Malatya Zirve Yayınevi’nde 3 hristiyanı bıçaklayıp keserek katlederken suçüstü yakalananlar bile tutukluluk süresini beş yılla sınırlayan yeni yasayla serbest bırakılırken davası yargıtayda olan ve tutuklu statüsünde olan Sarp Kuray aynı durumdaki diğer sosyalist tutuklular gibi serbest bırakılmadı.

23 yıl önce feshedilen 16 Haziran örgütünün kurucusu olduğu iddiasıyla müebbet hapse mahkum edildikten sonra AİHM tarafından adil yargılanmadığına hükmedilen Sarp Kuray, şimdi de tutukluluk süresini beş yılla sınırlayan yeni yasal düzenlemeden yine adil olmayan bir biçimde yararlanamıyor.

68 kuşağı önderlerinden Sarp Kuray, 16 Haziran örgütü kapsamında Türkiye Cumhuriyeti devletini yıkmaya teşebbüsten tek başına yargılanmış ve 20 yıl boyunca sürekli değişen kararların ardından müebbet hapse hüküm giymişti. AİHM’in bu süreçte adil yargılanma ilkesinin ihlal edildiği kararı üzerine davası yeniden görülen Kuray’a, avukatlarının tüm itirazlarına karşın, beş yılı aşkın bir süredir cezaevinde bulunmasına rağmen, tutuklu değil hükümlü muamelesi yapıldı. Davası şu anda hala Yargıtay’da bekleyen Kuray, beş yılı aşkın bir süredir cezaevinde olmasına rağmen, azami tutukluluk süresini beş yılla sınırlayan 6526 sayılı yasadan yararlanamıyor. Davayı Yargıtay 9. Ceza Dairesi’ne taşıyan Kuray’ın avukatı Gürsel Meriç ANF’ye yaptığı açıklamada, Türkiye’nin sadece AİHM kararını değil, kendi yaptığı son yasal düzenlemeleri de ihlal etmiş duruma düştüğünü, bu kusuru Yargıtay’ın gidereceğini umduklarını söyledi.

KATİLLER SERBEST, SARP KURAY İÇERİDE

Tutukluluk süresini 10 yıldan 5 yıla indiren son yasal düzenlemeyle katiller, mafyacılar serbest kalırken bu düzenlemeden yararlanamayan sosyalistlerin içinde 68 kuşağının önderlerinden Sarp Kuray da var. 16 Haziran örgütünün kurucusu olduğu iddiasıyla 20 yıl hukuksuz bir biçimde tek başına yargılanan ve hakkındaki hükümler Yargıtay tarafından 4 kez bozulduktan sonra müebbet hapis cezasına çarptırılan Kuray, 4 Şubat 2009 tarihinde cezasının infazı için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat etmiş ve Sincan F Tipi Cezaevine konulmuştu. Kararının infazı sürerken, 16 yıl süren yargılamada beraatten başlayarak müebbete kadar yükselmiş olan cezaların insan haklarına, adil yargılanma hakkına ve savunma taleplerinin dikkate alınmaksızın verilen hükmün Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelere aykırı olduğu gerekçesi ile Kuray, avukatları aracılığıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurmuştu. Dosya üzerinde detaylı inceleme yapan AİHM 2. Dairesinin 24 Temmuz 2012 tarihli kararıyla, bu davada adil yargılama hakkının ihlal edildiği kesinleşmişti. Bunun üzerine İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmanın yenilenmesi talep edilmiş ve bu talebi kabul eden mahkeme Kuray’a tekrar aynı cezayı vermiş, ancak karara itiraz eden avukatları dosyayı Yargıtay’a götürmüştü.

KURAY’IN TAHLİYESİNE KARAR VERİLMESİ ZORUNLUDUR

Kuray’ın avukatı Gürsel Meriç, AİHM kararı üzerine yapılan yargılanmanın yenilenmesi talebinin yasa ile kapatılan İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilip yargılanmaya başlanması ile müvekkilinin hukuki durumunun değiştiğini vurguladı. “Yani bu kararla Sarp Kuray hükümlü olmaktan çıkmış ve sanık durumuna gelmiştir” diyen Meriç, mahkemenin kararı ne olursa olsun, kesinleşmiş bir hüküm bulunmadığı için müvekkilinin hala sanık durumunda olduğuna dikkat çekti.

Diğer taraftan CMK’da yapılan değişiklik sonucunda bu süreçte İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin artık görevsiz olduğunun altını çizen Avukat Meriç, “Yargılanmanın yenilenmesinin yasa ile kapatılan İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilip yargılanmaya başlamış olduğundan, sanığın durumunun olağan mahkemede yeniden değerlendirileceği açıktır” dedi.

6 Mart 2013 günü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren kanunla TMK 10. maddenin yürürlükten kaldırıldığını ve 6526 sayılı yasa ile tutuklama süresinin en fazla 5 yıl olacağının düzenlendiğini hatırlatan Meriç, müvekkili Sarp Kuray’ın 4 Şubat 2009 tarihinden beri tutuklu olduğunun ve daha önce de tutuklu kaldığının dikkate alınarak tahliyesine karar verilmesinin zorunlu olduğunu ifade etti. (ZEYNEP KURAY – ANF)