Van'ın Edremit ilçesinde, Ferit Melen İlköğretim Okulu'nda sınıf öğretmeni olarak görev yapan Medeni Oruç, geçtiğiz haftalarda okulda Kürtçe konuştuğu ve Kürtçe ders işlediği iddiasıyla sürgün edildi.

Medeni Oruç, okul yönetiminin hakkında açtığı soruşturmanın ardından Giresun-Doğankent/Çatak Köyü İlkokuluna sürüldü.

Eğitim-Sen Van Şubesi kararın haksız olduğunu belirterek, Eğitim-Sen Genel Merkezi tarafından Milli Eğitim Bakanlığı'na taşınan sürgün kararından geri dönülmesini umduklarını kaydetti.

Şube yöneticileri, Kürtçenin zaten okulda seçmeli ders olduğunu buna rağmen "Kürtçe konuştu" diye bir öğretmenin sürgün edilmesinin dayanaktan yoksun olduğunu ifade etti.

Mevcut yasalara göre eğitim öğretim dilinin Türkçe olduğunu, Medeni Oruç'un da bu yasal durumun bilincinde olarak yasaya aykırı şekilde Kürtçe ders vermediği vurgulandı.

Eğitim-Sen Van Şubesi, sürgün kararının bir öğrenci velisinin şikayetine dayandırıldığını, ancak söz konusu velinin şikayetçi olmadığına dair dilekçe ile başvurduğu halde İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün bu dilekçeyi işleme koymadığını açıkladı.

Artı Gerçek, sürgün kararına kadar uzanan sürecin ayrıntılarını Eğitim-Sen Van Şubesi'ne sordu.

Medeni Oruç'un sürgün süreci nasıl yaşandı?

Üyemiz Medeni Oruç arkadaşımız bir öğrencisi ile “Kürtçe konuştuğu” gerekçesiyle Müdür Yardımcısının çağırması üzerine Müdür beyin odasında görüşme gerçekleşiyor. Ferit Melen İlkokulu Müdürü, "Bir öğrenci velisi, çocuğuyla 'Kürtçe konuştuğun için' sizden şikayetçi" diyor. Arkadaşımız, "Bu okulda seçmeli Kürtçe dersi var. Bu derslere Rıdvan ve Funda hocalar giriyor. Devletin/Bakanlığın bastığı kitaplarla Kürtçe ders veriyorlar. Bu okulda bir öğretmen İngilizce, Fransızca, Almanca ve Arapça öğrencileri ile konuştuğu zaman siz onlar için suç duyurusunda bulunuyor musunuz? Soruşturma açıyor musunuz? Ben Kürtçe konuştum diye neden beni sorguluyorsunuz? Bu okulda Kürtçe seçmeli derstir. Televizyonlarda Kürtçe resmi kanaldır. Ve ayrıca TRT 6 Kürtçe radyo kanalı var. Bunun yanında üniversitelerde Kürtçe bölümler var" diyor.

Müdür, "Bu okulda Kürtçe konuşamazsınız. Kürtçe seçmeli ders de olsa, Kürtçe TV de olsa, Kürtçe radyo da olsa, üniversitelerde Kürtçe bölümü de olsa burası resmi kurumdur. Kürtçe konuşamazsınız." diyor.

Arkadaşımız kendisini şikayet eden velinin kim olduğunu öğrenmek istiyor fakat okul idaresi velinin ismini söylemiyor. Okulun soruşturma talebi sonucu müfettiş okula geliyor. Arkadaşımız Medeni Oruç’un ifadesini alınırken “Siz sınıfta Kürtçe ders veriyorsunuz, ders vermeye devam edeceğinizi de belirtmişsiniz” diyor. Bunun üzerine Medeni Oruç, “Ben sınıfta hiç Kürtçe ders vermedim, vermeye de devam edeceğim demedim” diyor. “Müdür Beyle sadece Kürtçe konuşmayla ilgili diyalog yaşadık” diyor. Okul Müdür Yardımcısının da müfettişe verdiği ifadeye göre velinin şikayeti sadece çocuğuyla “Kürtçe konuştuğu” üzerinedir.              

Medeni Oruç’un okulda Kürtçe ders verdiği doğru mu?

Arkadaşımız Medeni Oruç okulda hiç Kürtçe ders vermediğini söylüyor. Ki Kürtçe ders verme ile ilgili hiçbir alt yapı yok, yani mevcut sistemde iddianın hiçbir somut karşılığı yok. Kürtçe ders işlemek demek sizin Matematik, Türkçe, Fizik, Kimya, Tarih, vs derslerinin Kürtçe olarak işlenmesi ve anlatılması demektir. Ki biz sendika olarak Anadilinde Eğitimden yanayız. Ama mevcut durumda yasal değil, hiçbir altyapısı bulunmamaktadır. Ayrıca arkadaşımız Medeni Oruç da Kürtçe ders işleyecek-anlatacak yeterlilikte değil. Ve  Müdür de belirttiğimiz hususları çok iyi biliyor, bir eğitimci olarak bilmesi gerekiyor.

Medeni Oruç'u kim ihbar etmiş?

Bu durum geliştikten durumu öğrenen veli şikayetçi olmadığını sadece çocuğu kekeme olduğu için okulda veya normal hayatta dilinin zor döndüğünü belirtmiş, bu durumu normal bir sohbet esnasında birçok yerde ifade ettiğini söylüyor. Şikayet amaçlı bir söylem veya yazılı bir başvurusunun olmadığını belirtiyor. Durumdan rahatsız olan veli okul idaresine gelip böyle bir şikayetinin olmadığını belirterek "Neden beni zan altında bırakıyorsunuz" deyince, okul idaresi "şikayetçi olan sen değilsin başka velilerdir" diye cevap veriyorlar.

Halbuki gerek Sendika Avukatımız aracılığıyla istediğimiz soruşturma dosyasında gerek Hukuk Sekreterimizin yaptığı incelemede ne adı geçen velinin ne de başka bir velinin yazılı şikayetine rastlanmamıştır. Sadece Müdür Yardımcısının ifadesinde velinin öğrencisinin ismi geçiyor. Bunu da veli şikayet amaçlı söylemediğini belirtiyor.

Daha sonra veli bizzat kendisi Edremit İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne gidip dilekçe vererek kendisinin böyle bir şikayetinin olmadığını ve sorumlular hakkında şikayetçi olduğunu belirtiyor.

Ancak daha sonra Milli Eğitim Müdürlüğünden yetkili kişiler veliyi arayarak dosyada isminin geçmediğini verdiği dilekçenin bir anlam ifade etmediğini söyleyerek dilekçeyi veliye iade ediyorlar. Dilekçenin kayıt no:31/05/2019, no: 10739251’dir. Halbuki Dilekçe Kanununa göre olumlu ve olumsuz dilekçeye cevap vermeleri gerekiyordu. Bu Durum Müdürünün iddialarının temelsiz, asılsız, iftiradan ibaret olduğunu ve dosyanın düzmece iddialarla hazırlandığını gösteriyor.

Öğretmen üyeleriniz okullarında öğrencilerle rahat rahat Kürtçe konuşabiliyor mu?

Biz okullarda Kürtçe konuşma ile ilgili şu ana kadar ciddi bir sorunla karşılaşmadık. Birçok ailede gerek okula yeni başlayan öğrenciler gerek veliler Türkçe bilmemektedirler. Anadilleri Kürtçe olduğu için doğal olarak ders dışında ve normal hayatta Kürtçe konuşmaktadırlar. Hatta okula ilk başlamada Türkçe bilmeyen öğretmenler bu konu da zorlanmaktadırlar. Medeni arkadaşımız da yaklaşık 20 yıldır Ferit Melen İlkokulunda görev yapmaktadır. Yeni müdür atanıncaya kadar da öğrencileriyle Kürtçe konuşmakta bir zorlukla karşılaşmadığını söylüyor. Okullarda Kürtçe seçmeli ders olduğundan bütün üyelerimiz okullarında Kürtçe konuşmakta herhangi bir zorlukla karşılaşmamaktadırlar.

Medeni Oruç ile ilgili süreç şimdi hangi aşamada?

Arkadaşımız Medeni Oruç, Giresun-Doğankent/Çatak Köyü İlkokuluna sürülmüş. Haberi alır almaz Van Eğitim Sen olarak bu haksız sürgün kararı ilgili hemen bir basın açıklaması düzenledik. Bu sürgünün haksız bir sürgün olduğunu kamuoyu ile paylaştık. Daha sonra Eğitim Sen Genel Merkezi yönetim kurulumuz Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri ile yüz yüze bir görüşme gerçekleştirdiler. Arkadaşımızın dosyasını tekrardan inceleyeceklerini söylediler. Bakanlıktan olumlu bir karar bekliyoruz. Biz bu kararın yönlendirme ile alınıp Bakanlığa iletildiğine inanıyoruz. Dayanaktan yoksun iddialar üzerine açılan soruşturma sonucunda alınan bu haksız, hukuksuz, ölçüsüz kararın Bakanlık tarafından gözden geçirilip iptal edileceğine inanıyoruz."

Kaynak: Artı Gerçek