Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dile getirdiği “vatandaşlıktan çıkarma” konusu gündemdeki yerini korurken, darbe döneminde 11 yılını yurtdışında yaşamak zorunda kalan Zülfü Livaneli, konuya "gitmek" ve "sürgün" üzerinden değindi, bazı açıklamalarda bulundu.

BirGün’den Özlem Özdemir’e konuşan Livaneli, “namuslu yaşamış insanların namuslu ölmek gibi bir borcu oluğunu” ifade ederek, “Ana dil, anayurttur. Kökünden koparılmak kadar zor bir iş yoktur dünyada,” dedi.

Livaneli’nin konuya dair açıklaması şu şekilde:

“Ben gittiğim zaman 3 kere askeri hapishaneye alınmış, dördüncü sefer alınmak üzereyken hayatı tehlikeye girmiş biriydim. Hep uyduruk suçlamalar, uçak kaçırma sanığı olarak aldılar birinde. Birlikte uçak kaçırdığım arkadaşlar da Altan Öymen, Erdal Öz, Uğur Mumcu, Galip Sandalcı… İşkenceler korkunçtu. O zaman genç ve tanınmayan birisiydim. Kendime demokratik bir ülkede yeni bir hayat kurabilir miyim, burada yaşama şansım kalmadı diye sahte bir pasaportla, beş kuruşum olmadan gittim.

“Bugün farklı, gitmek istesem de gidemem. Çünkü bugün beni tanıyan, benim türkülerimle büyümüş, kitaplarımı okumuş büyük bir kitle var. Bu insanlar bizden umut bekliyor. Bu ülkede yaşamaya devam etmek için bir desteğe ihtiyaçları var. Bu misyonu ben çok derinden hissediyorum. Ben insanlara umutsuzluk da veremem, kalkıp ülkeyi de terk edemem. Çünkü sonunda Livaneli de gitti olur… Hayır, şunu söylüyorum, namuslu yaşamış insanların namuslu ölmek gibi bir borcu var.

“Bu sene 70 yaşındayım, kaç yıl ömrüm olur bilemem ama şunu biliyorum ki, ben bunu namuslu bitireceğim. Ya bu adam da namussuz çıktı, bu adam da gitti hükümete yaslandı, bu adam da para için şunu yaptı dedirtmeden, bu zamana kadar nasıl bir tavır takınmışsak gene bunu sürdürerek burada öleceğim! Ana dil, anayurttur. Kökünden koparılmak kadar zor bir iş yoktur dünyada.”

Söyleşinin tamamını buradan okuyabilirsiniz.