Aydın’da, Uludere katliamının protestosu sırasında atılan “Katil Erdoğan” sloganına yönelik olarak açılan davada beraat kararı çıktı. Radikal’den İsmail Saymaz’ın haberine göre Hakim Fethiye Bilici, gerekçe metnindeki ifadeleriyle de yargı tarihinin en özgürlükçü kararlarından birine imza attı.

28 Aralık 2011’de Şırnak’ın Uludere ilçesi (Roboski) sınır köyleri ile Irak arasında kaçakçılık yaparak geçimini sağlayan köylüler savaş uçakları tarafından bombalanmış, olayda 35 kişi hayatını kaybetmişti. Bu olayın duyulmasının ardından tüm yurtta protesto eylemleri yapılırken, Aydın ilinde de 31 Aralık 2011 günü, İHD, BDP, ÖDP, EMEP tarafından bir eylem düzenlendi.

Eylemin sonunda “Katil Erdoğan” sloganları atılınca, basın açıklamasına katılan 7 kişiye ‘Başbakan’a hakaret’ iddiasıyla dava açıldı. Aydın 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen dava, 29 Ocak 2013’te beraat kararıyla sonuçlandı. Hakim Fethiye Bilici, gerekçeli kararında, adeta demokrasi ve hukuk dersi verdi.

Kararda, ‘Katil Erdoğan’ sloganın bir hakaret olmadığı, Başbakan’ın olayın çözülmesiyle ilgili sorumluluğunu vurguladığı belirtilerek şöyle denildi: “[Uludere’deki] olayın aydınlatılarak faillerinin tespitinden sorumlu olduğunu, sanıkların da bu sorumluluğu hatırlatmak için bu sözü söylediklerini…”

‘Katil’ ifadesinin, “sokaktaki sıradan bir vatandaş” için hakaret sayılabileceğini kaydeden Hakim Bilici, “Ancak seçilmişlerin daha toleranslı olmaları kendilerinden beklenir” dedi. Bilici, “Slogan her ne kadar kaba ve provokatif” olsa da eylemcilerin, “Uludere olgusuna dayanan değer yargılarını bu şekilde keskin ve dikkat çekici bir dil kullanarak ifade ettiklerini” vurguladı.

‘BAŞBAKAN DAHA TOLERANSLI OLMALI’

Bilici, kararında, şunları söyledi: “Sanıkların bu sözleri, 35 köylünün öldürülmesinden duydukları öfke ve üzüntünün etkisiyle kapıldıkları infial ile söyledikleri, Başbakan’ın görevi gereği bu olaydan dolayı siyaseten sorumlu olduğu, zira Başbakan’ın terör nedeniyle yaşamını yitiren her vatandaştan sorumlu olduğu, bu olayın aydınlatılarak faillerinin tespitinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanının yetki ve sorumluluğu içinde olduğu, sanıkların da bu bilinç ve irade ile katılana bir tür sorumluluğunu hatırlatmak suretiyle göreve çağırma amacıyla bu sözü söyledikleri...”

Bilici, “Başbakanın sahip olduğu kudret, ayrıcalıklı hak ve yetkiler dikkate alındığında, bunlarla aynı orantılı olarak önemli ve geniş sorumlulukları yüklenmiş olduğu, bu sorumluluklar çerçevesinde kendisine yalnızca zararsız ve lehte eleştiriler değil, sırasında kırıcı, şoke eden yada rahatsız edici bilgi ve düşüncelerin de ifade edilebileceği, bunların demokratik toplumların vazgeçilmezleri olan çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirliliğin gereklerinden olduğu, üslubun iletişimin bir parçası olduğu ve ifadenin içeriği ile birlikte üslubun da korunması gerektiği, dava konusu ‘Katil Erdoğan’ sözünün kaba ve provokatif olduğu kabul edilse bile bunların kamuoyuna yansımış Uludere olayı olgusuna dayandığı, sanıkların bu olguya dayanan değer yargılarını bu şekilde keskin ve dikkat çekici bir dil kullanarak ifade ettikleri, atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından beraatlerine karar verilmiştir” diye yazdı.