Koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla birlikte kadına yönelik şiddet artarak devam ederken, kadınların kazanımları olan 6284 sayılı Kanunun uygulanmasında ise görev ihmalleri ve kötü uygulamalar sürüyor. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Canan Güllü, Mart ayında kendilerine gelen ihbar bildirimlerine göre, fiziksel şiddette yüzde 80, psikolojik şiddet yüzde 93, şiddete uğrayan ve sığınma evi talebinde bulunan kadınların oranı yüzde 78’e yükseldiğini açıklamıştı.
 
Berivan Altan'ın Mezopotamya Ajansı'nda yer alan haberine göre, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platfomu tarafından hazırlanan verilere göre de; Nisan ayında kendilerinin başvuru hattını arayanların oranında yüzde 55, kadına yönelik şiddete tanık olan kişilerin başvurusunda yüzde 60 artış olduğunu kamuoyuyla paylaştı. Platform, en çok başvurunun fiziksel şiddet şikayetiyle yapıldığını ve dijital şiddet nedeniyle gelen başvuruların arttığına dikkat çekti.
 
HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, salgın döneminde kadına yönelik artan şiddet ve hükümetin politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Salgın sürecinde kadınların ev içi emeğiyle birlikte şiddetin de arttığına değinen Kerestecioğlu, İnfaz Yasası’yla kadına şiddet uygulayan erkeklerin hiçbir önlem alınmadan serbest bırakıldığını ve birçok kadının tehlikeyle karşı karşıya bırakıldığını söyledi. 
 
ŞÖNİM’LER KOORDİNASYONA DAHİL Mİ?
 
Kovid-19’un ilk görüldüğü 11 Mart sonrasında kadınlar için ne gibi önlemler alındığı, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) gibi kurumların kadınlara nasıl hizmet ettiğine dair küçük bir araştırma yaptığını, ancak hiçbir önlem alınmadığını gördüğünü ifade eden Kerestecioğlu, birçok yerde erkeklerin telefonu açtığını, salgına dair hiçbir bilgilerinin olmadığını aktardı.
 
Bu süreçte ŞÖNİM’lerin kendini salgına göre hazırlaması, neler yapabileceği ve nasıl organize edebileceğinin düşünülmesi gerektiğini vurgulayan Kerestecioğlu, “Şu an ŞÖNİM’ler bir koordinasyona dahil mi? Belli değil. Kentlerde kurulan pandemi koordinasyonlarında ne gibi çalışmaları izliyor ya da bir kentte kiminle koordinasyon halinde, bilgi yok” dedi.
 
AVM’LER AÇILDI, ADLİYELER AÇILMADI
 
Salgın süreci boyunca kadına yönelik şiddete dair tek bir kamu spotunun görülmediğine dikkat çeken Kerestecioğlu, “Devlet en ufak bir adım atılmış değil. Birçok ülke, salgınla birlikte kadın politikalarına ve kadına yönelik şiddete karşı mücadele çalışmaları yaptı. Kanada hükümeti cinsel şiddete uğrayan kadınlar ve sığınaklar için 40 milyon dolar bütçe ayırdığını duyurdu ve adalete hızlı erişimin sağlanması için kadınların duruşmalara telefon ya da video konferans yoluyla katılmasını sağladı. Fransa’da 1,1 milyon Euro ve 20 bin otel odası kiralanmış. Fakat Türkiye’de AVM’leri açan iktidarın, adliyeleri açmadığı, kadına dair kazanım olan 6284 Sayılı Kanunu bu süreçte askıya aldı” ifadelerini kullandı. 
 
SÖZLEŞMELERE SAHİP ÇIKILMALI
 
Türkiye’de kadına yönelik politikalar üretmek yerine kadın kazanımlarının hedef alındığına değinen Kerestecioğlu, “İstanbul sözleşmesi sürekli hedef alınıyor. Birileri erkek egemen sistemin devamını, kadına şiddetin devam etmesini istiyor. Kadınların da bu taleplerine itaat etmesi ve boyun eğmesini istiyor. Bu anlayış ataerkil sistemin, partriarkalın yanında olmaktan başka bir şey değildir. Eşinizin, kız çocuğunuzun, erkek çocuğunuzun istismara uğramasını ya da annenizin erkek şiddetine uğramasını istemezsiniz. İnsan olan bunu istemez. Bir mücadele sonucunda bu sözleşmeler ve kanunlar oluştu, buna birlikte sahip çıkmalıyız” çağrısında bulundu.
 
Kerestecioğlu, kadınlara yönelik şiddette yaşanan artış ve kadına dair politikasızlığın temel nedenini, “Balık baştan kokar” atasözüyle özetledi. Kadınların yıllarca Kadın Bakanlığı kurulması için çağrı yaptığını anımsatan Kerestecioğlu, “Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığı yapıldı, o da yetmedi. Çalışma, Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na dönüştürüldü. Türkiye’nin en önemli sorunlarından mustarip iki kesim, işçiler ve kadınlar. Siz bunların hepsini bir bakanlığa bağlıyorsunuz ve bundan da çözüm bekliyorsunuz. Böyle bir şey olmaz” diye konuştu.
 
MUHALİF OLMAK AYRIMCILIK GEREKÇESİ
 
Salgınla birlikte sürekli kadınlarla iletişim halinde olduklarını belirten Kerestecioğlu, kendilerine ulaşan kadınların sorunlarını il ve ilçe örgütleriyle ya da bakanlıklarla yaptıkları görüşmelerle çözdüklerini söyledi. Salgınla mücadelede kadınların sorunlarına çözüm ararken de muhalefet milletvekili oldukları için zorluk çektiklerini ifade eden Kerestecioğlu, bu zorluğu özellikle valilik ve kaymakamlıklara ulaşmakta yaşadıklarını aktardı. 
 
KADIN DAYANIŞMASININ ÖNEMİ 
 
Tüm bu yaşananlara karşı kadın dayanışmasının önemine vurgu yapan Kerestecioğlu, şunları söyledi: “Kardeş Aile Kampanyası, belediyelerin yürüttüğü çalışmalarla dayanışmayı çoğaltmak gerekiyor. Kadınlar yakın komşusuyla dayanışmalıdır. Kadınlar neler yapabileceklerini önceden kararlaştırmalıdır. Devlet şiddeti bunu önlemiyorsa, bunu önleyecek olan bizleriz.”