MİT TIR'ları haberi nedeniyle yargılanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün davası Çağlayan Adliyesi'nde görüldü.

Davaya gelen konsoloslarla ilgili "siz kimsiniz ya burası sizin ülkeniz değil ne işiniz var orada" diye açıklamalar yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bugün Cumhuriyet gazetesi cevap verdi.

Gazete Erdoğan'ın yargılandığı sırada ABD İstanbul Başkonsolosu Caroline Huggins tarafından ziyaret edildiğini belgeledi.

ERDOĞAN NE DEMİŞTİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen DEİK Dünya Türk Girişimciler Kurultayı'nda Can Dündar ve Erdem Gül davasına giden konsoloslara tepki olarak: "Yani diplomasinin de bir edebi var, adabı var. Burası senin ülken değil, Türkiye. Sen konsolosluk binası veya konsolosluk sınırları içerisinde hareket edebilirsin, diğerleri izne tabidir. Bunlar kalkıp bu ülkenin içerisinde bir gövde gösterisini yapabilecek kadar haddi tecavüz edebiliyorlar. Oynanan oyunun tarzını göstermesi bakımından bu çok önemli. Demokrasi, insan hakları, özgürlük, seçim laflarını dillerinden düşürmeyenlerin, halkın desteğini alarak iş başına gelenlerle darbeciler karşı karşıya geldiğinde tercihlerinin hangisinden yana olduğunu hep birlikte takip ediyoruz, görüyoruz" ifadelerini kullandı.

ABD BAŞKONSOLOSU ZİYARET ETTİ


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Siirt'te 6 Aralık 1997'de yaptığı konuşma sonrasında hakkında Diyarbakır DGM'de 10 ay hapis cezası verilmişti. Dava sürecinde ABD İstanbul Başkonsolosu Caroline Huggins ziyaret etmiş. Bu olay Milliyet gazetesinde "Konsolostan ziyaret" bağlığı ile verilmiş.



29 EYLÜL 1998

Aynı Erdoğan, 1998 yılında Yargıtay’ın hakkındaki hapis cezasına onamasından dört gün sonra 29 Eylül tarihinde dönemin ABD başkonsolosu Carolyn Huggins tarafından ziyaret edilmişti.

Huggins görüşmenin ardından,  ‘‘Demokratik yöntemlerle seçilen siyasetçilere yaptıkları konuşmalar nedeniyle verilen cezalar, Türk demokrasisine olan güveni zayıflatır’’ demişti.

WASHİNGTON'DAN TAM DESTEK


Sonrasında Huggins’in açıklamasının, kendi kişisel görüşü olmadığı, bunu Washington’dan aldığı talimatla yaptığı ortaya çıkmıştı.

Dönemin ABD dışişleri sözcüsü James Foley, bir soru üzerine, Huggins’in sözlerini aynen tekrarlayıp şöyle demişti: ‘‘Biz görüşümüzü net biçimde açıkladık. Bu görüşümüzü size tekrar okumak istiyorum. Bunu yaparken Başkonsolos Huggins’in dediklerini tekrarlayacağım: ‘Demokratik yöntemlerle seçilen siyasetçilere yaptıkları konuşmalar nedeniyle verilen cezalar Türk demokrasisine olan güveni azaltır.’ Söylediği budur ve yönetim olarak biz bunun tamamen arkasındayız.”

İŞTE ERDOĞAN'IN 10 AY HAPSİ SONRASI MİLLİYET'TE ÇIKAN HABER

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır DGM Savcılığı'nın "Siirt'teki konuşmasında, halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" gerekçesiyle açtığı davada, 10 ay hapis cezasına mahkum oldu. Savcının beraat talebine karşın verilen cezanın, ertelenmemesi de hükme bağlandı.

Erdoğan'ın avukatları, müvekillerinin verilen cezayı haketmediğini, bu nedenle temyize başvuracaklarını söyledi.

Erdoğan'ın "Minareler süngümüz, kubbeler miğferimiz, camiler ise kışlamız" sözleri nedeniyle, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davanın karar duruşması Diyarbakır 3 No'lu DGM'de görüldü.

Erdoğan hakkındaki idianameyi değerlendiren Cumhuriyet Savcısı Abdurrahim Yaman, kapatılan RP vasıtasıyla dinin siyasallaştırılarak, islamcıların kamusal hayattaki etkinliğinin artırıldığı, muhalefet ve iktidardaki RP'nin farklı olduğu, parti yöneticilerinin ülke insanlarını inananlar - inanmayanlar diye bölerek toplumsal barışı bozduğunu belirtti.

Mütalaada, Selçuklu Hükümdarı Alparslan'ın, Doğu Roma İmparatoru Diojen'in Kuran'ı, Kabe'yi ve kubbeleri yıktırmak gerektiği sözlerine verdiği, "Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışla, müminler asker" şiirsel yanıtını okuyan Erdoğan hakkında, "halkı din ve ırk farkı gözeterek, kine ve düşmanlığa açıkça tahrik ettiği" iddiasıyla kamu davası açıldığı da vurgulandı. İslamiyetin doğruluğu, dürüstlüğü, sosyal adaleti, ahlakı, çalışkanlığı, insanlığa zarar verecek her türlü davranıştan kaçınmayı ve bunlar gibi birçok hasleti tasfiye ettiği belirtilen mütalaada, şu görüşlere de yer verildi:

"Ülkenin yüzde 99.9'u Müslümandır. Türkler, yüzyıllardır İslamiyetle içiçe yaşamaktadır. İslami söylemde, siyasal bir rejim ve hukuk düzeniyle ilgili bir talep olmadıkça, suç unsuru aranmamalıdır. Rejimle ilgili talebi olmayan, dindar, devlet ve milletine bağlı insanlar, 'şeriatçı, radikal İslamcı, irticacı' gibi ifadelerle de rencide edilmekten kaçınılmalıdır. Cami cemaatini, özelikle cuma namazını kılmakta hassasiyet gösteren vatandaşları RP'li olarak algılamak yanlıştır. İnsanları laik - antilaik olarak ayırmanın hiçbir faydası da yoktur. Ceza hukukunda kişileri suç işlemeye yönlendirme maksadına matuf bir eylem şekli olarak tarif etmek mümkündür. Konuşma bir bütün olarak ele alındığında, tahrik unsuru taşımadığı açıktır. Bu sebeplerle müsnet suçtan beratine karar verilmesi, kamu adına talep ve mütalaa olunur."

Erdoğan'ın avukatları Hayati Yazıcı, Zeki Hacı İbrahimoğlu, Necdet Bayraktaroğlu, Faik Işık ve İlyas Solak, savcının mütalaasına katıldıklarını belirterek, beraat istedi.

Yargıç, kısa bir ara ardından Erdoğan için önce 1 yıl hapis cezası ve 860 bin lira ağır para cezası açıkladı, ancak duruşmadaki hali ve tavrını hafifletici neden kabul edilerek cezayı 10 ay hapis ve 716 milyon 666 bin 666 lira ağır para cezasına çevirdi. Yargıç, cezanın ertelenmesine yer olmadığına, hapis cezanın paraya çevrilmesi halinde etkili olamayacağı ve sanığın kişiliği dikkate alınarak verilen cezanın paraya çevrilmesine yer olmadığına karar verdi. Erdoğan'ın avukatları, temyize başvuracaklarını söyledi.

Recep Tayyip Erdoğan'ın katılmadığı duruşmada Savcı Abdurrahim Yaman, İstanbul Belediye Başkanı için beraat kararı istemesine rağmen, yargıç Erdoğan için önce 1 yıl hapis cezası verdi daha sonra cezayı 10 ay hapise çevirdi.