İmralı’da Abdullah Öcalan’la görüşmeler tartışılırken, KCK Yürütme Konseyi Üyesi Cemil Bayık da konuyu, Yeni Özgür Politika’da yayınlanan köşe yazısında değerlendirdi.

Bayık, ‘AKP için son şans’ başlıklı Kürtçe yazısında bir buçuk yıllık tehdit ve şantaj politikasına karşı Öcalan’ın direnişi sonucu AKP’nin yeniden görüşme yapmak zorunda olduğunu savundu.

Bayık şöyle dedi:

“Niyeti ne olursa olsun bu görüşmenin başlaması AKP'nin ne kadar zorlandığını gösteriyor.

Kürt Halk Önderiyle görüşmelerin yapılmasını isteyen PKK ve Kürt halkıdır. Bu açıdan PKK ve halkın istemi gerçekleşmiştir. Kürtler zaten her zaman görüşmelerle sonuç almak istemiştir. Kürt Halk Önderi bu sorunun makul demokratik çözümü için en büyük çabayı göstermektedir. Kürt Halk Önderi şimdi de bu çaba içindedir. Eğer AKP doğru yaklaşırsa iyi sonuçlanabilir. Kürt sorununun demokratik çözümü ve adil barışı açısından Türk devletinin yaklaşımı belirleyici olacaktır. Çünkü çözüm önünde engel olacak hiçbir yaklaşım Kürt tarafından gelmez.”

UYGUN ORTAM SAĞLANMALI

Diyaloğun merkezinde Öcalan olacaksa, bu yönlü çaba için uygun ortam sağlanmalıdır diyen Bayık, Öcalan’ın rolünü oynaması için gerekli ortamın sağlanmaması durumunda görüşmeye yaklaşımın da sorgulanacağını söyledi.

ÖNCE SİYASİ KONULAR MÜZAKERE EDİLİR

Bayık silah bırakma konusunda ise şunları yazdı: “Eğer Türk devletinin Kürt sorununda çözüm niyeti varsa bu görüşmeler müzakere sürecine evirilebilir. Bu konuda Kürt tarafı hazırdır. Kürtlerde bir çözüm iradesi vardır. Hiç kimse bu iradenin olmadığını söyleyemez. Ancak AKP hükümeti ve basının ortaya koyduğu gibi sorun silah bırakma ve silahlı güçlerin mevzilerini terk etmesi gibi konursa bu yaklaşım bir çözüm niyeti olmadığını gösterir. Çünkü bu tür sorunlarda önce siyasi konular müzakere edilir. Çözüm iradesi ve projesi ortaya konulursa, bundan sonra silahlı güçlerin durumunun ne olacağı tartışılabilir. Yoksa arabayı atın önüne koşmak olur ve baştan oyunbozanlık yapılır.”

AKP BEKLENTİ YARATARAK OYALAMAYA ÇALIŞIYORDU

AKP Hükümetinin şimdiye kadar Öcalan ve Kürt Hareketi’nin çözüm yönünde sunduğu fırsatları değerlendirmediğini, parti çıkarları doğrultusunda bu fırsatları harcadığını, AKP’nin Kürt politikasını çözüm üzerine kurmadığını savunan Bayık, “AKP, ‘Kürtleri en iyi ben aldatırım, Kürt Özgürlük Hareketi'ni en iyi ben ezerim’ üzerinden iktidarını sürdürüyordu. İktidarının varlığını buna dayandırmıştı. Böylece devletin asker ve sivil bürokrasisini arkasına alıyordu. Kürt sorununu çözme konusunda beklenti yaratarak da Kürtleri ve demokrasi güçlerini oyalamaya çalışıyordu. Ancak bu politikalarının da bir süresi vardır. AKP 12 Haziran seçimlerinden sonra bu politikayı sürdüremeyeceğini görünce Kürt Özgürlük Hareketi'ni tasfiye etme politikasına ağırlık verdi. Ancak bu politikanın sonuçsuz kaldığını ve kendisine pahalıya mal olacağını görünce Kürt Halk Önderiyle görüşmeleri gündemleştirdi” dedi.

OYALAMAYA GİDERSE AKP'NİN SONU GELİR

“Aslında bu AKP için son şanstır” diyen Bayık yazısının devamında şunları yazdı:

“Eğer yine oyalama taktiğine giderse bir çözüm iradesi olmadığı netleşecektir. Ne sorunu çözen ne de ezme başarısını gösteren AKP'nin siyasi sonu gelecektir. Kürt sorunu gibi önemli olan bir konuda siyasi bencillik içinde olmak ve çözüm iradesi göstermemek siyasi kapasite darlığı anlamına gelir. Siyasi kapasitesi dar olan bir partinin de Türkiye'yi bir süre daha yönetmesi zordur. Bu düzeyde siyasi kapasitesi dar olan iktidarlar ise konjonktür gereği bir süre ayakta kalsalar da sonuçta düşmekten kurtulamazlar.

KÜRT SORUNU SİLAH BIRAKMA SORUNU DEĞİLDİR

Bu sorun eninde sonunda çözülecektir. Müzakereyle çözmek tabii ki tercih edilir. Bu nedenle bu görüşmeler anlamlıdır. PKK de, Kürt halkı da, demokrasi güçleri de Kürt Halk Önderinin arkasında olacak ve bu görüşmelere destek verecektir. Çünkü demokratik çözüm için her fırsatı değerlendirmek anlamlıdır. Zaten AKP'nin politikası kısa sürede netleşir. Hiç kimseyi öyle eskisi gibi yıllara yayılan bir belirsizlik ve beklenti içinde tutamaz.

Bir daha belirtelim ki sorun Kürt sorununun çözümü sorunudur. Kürt sorunu, gerillanın silah bırakma derekesine indirgenemez. Bu, Kürt sorununu ‘terörizm’ sorununa indirgemek gibi bir şey olur. Dolayısıyla önümüzdeki günlerin tartışmaları da Kürt sorununun nasıl çözüleceği konusu üzerinde yoğunlaşacaktır.”