Kürt siyasetçi, avukat ve yazar Mahmut Alınak’ın, Cizre Halk Meclisi Mehmet Tunç ve kardeşi Orhan Tunç’un yaşam hikayesini konu aldığı “Mehmet Tunç ve Bêkes” adlı kitabının yasaklanmasının gerekçeli kararı açıklandı.

Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 Aralık 2015’te ilan edilen ve 79 süren sokağa çıkma yasağı sırasında yaşananların, ilçe halkının maruz kaldığı saldırıların ve bu saldırılara karşı verdiği direnişin ele alındığı kitap, Kars T Tipi Cezaevi’nde bir tutukluya gönderilirken yasaklanmıştı.

YASAĞIN GEREKÇELERİ!

MA’dan Adnan Bilen’in haberine göre, İstanbul 2’nci Sulh Ceza Hakimliği, yasağı kitapta yer alan şu cümlelere dayandırdı:

* “Kürt hareketinde barış rüzgarları esiyordu. Dağların eteklerinde barış çadırları kurulmuştu, insanlar akın akın çadırları ziyaret ediyorlardı. Devlet çadırlara giden yolları tutmuş, günü geldiğinde gereğini yapmak üzere herkesi kayıt alıyordu.” (Sayfa 114)

* “Devletin; evleri, işyerlerini ağır silahlarla kalbura çevirip kan döktüğü Silvan'da...” (Sayfa 115)

* “AKP liderliğindeki devlet, Kürt şehirlerini harabeye çevirmek için kanlı bir tuzak kurup pusuya yattığı günlerdi.” (Sayfa 128)

DALGA DALGA YAYILAN BİR YASAK

Mahkemenin kitabın toplatılması ve el konulması kararını değerlendiren yazar Mahmut Alınak, bu kararın AKP'nin Kürt düşmanlığının bir yansıması olduğunu savundu.

Kitabın Kars T Tipi Cezaevi yönetimi tarafından mahkemeye ihbar edildiğini söyleyen Alınak, “Cezaevi yönetimi kitabın ihbar dilekçesinde, 'Mehmet Tunç ve Bêkes kitabının cezaevinde bulunanlar tarafından eğitim için kullanıldığı ve büyük bir tehlike arz ettiği' şeklinde bir belirlemeye yapıyor. Bu durum sadece benim kitabımla ilgili değil. Kısa bir süre önce ziyaret ettiğim cezaevinde mahkumlara Kürtçe kitapların verilmediğini de öğrendim. Orada bulunan siyasi mahkumlar, Kürtlerle ilgili kitapların içeri alınmadığını, kitaplarla ilgili bir yasak kararı olmamasına rağmen idarenin fiilen yasak koyduğunu söyledi. Sadece cezaevlerinde değil, hayatın her alanında da dalga dalga yayılan bir yasak var ve biz bundan payımızı alıyoruz” dedi.

'KİTAP BİR İBRET VESİKASIDIR'

Kitap yasaklarını "vahşet" olarak yorumlayan Alınak, şunları söyledi:

“Bu durum AKP'nin düşünceden ne kadar korktuğunu ortaya koyuyor. AKP bu ülkedeki en demokratik kıpırdamadan bile korkuyor. Çünkü bir kıpırdamada bile iktidarının elinden gideceğini iyi biliyor. Bu yasak, AKP'nin düşünceye karşı duyduğu korkunun mahkemeler eliyle hayata geçirilmesidir. Ayrıca Kürt düşmanlığının yasaklamalarla hayata geçirilmesidir.

AKP, düşüncenin sel olup alanlara akmasından ve kendi iktidarının sarsılmasından delicesine korkuyor. Bunun içindir ki şuan sokaklar adeta bir kuşatmaya alınmıştır. Mehmet Tunç ve Bêkes kitabı Ankara'da hazırlanan ve katliamları esas alan o karanlık planın üstündeki şalı kaldırdığı için yasaklandı. Kitapta Cizre ve Mehmet Tunç anlatılıyor. Kitapta, 'Madem ki Cizre vardı neden tanrı cehennemi yaratı?’ diyor ve orada yaşanan katliam tek tek ortaya koyuluyor. Mehmet Tunç kitabı bir ibret vesikasıdır. Gelecek kuşaklar bunu okuyarak ibret alacaklar ve asla bu kitabın insanlara ulaşmasını durduramayacaklar.”

'DEĞİŞEN BİRŞEY YOK'

Kitabın yasaklanmasıyla ilgili itiraz yoluna gittiklerini anlatan Alınak, birçok kitabının yıllardır yasaklı olduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:

“Şiro'nun Ateşi kitabım tam 15 yıl boyunca yasaklı kaldı ve en son AİHM bu yasağı kaldırdı. Yine 'HEP, DEP ve Devlet' kitabım yasaklandı ve 18 yıldır bu yasak halen devam ediyor. Son olarak 'Tarihin Çarmıhında Güneş Ülkesi' kitabımla ilgili yürütülen soruşturma var ve bu soruşturma yıllardır bir sonuca ulaşmadı. Şimdi görüyoruz ki 90'lı yıllardan bugüne kadar bir şey değişmedi hatta çok daha kötüye gitti. Bu yasağı tanımıyor ve insanların bu yayınlara sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum.”

‘MAHKEMELERİN BİR ANLAMA KALMADI’

Bundan sonra çıkacağı hiçbir duruşmada savunma yapmama kararı aldığını söyleyen Alınak, “Bundan sonra çıkacağım hiçbir mahkemede savunma yapmayacak ve mahkemeyi tanımadığımı söyleyeceğim. Mahkemelerin devleti temsil ettiği için savunmanın bir anlamının olmayacağını dile getireceğim. Bu haliyle benim için savunmanın ve mahkemelerin bir anlamı kalmamıştır” dedi.