Lefter'le belgesel için iki kez bir araya gelen Nebil Özgentürk, 'Ordinaryüs'ün 6-7 Eylül olaylarıyla ilgili 'çekingenliğini' anlattı.


“Bana bunları sorma. Başımı belaya sokacaksın. Oldu işte bir şeyler. Yaptılar ama ayıp değil mi evlat…” Bu sözler, 1999’da bir belgesel için kendisiyle görüşen Nebil Özgentürk’e Lefter Küçükandonyadis tarafından söylenmiş. Geçen günlerde hayatını kaybeden Türk futbolunun ‘ordinaryüs’ lakaplı efsanesi Lefter’in 6-7 Eylül 1955’te Rum yurttaşlara karşı girişilen saldırılardan etkilendiği basında yer almış, Lefter’in bu olaya ilişkin ‘çekingen’ tutumu da merak konusu olmuştu. Konuyla ilgili olarak bir belgesel çekimi sırasında Nebil Özgentürk’e konuşan Lefter’in o sözlerini ve o günkü ruh halini Özgentürk Radikal’e anlattı.


1999’da Lefter’i belgesel için güçlükle ikna eden Özgentürk, röportaj sırasında Varlık Vergisi, 6-7 Eylül gibi konulara da girer. Başlangıçta bu sorulara cevap vermek istemeyen Lefter, sonunda, “Kamerayı kapat da anlatayım” der. Ve şöyle konuşur: “Bana bunları sorma, başımı belaya sokacaksın. Tamam sürdüler, babamı da üzdüler. Hâlâ ağlarım babamın anlattıklarına. Babam garibanın tekiydi. 6-7 Eylül’de yaptıkları ayıp değil mi? Olmaması lazımdı değil mi? Nesini konuşacağız.”


Lefter’in söylediklerinde ‘aman aman bir eleştiri olmadığını’ vurgulayan Özgentürk, bu durumun daha vahim olduğuna dikkat çekiyor: “Korktuğunu söyledi. Efsane olmuşsun, kamerayı kapattırıyorsun... ‘Başımı belaya mı sokacaksın’ demesi daha vahim. 30 yaşındaki Lefter’in anılarını 78 yaşındaki Lefter’e soramıyorsun.” Özgentürk’e göre bu tedirginliğin nedeni, ‘azınlıkların, cesaretleri ellerinden alınmış bir halde’ yaşamaları: “Hemşireler Derneği bile isyan eder; bu insanlar edemez.”


Lefter’in, efsane bir futbolcu olarak yüz binlerin sevgisini kazanmış olmasının cesaretini daha fazla aldığını düşünen Özgentürk şöyle devam ediyor: “Ürkekliğinin yanı sıra çok büyük bir bilgi dağarcığı da yoktu. Bu nedenlerle konuşmaya fazla meraklı biri değildi. 30 yaşındaki büyük bir futbolcusun, korkuyorsun. Trajik bir durum bu.”

Rumca konuşan Lefter’i gizledik
Nebil Özgentürk 1999 ve 2011’de iki kez görüştüğü Lefter’i şöyle anlatıyor: “Çok yoksul bir lağımcının oğluydu Lefter. Dibine kadar yoksul bir adalının, adanın en yoksul ailesinin çocuğuydu. Benim için futbol efsanesiydi. Ama çevresindeki pek çok insanın acı çektiğine tanık olmuş biriydi aynı zamanda. Ağabeyi 1974’ten sonra Yunanistan’a gitmişti. Lefter’in, Rumca konuşan kiliseye giden yanını gizlemeye çalışmışız. Ailesi de bunu benimsemiş. Adını bile Türk adı gibi algılamaya başlamışız.”