Eser Karakaş bugün Haberdar’da yayımlanan yazısında, devletin Kürt meselesini neden çözemeyeceğini 60 yıla yakın çözülemeyen Kurbağalıdere sorunuyla ilişkilendirerek anlattı. Yıllardır Kadıköy'de yaşadığını belirterek "İşin komik tarafı Kurbağlıdere meselesini altmış senedir çözemeyen devletten kürt meselesini çözmesini, Ortadoğu’ya nizam vermesini istiyoruz" dedi.

Karakaş’ın Haberdar’da yayımlanan “Devletten güçlü koku ve Ortadoğu” başlıklı yazısı şöyle:

"1953 doğumluyum.

Yuvarlak bir hesapla 63 senedir Kadıköy’de, Kalamış’a yakın yerlerde, Mühürdar, Kızıltoprak, Feneryolu, Göztepe’de oturdum.

Büyük bir soruna rağmen Kalamış İstanbul’un en sevdiğim köşelerinin başında gelir.
Bu büyük sorun da Kalamış’ın, bir türlü kurtulamadığı Kurbağlıdere kokusu.
En azından elli senedir Kurbağlıdere’nın ıslahı hikayelerini dinleriz.
Erken gençlik senelerimin azımsanmayacak bir bölümü Kalamış’ta köhne adını verdiğimiz, Saadet hanımın yeri, küçük bir çay bahçesinde geçti.
Ortaokul dönemimde oturduğum Kızıltoprak’tan Dereboyu’na yürür, sandal ile sal karışımı bir aracın üzerinden
Kurbağlıdere’nin öbür yakasına yirmi beş kuruşa geçer, oradan da Şifa yokuşunun yukarısındaki liseme giderdim.
Tüm bu faaliyetler kesif bir kanalizasyon kokusu altında yaşanırdı.
Bu dönem boyunca Türkiye’de, Ankara’da yaklaşık herkes, asker dahil, iktidara geldi.
Kadıköy Belediyesi ise kısa aralıklar dışında hep CHP’nin kontrolünde.
1995 senesinden beri İstanbul Büyükşehir Belediyesi AKP’nin ve selef siyaset ailesi partilerinin elinde.
Bu arada bazı şeyler değişti ama değişmeyen Kalamış’ın o berbat kokusu.
Devleti yöneten tüm renkler bir biçimde Kurbağlıdere’ye el atabilecek konumlara, Ankara’da, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’nde, Kadıköy Belediyesi’nde geldiler.
Ben ise bu sürede artık orta yaşı geride bırakan bir yaşa geldim, koku ise hiç değişmedi.
Çarşamba gecesi Kalamış marinanın içinde bir yere yemeğe gittim, yürümek zorunda kaldığım beş dakika içinde o kadim kokunun daha da şiddetlendiğini gördüm.
İlginçtir, o Kalamış’ta büyük bir marina var, yabancı yatlar geliyorlar.
Fenerbahçe tesislerine bakan caddede apartman dairelerinin metrekare fiyatları Newyork’la yarışıyor.
Kalamış Marina’yı Türkiye’nin en büyük holdingi işletiyor.
Kalamış Koyu’nun bir ucunda Fenerbahçe Orduevi, öbür ucunda zenginler kulübü diyebileceğimiz Moda Deniz Kulübü duruyorlar.
Ama, kimse, başta devlet kokuya ilişemiyorlar.
Kalamış’ta koku anlaşılan devletten daha güçlü.
Muhtemelen daha doğru bir ifadeyle devletten daha güçlü olan o kokuyu üreten süreçler.
Meselenin mühendislik bölümlerinden hiç anlamıyorum ama bir konunun altmış senedir giderilememesinin bir izahı olamaz.
Tek izahı devletin beceriksizliği.
Devlet kelimesini bilerek kullanıyorum zira işin içinde yerel iktidarlar var, merkezi yönetim var, yasama var, yargı var.
İşin komik tarafı da biz, Kurbağlıdere meselesini altmış senedir çözemeyen devletten kürt meselesini çözmesini, Ortadoğu’ya nizam vermesini istiyoruz.
Hadi canım siz de.
Altmış senedir, ismi üstünde bir dereyi, Kurbağlıdere’yi ıslah edemeyen, makul bir gelecekte de ıslah edemeyeceği belli olan bir devletin, güçlü devlet olma iddiası tek kelimeyle komiktir.
Anayasa da yapamaz.
Kürt meselesini de çözemez.
Suriye’de meseleyi yüzüne, gözüne bulaştırır.
Kişi başına geliri 25 bin dolara da çıkaramaz.
Bir kokuyu altmış senedir çözemeyen bir devletten bahsediyoruz.
Çok acı değil mi?"