İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, Konya'da Kürt aileden 7 kişinin öldüğü ırkçı saldırının ardından 31 Temmuz'da İstanbul'da katliamı protesto etti. Düzenlenen protesto sonrasında dağılan göstericiler, bir grup tarafından saldırıya uğradı.

Saldırıya uğrayanlar arasında, Mezopotamya Ajansı muhabiri Enes Sezgin, Özgür Gelecek muhabiri Taylan Öztaş, Sendiga.org muhabirleri Ceylan Bulut ve Derya Saadet vardı. Saldırı sonrasında Enes Sezgin ve Taylan Öztaş gözaltına alındı. Gazete Duvar'dan Ferhat Yaşar gözaltına alınan muhabirlerle konuştu.

'PLANLANMIŞ BİR SALDIRI OLDUĞUNU FARK ETTİK'

Özgür Gelecek muhabiri Taylan Öztaş, maruz kaldığı işkenceyi şöyle anlattı: "Taksim Araştırma Hastanesi'nde gözaltına alındım. 'Enes'e işkence yapmayın' demem gerekçesiyle gözaltına alındım. Sonra polisler beni birçok yerde gördüklerini ve her yerde fotoğraflarımın olduğunu belirterek araçta işkence etmeye başladılar. İşkence sonrasında beni Taksim Asayiş Büro'ya götürdüler. İşkence boyunca ters kelepçeliydim. Asıl maruz kaldığım ağır işkence Taksim'den Vatan'a götürülürken oldu. İşkenceyi uzatmak için hem yolu uzattılar hem arabayı yavaş sürdüler. İstiklal Marşı okutmaya zorladılar. Yarım saatten fazla tekmeli yumruklu saldırıya maruz kaldım. Sürekli küfür ve hakaretlere maruz kaldım. Vatan'a gittiğimizde şunu farkettik, bize hazırlanan dosya müştekilerin ifadeleriyle hazırlanmıştı. Daha önce planlanmış bir saldırı olduğunu fark ettik."

'İŞKENCE EMRİNİ AMİRDEN ALDIK'

Mezopotamya Ajansı muhabiri Enes Sezgin de etkinlik sırasında gözaltına alındığını söyledi. Sezgin şöyle devam etti: "Faşist bir grup yürüyen kitleye saldırdı. Saldırganlar bize de saldırdı. Oradaki sivil polis doğrudan beni hedef gösterdi ve kitleyi üzerime saldırttı. Daha sonra üzerimize 20-30 kişilik bir polis grubu geldi. GBT yapacağız dedi ama bu GBT tam bir işkenceye dönüştü. Biz bir odaya çekildik. Bu odada işkenceler gördük. Dakikalarca, askeri uygulamalarda karşılaştık. Orada insan, insanlığını unutuyor. 'Bizler Mustafa Kemal'in askerleriyiz, sizler Apo'nun itlersiniz' diye hastane yolunda işkence devam etti. Polis bu işkence emrini amirden aldığını söyledi. 'Amirin özel emri var, onların yüzünü yıkamaya vakit bırakmayın' dediler. Peki amir bu emri kimden aldı? Amirin emri kimden aldığı ortadadır. Basına dönük bu saldırı devletin bir politikası halini almış."

'BU TARİHSEL BİR DENEYİMDİR'

HDP Milletvekili Musa Piroğlu gazetecilere yönelik saldırıyla ilgili, "Bütün baskıcı rejimler ilk önce basını kontrol altına alarak işe başlarlar. Basının temel görevi gerçeğin bilgisini halka ulaştırmaktır. Bu tarihsel bir deneyimdir. Ve basın ilkelerine bağlı çalıştığı bütün ülkelerde baskı altına alınmış ve bunun bedeliyle yüzleşmek durumunda kalmıştır" diye konuştu.

'GERÇEKLERİ YAZMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ'

Gazeteciler, İnsan Hakları Derneği'nde (İHD) bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını okuyan Ceylan Bulut, "Gazetecilere yönelik baskılar, devlet şiddeti ve hak ihlalleri giderek artıyor. Konya’daki ırkçı saldırıya ilişkin İstanbul’da yapılan açıklama sonrası devam eden yürüyüşü takip eden çok sayıda gazeteci ırkçı-faşist bir grubun saldırısına uğradı. Mezapotamya Ajansı Muhabirleri Enes Sezgin, Yeni Yaşam Gazetesi çalışanı Rojin Altay, Sendikaorg. Muhabirleri Derya Saadet ve Ceylan Bulut, Özgür Gelecek muhabiri Taylan Öztaş, ANF muhabiri Zeynep Kuray, Gazete Fersude muhabiri Hayri Tunç da haber takibi sırasında saldırıya uğradı. Bu saldırı sırasında gazeteciler Bulut, Saadet, Sezgin ve Öztaş ağır şekilde darp edildi, yaralandı. Saldırı sonrası Taksim İlk Yardım hastanesinde darp raporu almak isteyen Bulut ve Saadet, polis tarafından “şikayetlerinin alınacağı” iddiasıyla gözaltına alınmak istendi. Hastanede bulunan çok sayıda kişi tarafından gözaltı engellendi" dedi.

'BİZLER GERÇEKLERİ YAZMAYA DEVAM EDECEĞİZ'

Kendisinden saatlerce haber alınamayan gazeteci Enes Sezgin'in işkenceyle hastaneye getirildiği belirten Bulut şöyle devam etti: "Hastanede de işkence devam etti. Kendisini darp eden faşistlerle hastanede aynı bölümde tutulmaya çalışıldı. Öte yandan darp rapor almak için aynı hastaneye giden gazeteci Taylan Öztaş ise acil serviste beklediği sırada darp edilerek, ters kelepçe işkencesiyle gözaltına alındı. Hangi karakola götürüldükleri açıklanmadı, kendilerinden saatlerce haber alınamadı. Meslektaşlarımıza ısrarlı takibimiz sonucunda ulaştık. Meslektaşlarımız hem şiddet gördü hem de haksızca yargılandı. Meslektaşlarımız hastane sonrasında gözaltı aracında işkence, şiddetin yanı sıra insanlık onuruna yakışmayacak ağır hakaret ve küfürlere de maruz kaldı. Bizler gazeteciler olarak meslektaşlarımızın yaşadığı polis şiddetini, işkenceyi asla ve asla kabul etmiyoruz. Gazetecileri susturmak ve sahada yaşanan hak ihlallerini kamuoyuna duyurmamak için devlet güçleri tüm baskı aygıtlarını kullanıyor; şiddet, işkence, gözaltı ve tutuklama saldırıları. 38 basın emekçisi gazetecilik yaptıkları için tutuklu. Üzerimizde Demoklesin kılıcı gibi sallanan yargıya bir kez daha sesleniyoruz, tutuklu meslektaşlarımız bir an önce serbest bırakılsın. Bizler gerçekleri yazmaya gerçekleri halka ulaştırmaya devam edeceğiz. Tüm baskı, tehdit, şiddet, gözaltı ve tutuklamalara rağmen bizler işimizin başında olacağız. Halkın haber alma hakkını sonuna kadar savunacak, gazeteciliğin kriminalize edilmesine izin vermeyeceğiz."