Cumartesi Anneleri 20 yıl önce gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in akıbetini sordu.

Galatasaray Meydanı’nda biraraya gelen Cumartesi Anneleri 12 Eylül 1994’te Ankara’da gözaltına alınarak kaybedilen Kenan Bilgin’in akıbetini sordu.

Kenan Bilgin için başlatılan adalet arayışının 20 yıldır devam ettiğini belirten Bilgin, “Burada resimlerini tuttuğumuz bütün insanların hikayeleri, kaybedilme nedenleri aynı” dedi.

“Bu insanlar muhalif oldukları için kaybedildi. Resimlerini tutuklarımız cellatlarının karşısında boyun eğseydi, onursuz davransaydı bugün yaşıyor olurlardı. Onlar kendileri için değil, halklarına zarar gelmesin diye canlarını verdi.

Kenan Bilgin’in kaybedilmesinin 20. yılındayız ama bizim için zaman aşımı yok. Biz bu dosyaları kapatmıyoruz. 20 yıl önce yakınlarımızı sağ istiyoruz, diyorduk. Ama öyle bir ülkede yaşıyoruz ki aileleri kemiklere razı ettiler. Mehmet Ağar’ı ‘Bir tuğla çekersem duvar çöker, altında çok kalan olur’ dedirttik. Bu tuğlayı söktürme zamanı.”

Bilgin ile birlikte gözaltına alınan Cavit Naci Tarhan, Gebze Hapishanesi’nde tutuklu olduğu dönemde, başvurusu üzerine savcılığa götürüldüğünü belirterek, “Savcı ‘bir şeyinizi kaybetmişsiniz, bu nedenle çağırdık sizi buraya’ dedi. Ben de ‘bir şeyimi’ değil, arkadaşımı kaybettim dedim. Kayıplarımız onlar için ‘bir şey’, dilerim ki öyle bir dönem yaşarız ki, tanıklığımız alınır ve kayıplardan sorumlu olanlar yargılanır” dedi.

Kenan Bilgin’in emniyet, yargı ve siyaset işbirliği ile kaybedildiğini belirten Derya Gazioğlu, Bilgin’i kaybeden ve kaybedilmesini örtbas edenlerin 20 yıldır korunduğunu söyledi.

“Bilgin’in akıbetini soruşturan savcı Ankara’dan uzaklaştırılarak gözdağı verildi, gerçeği örtbas eden savcı ise terfi edilerek Yargıtay üyeliğine getirildi. Dönemin Ankara Emniyet Müdürü olan Orhan Taşanlar, valiliğe terfi etti, Emniyet Genel Müdürü olan Mehmet Ağar ise önce milletvekili, ardından da bakan oldu.

Kenan Bilgin’in kaybedilişinin 20. Yılında, AİHM’in mahkumiyet kararı verdiği Bilgin dosyasının yeniden iç hukukta etkin bir biçimde soruşturulmasını istiyoruz. Bu soruşturmaların yalnız cellatları değil, bu iklimi yaratan yerelden ulusala tüm yapıları hedeflemesini istiyoruz. Kenan ve tüm kayıplarımızın faillerinden hesap sorulmasını istiyoruz.”

NASIL KAYBEDİLDİ?

Kenan Bilgin, 12 Eylül 1994’te Dikmen’de otobüs durağında Ankara Terörle Mücadele Şubesi polisleri tarafından gözaltına alındı.
İHD’ye telefonla verilen bilgi üzerine 10 kişinin daha gözaltına alındığı öğrenildi, bunun üzerine yasal girişim başlatıldı. Gözaltına alınanlar mahkemeye çıkarıldı ancak aralarında Kenan Bilgin yoktu.

Tanıklar Bilgin’i gözaltında gördüklerini, Cavit Naci Tarhan ise Bilgin’le yüzleştirildiğini ve durumunun ağır olduğunu anlattı. Tanıkların ifadeleri alındı, zapta geçildi.

Savcı Özden Tönük, ifadelerin “devleti küçük düşürmeye yönelik gerçek dışı ifadeler” olduğunu savundu, dosyayı kapattı.
İç hukuk yollarının tükenmesi üzerine dosya AİHM’e taşındı. AİHM, Türkiye’yi Kenan Bilgin’i gözaltında kaybetmekten mahkum etti.
Bilgin’in failleri cezasız kalırken, AİHM kararını haberleştiren Türkiyeli gazeteciler yargılandı, ceza aldı.