyi biliyordum. O kadar umutsuzlardı ki! Bir sene boyunca hiç konuşamadım.

HAYATA YENİDEN MÜZİKLE BAŞLADIM

“Herkes çok mutsuzdu. Bir an geldi ve ‘anneni, kız kardeşini daha fazla üzme’ dedim kendime. Mücadele etmeye karar verdim

“Fizik tedavilerimin yanında konuşma terapileri almaya başladım. Önce resimlerle sonra kelimelerle çalıştım. Her ay farklı bir insan oluyordum, ilerliyordum. Yavaş yavaş Türkçe konuşmaya, en son okumaya, yazmaya başladım. Danimarka’da İngilizce terapi aldım. Annemle Arapça konuşarak ana dilimi öğreniyorum.

"Ana dilim Arapça, hayatım boyunca İngilizce okudum. 14-15 yaşımda Türkçe öğrendim. Garip olan komadan uyandığım zaman ilk öğrendiğim dil Türkçe oldu. Okumaya ilk başladığım kitap Can Yücel’in ‘Gece Vardiyası’ ve Tülay German’ın ‘Düşmemiş Bir Uçağın Kara Kutusu’ oldu. İki hafta önce ilk kez Arapça şiir okumayı başardım. Nizar Kabbani.

"Müzik ise hiçbir şey yapmadığım zaman bile vardı. Beni hayatta tuttu. Çok insanın olduğu yerde hem dediklerini anlamıyor hem de kafamın içinde gürültü patlıyordu. Müzik sığınabildiğim bir yerdi. Hala da öyle. Gezi’den sonra ilk defa tekrar aktif olarak konserlerde müzik yapacağm. Aklımda iki senedir bir sürü şey birikti onları dökmek istiyorum.”

BEN ŞANSLIYDIM AMA BERKİN DEĞİL

Lobna Allami, iki senedir kendisini vuran polisi arıyor. Eline onlarca video geçse de araştırmaları sonuçsuz kaldı:

“Orada bulunduğum için hiç pişman olmadım. İstemediğim bir şeye itiraz ediyordum ve sadece yerde oturuyordum.

İki senedir beni kimin vurduğunu araştırıyorum. Bir sürü kamera görüntüsü geçti elime. Kendimi şarkı söylerken, tütün sararken ve yerde otururken izledim. Sonrası yok. Görüntülerde bir anda herkes dağılıyor ve ben yerde hırıltılar çıkararak yatıyorum.

Ben ölümden döndüm ama benden sonra vurulanlar o kadar şanslı değildi. Berkin yaşamadı. Daha çok küçüktü. Annesi ne yapıyor, ne hissediyor? Hiçbir anne bu acıyı yaşamasın. Bu arada o süreçte beni bir tek yetkili isim aramadı, yokmuşum gibi… Çünkü adım Lobna Allami.  Ayşe ya da Deniz değil. Biz her zaman ötekiydik.”

“GEZİ’DEN BİRŞEY ÖĞRENDİM: OY KULLAN UYAN TÜRKİYE”

“Gezi sürecinde hep beraber bir şeyler öğrendik sanırım. Kimi unuttu, kimi hatırlıyor. Bazıları da kafayı kırıp benim gibi kaçıyor. Herkese şunları söylüyorum artık. Yaz, oku, araştır, hemen kabul etme, hemen inkar etme, dünya yuvarlak. Neler oluyor başka ülkelerde bak, müzik, sanat, resim yap. Ses çıkar, sessiz durma. Sev ve daha çok sev. Silaha, nükleere, köprüye hayır de ve mutlaka oy kullan. Uyan Türkiye!”

[Fotoğraf: Özlem Şen]